Mahsun serisinin “Büyük İmtihan” isimli üçüncü kitabı heyecan doluydu. Kuyu, yılan, sal, girdap, canavar ve ak sakallı dede gibi unsurlar kitabı büyük bir merakla okumamı sağladı. Kitap bittiğinde babamla yaptığım sohbetin bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
Yalan ve yılan
Dünya hayatının sınav yeri olduğunu düşündük. Babam, sınavların sadece okullarda değil, hayatımız boyunca çeşitli şekillerde karşımıza çıkabileceğinden bahsetti. Mahsun kuyuya düştüğünde bir bataklıkla karşılaşmıştı. Karşısına çıkan yılanı “Ya Allah” diyerek etkisiz hale getirmişti. Yılan yalanı temsil ediyormuş. Yalanın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamaya çalıştık. Babam küçük bir çocukken annesine süt içtiğini söyleyerek bütün sütü bahçeye döktüğünü anlattı. Annesi de durumu fark edince çok zor durumda kalmış ve yalan söylediği için çok pişman olduğunu söyledi.
Bataklıktan girdaba
Bataklıktaki sala bindiğinde Mahsun girdaba düşerek cennet gibi bir yere gitmişti. Hemen her insanı korkutan girdaba düşmek ister misin? diye sordu babam. Elbette düşmek istemem diye cevap verdim. Düşüncesi dahi insanı korkutuyordu. Hayatımız boyunca dıştan korkutucu gibi görünen ancak içine girdiğinde çok güzellikler barından çok sayıda hadiseler yaşadığımızı ifade etti babam. Bunun üzerinde düşünerek örnek vermemi istedi. Aklıma gittiğim okullar ve Kur’ân kursları geldi. Her bir okul ya da kursa gitmeden önce aklıma çok sayıda sorular geliyordu. Acaba yeni arkadaşlarımla anlaşabilecek miyim? Öğretmenim beni sevecek mi? Yaramazlık ya da istemeden bir hata yaparsam bana kızacaklar mı? Oysaki her gittiğimde bu sorulardaki endişelerimin yersiz olduğunu yaşayarak gördüm. Öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı çok sevdim ve çok güzel vakit geçirerek yeni yeni bilgiler öğrendim.
İçimizdeki ses
Cennet gibi yerde düşen Mahsun yoldan devam ederek yürümeye başlamıştı. İçindeki ses yoldan hiç ayrılmaması gerektiğini söylüyordu. Mahsun kendine benzeyen ilk kişinin davetine icabet etmeyerek sınavı kazandı. Ancak anne ve babasına benzeyenlerin davetine aldanarak yoldan ayrıldı. Büyük bir hata yapmıştı. Bir anda anne-baba canavara dönüştü. Allah’ın ismini anarak o canavarı da yenmeyi başardı. İçimizdeki ses vicdandı. Bu sese kulak vermemiz ve dünyanın aldatıcı güzelliklerine itibar etmememiz gerektiğini düşündük. Ayrıca hata yaptığımızda boş boş üzülmek yerine tövbe edip bir daha aynı hataya düşmemek için elimizden geleni yapmamız gerektiği sonucuna vardık.
Son imtihan
Mahsun’un son ve en büyük imtihanı nefsiyleydi. Ak sakallı dede ok ve yay vererek bununla kendini vurması gerektiğini aksi takdirde kendinin zarar göreceğini söyledi. Mahsun ise başkasına zarar vermektense kendine gelecek zarara razı olarak nefsiyle olan imtihanını kazandı ve sağ salim kuyudan çıktı. Anne ve babalarımız da aynı Mahsun gibi davranıyor. Bir tehlike olduğunda bizim zarar görmememiz için kendini siper ediyor. Hatta ben de öyle davranmaya çalışıyorum. Dışarı çıktığımızda kardeşim zarar görmemesi için elinden tutuyorum. Arabaya önce kardeşimi bindiriyorum. Böyle yapınca kendimi çok mutlu hissediyorum. Can kardeşlerim eminim siz de böyle yapıyor ve çok mutlu oluyorsunuzdur. Bir başka makalede görüşmek üzere. Allaha emanet olun.