Bir akşam üzeri, gökkubbe kızıllığına bürünür.
Sessiz ve sakin bir yatsı yalnızlığına teslim olursun. Hayat yolu, bir varmış, bir yokmuş tekerlemesi ile başlayan, sonunda iyilerin mutlu olduğu, kötülerin cezalandırdığı bir masal değildir.
Hayatta her şey her zaman yolunda gitmez. Bazen düşersin, bazen ayağa kalkarsın. Bazen gidersin, bazen kalırsın. Hayatta, her istenilen her zaman elde edilmez. Her şeyin mutlaka bir sınırı, bir haddi vardır.
Güneşi, avuçlarının arasına almazsın. Bir Şimal yıldızına dokunamazsın. Bir ömür boyu mutluluklar dizimizin dibinde durmaz. Karamsarlığı, umutsuzluğu, kötüleri ve kötülükleri metruk bir köşeye terk edemezsin. Bu dünya bir sihirli deneğin ucunda değildir.
Pencerenin buğusuna çizilen umutlar yeşeriyor. Bekleyişler var, kim bilir kavuşmaları Cennete kalmış. Duvarlara avaz avaz sessizlikler çarpıyor. Araflar yol kesiyor. Alacakaranlık ve seher arasında duâlar sırdaşın olur.
Bazen günışığı, kendini senden sakınır ve saklar. Günler, sandıkta kurumuş güllerin rengiyle boyanır. Kalbin sessizliği avazına sığınır.
Kelâmların bir Meryem suskunluğuna emanetir. Kalbin, ruhun, hüznün ve duâların Seher’in inşirahına teslimdir.
Umut etmek her şeye kâfi gelir mi? Düşler ve kaderin cilvesi ile hayatın bizlere getirdikleri birbirine ne kadar yakın olabilir? Hayaller, planlar, umutlar, arzular, bekleyişler ve hakikatler...
Bir kuşun ürkekliği vardır üzerinde. Belki de, bir denizin hırçınlığı yahut bir yağmurun sessizliği. Acıların, yaraların, hüzünlerin ve yalnızlığın siyah gecenin bağrına sığınır. Düğüm düğüm olur kelimelerin.
Her şeyin ilâcı olduğu söylenen zaman, kıpırdamaz sanki. Kalbinin derinliklerinde yarım kalmışlığın izi ve burukluğu kalır. Aldığı nefes ağır gelir, batar. En kuytu ve en uzak sığınaklara gitmek, kaçmak ister insan. Ve gidemez.
Sana gelen, senden giden, senin beklediği ve seni bekleyen, seni Cennete çağıran bir işaret değil miydir?
İnsan binbir çeşit imtihana muhatap olur. Yolumuzun kesiştiği hiçbir şey tesadüfi değildir. Daima ahirete bir aynadır.
Gözlerin, güneşi ardında saklayan bulutlara takılır.
Ruhuna zamansız ve mekânsız bir hüzün siner. Yalnızlığına bir kırık tebessüm siner. Kalbinin, bir yanı kor, bir yanı kül olur. Bir kandil söner, bir güneş doğar. Bir çiçek açar, bir yaprak dökülür. Bir rüzgârda her zerren titrer, bir güneş ışığının hüzmesi sızar ruhuna aydınlığa kavuşur iki dünyan. Bir rüzgâr fısıldar, yüreğine inşirah ferahlığını.
Elimizden kayıp gidenler, zahiren yok olanlar, ağır imtihanlar, fani zemheriler ve bizi Rabbimize yaklaştıran hüzünler ebedî bir baharın müjdesidir. Ebedî baharlara kavuşmak duâsıyla.