Mahallî seçimlerin ardından kayyımlarla başlayan süreç belediye başkanlarını görevden almalar soruşturmalar ve tutuklamalarla devam ederken milletin meseleleri görmezden geliniyor.
Meselâ, en düşük emekli aylığının 17 bin liraya bile yükseltilememesi, asgarî ücretin 22 bin lirada kalması, ara zam veya iyileştirme yapılmaması bazı siyasetçiler tarafından dile getirilse de çözüm süreci ve belediyelerdeki yaşanan gelişmeler bunu gölgeliyor.
Geçtiğimiz hafta partilerin grup toplantılarında konuşan genel başkanlar vatandaşın yaşadığı sıkıntıları bir bir sıralarken, gazetelerde televizyonlarda haber dahi olmadı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel uzun konuşmasında gündemle ilgili görüşlerini açıklarken, tebessümle bir hatırasını anlattı.
Özel, genel başkan olmadan önce çokça bindiği bir taksi durağı varmış oradan taksiye bindiğinde taksici dertlerini anlatırmış, zamlardan şikâyetçi olur iktidarı eleştirirmiş. Özel, “Hangi partiye oy veriyorsunuz?” diye sorunca da AKP’ye oyunu verdiğini söylermiş. Sebebini sorduğunda “alışkanlık” diye cevap verirmiş.
Yine bir gün taksiye bindiğinde taksici cebinden sigara çıkarmış. “İşte böyle kötü ve zararlı bir alışkanlık” diye cevap vermiş. Ve devam etmiş: “Bu AK Parti sigara gibi. Baştan önce keyif alıyorsun, sonra alışıyorsun. Sonra zararı oluyor, ama bile bile zarar görüyorsun…”
Genel başkan olduktan sonra taksiye binmediğini söylerken bir arkadaşının bu taksiye bindiğinde taksicinin, “Özgür Başkan’ı göremiyorum artık. Korumalar var, arabalar var. Geliyor, geçiyor. Uğramıyor” diye sitem ettiğini kendisine anlattığını söyleyen Özel, “Demiş ki ‘Özgür Başkan’a söyle. Sigarayı da bıraktım. AK Parti’yi de bıraktım. Kötü bir alışkanlığım kalmadı. Artık çok daha rahat nefes alıyorum…!”
Bunu dinleyince aklımıza siyasetin kötü alışkanlıklarından birisinin kutuplaştırma ve ötekileştirme olduğu geldi. Siyasetçilerin bu kötü ve zararlı alışkanlıklardan kurtulup, milletin daha iyi nefes almasını sağlayacak çözümler üretmesinin zamanı geldi de geçti bile… Çünkü, onların bu kötü alışkanlıkları sürdürdükçe millete yansıması kavga, küslük oluyor.
Bunun içinde öncelikle Türkiye bir an önce normalleşmeli. Siyaset rayına oturmalı.
***
HİÇ OLMAZSA…
Partili Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemiyle etkisi azalan Meclis’in daha güçlü, milletvekilinin hür olması gerektiğini ifade ede geldik.
TÜİK’in enflasyon rakamlarını 3 Temmuz’da açıklaması ile memur ve emeklilere yapılan zamlar da belli oldu.
Hükûmetin icat ettiği ve bir türlü içinden çıkamadığı emeklilerde “kök ücret” meselesi var. Her altı ay da bir kök ücret düşük kaldığı için bir kanun çıkartılması gerekiyor.
Yeni Yol Grup Başkanı Bülent Kaya, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminde kanun teklifini milletvekillerinin teklif etmesi gerekirken Çalışma Bakanı’nın emekliye yapılacak asgarî zamla ilgili bir oranı açıkladığını söyledi. Bakan’ın “Tabiî, takdir TBMM’nin hakkıdır” dediğini söylerken, “Emeklilik maaşını hiç olmazsa 1 lira arttıralım ki son sözü söyleme hakkının, kanun yapma hakkının TBMM’de olduğunu o Çalışma Bakanı’na da bu kanunları hazırlayan değerli bürokrat arkadaşlara da hatırlatalım” sözü yeni sistemin hem yanlışlığını göstermesi, hem de Meclis’in güçlenmesi ve milletvekilinin hür olması açısından önemliydi
Peki oldu mu? Olmadı, en düşük emekli aylığı bakanın da dediği gibi 16.881 lirada kaldı.
AKP iktidara geldiğinde emeklinin asgarî maaşı asgari ücretin yüzde 146’sıydı, bugün ise yüzde 65’i… Burada esasen sorgulanması gereken bu.