Şehidler verdiğimiz şu günlerde şehid olmayı isteyen bir sahabi ile ‘maneviyat büyüklerini tanıma yolculuğumuza’ devam edelim dilerseniz. Bu vesile ile şehidlerimize rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz...
Kur’ân’ın medhettiği, şehid olmayı çok isteyen ve nitekim şehid olan Ensar’dan güzel bir zât...
Resulullah’ı (asm) bağrına basan, canını malını onun uğruna feda eden, nurlu sohbetlerinde bulunan, Resulullah’ın (asm) her dâvetine tereddütsüz icabet eden bahtiyar bir sahabi...
Cahiliye döneminde çocuklara putların ya da falan putun kulu anlamına gelen isimler veriliyordu. Peygamberimiz (asm) bu insan şahsiyetine doğrudan tesir eden isimler konusunda değişiklikler yaptı. Müslüman olanların yeni bir isim almaları bu sebebe dayanıyordu. Ebu Akil’in (ra) önceki ismi de meşhur putun kulu manasındaki “Abdüluzza” idi. Hz. Ebu Akil’de (ra) iman nuru öyle parlamıştı ki, daha önce bağlı olduğu putlara düşmanlık besliyordu. Bunu anlayan Peygamberimiz (asm) ona “Abdurrahman” adını ve “putlara düşman” manasına gelen “Adüvvü’l-Evsan” ünvanını verdi.
Ebu Akil (ra), fedakâr, gözü pek, izzet-i nefis sahibi, tok gönüllü bir zattı. İslâmın yayılması, yücelmesi ve muhtaç gönüllere ulaştırılması için canıyla, nefesiyle, imkânı nispetinde malıyla çalışırdı. Müşriklere karşı yapılan bütün savaşlarda yer aldı. Yılmaz bir mücahitti. Yalancı peygamber olarak boy gösteren Müseylime’nin üzerine büyük bir kuvvetle yürüdü. Ebu Akil (ra) hücum esnasında ilk yaralanan mücahit oldu. Düşman oku, omuzu arasına saplanmıştı. Ölümüne sebep olmadı, ama sol tarafı felç olmuştu. Arkadaşları oku çıkarıp çadıra taşıdılar. Savaş iyice kızışmıştı. Düşman kuvvetleri İslâm askerini dağıtmaya çalışıyordu. Müslümanlar kaçışmaya başlamıştı. Buna tahammül edemeyen Ma’n bin Adiyy (ra) çadırdan çıkarak Ensar’a şöyle bağırdı: “Allah’tan korkun! Siperinizi terk etmeyin. Düşmanın üzerine dönün.”
Hz. Ma’n’ın sözleriyle Ensar tekrar toplandı. Bu arada Ebu Akil (ra) onlara katılmak istiyordu. Fakat kalkacak gücü yoktu. Bir ara çabaladı, Hz. Ma’n (ra) durdurmak istese de onu dinlemedi. Kendini toparladı, belini bağlayarak ayağa kalktı. Kılıcını sağ eline aldı ve arkadaşlarının arasına gitti. Kendini sapasağlam hissediyordu, yarasını unutmuştu. Arkadaşlarına şöyle şevk veriyordu:
“Ey Ensar! Huneyn günü düşmanın üzerine tekrar dönüp zaferi kazandığınız gibi tekrar dönün, onlara göz açtırmayın!”
Bunun üzerine Ensar’ın hepsi toparlanıp büyük bir şecaatle düşmana hücum ettiler. Müseylime’yi öldürdüler.
Ebu Akil’in (ra) yaralı kolu omuzundan kopmuş, yere düşmüştü. Çok ağır yaralar almıştı. Son nefeslerindeydi. Müseylime’nin öldürüldüğünü öğrendiğinde parmağını yukarı kaldırıp “Elhamdulillah” diyebildi ve ruhunu teslim etti.
Allah ondan razı olsun.
Kaynak: Sahabiler Ansiklopedisi
ARZU KONAN