Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Düzce’de de üretim konusu sıkça tartışılıyor. Özellikle tarımsal üretim bağlamında meseleye bakıldığında ciddi yapısal problemlerle karşı karşıya olduğumuz âşikâr.
“Üretim”den kasıt tarımsal üretim ise, envanterimizdeki tarım arazileri, bireysel işletmecilik açısından –kârlılık yönünden– elverişli olamayacak kadar küçülmüş durumda. Toprak reformu, zamanında yapılmadığı için, miras yoluyla gerçekleşen intikaller sonucunda kişi ya da aile başına düşen toprak miktarı yeterli kârlılığı sağlayamıyor. Ellerindeki araziye oranla makineli tarım maliyeti yüksek kalıyor. Bu ve benzeri ürün/maliyet dengesini bozan birçok mücbir sebepten ötürü herkes şaşkın durumda.
Yeni nesil, köyde durmak istemiyor. Köyde kalanlar ise üretim işine bir işletmeci gibi yaklaşamıyor. Bütün bunlara devletin de tarımı âdeta imha edercesine sürdürdüğü negatif yaklaşımları eklenince iş, içinden çıkılmaz bir hâl alıyor.
Bu sorunun çözümü, pilot bir bölge ya da köyde bir vakıf ve bu vakıf bünyesinde bir kooperatif kurmak olabilir. Vakıf; bölgedeki tüm yeni yetişen, eğitim alan gençleri tarayarak bölgenin ihtiyacı olan alanlarda eğitim görenlere burs temin etmeli, mezun olanlara doğrudan istihdam sağlamalı. Ayrıca profesyonel ekspertiz desteğiyle bölge kaynaklarının envanteri çıkarılmalı. Ortak makine parkı, arıcılık, hayvancılık, ipekböcekçiliği, konserve, reçel, süt ürünleri ve benzeri tarımsal üretime dayalı kalemlerde profesyonel planlama yapılmalı. Bu işlerin başına da alanında uzman, ehil personel getirilmeli.
Amaaaaa... bütün bunlardan da önemlisi; öyle bir yönetim şekli kurulmalı ki, seçilen yönetim iki seçim dönemi sonrasında tekrar seçilemeyecek bir sistemle göreve gelsin. Tam demokratik bir tüzükle yönetilen bir yapı şart.
Bu çekirdek düşünce geliştirilebilir. Ancak maalesef, ferdî üretim ile hiçbir yere gidemeyeceğimiz çok açıkken, kooperatifleşmeye ve birlikte hareket etmeye bir an önce başlamazsak; bankalar ve global sermayenin malî tetikçileri elimizdeki toprakları alarak tarımı yüksek sermayeli holdinglerin tekeline geçirecektir. Zaten bu durum, göz göre göre yaşanıyor.
Hepimiz savaşın cephede silah sıkmakla olduğunu sanıyorduk; ama farkında olmadığımız sinsi bir saldırı ile toprak kaybetmekteyiz. Umuyorum ki bu savaşın farkına vardığımızda, iş işten geçmiş olmaz.