"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Prens Sabahaddin’in güzel fikri (2)

M. Latif SALİHOĞLU
01 Temmuz 2025, Salı
Sabahaddin Beyin doğumuna dair olarak, kayıtlarda 13 Şubat 1878 tarihi görünüyor.

Bu tarih, I. Meşrûtiyet'in feshedilerek ilk Meclis-i Mebusan'ın kapatıldığı gündür. Dolayısıyla, bu noktada dikkat çekici bir tevafuk eseri söz konusu. Zira, Meclis’i kapattıran Sultan Abdülhamid’in istibdadına karşı 30 sene sonra fikren ve siyaseten baş kaldıranlardan biri hiç şüphesiz Prens Sabahaddin Beydir. Bundan dolayı da, ömrünün çoğunu hudut haricinde ve gurbet ellerde geçirmek durumunda kaldı.

Ahrar-ı Osmaniyenin fikir öncülerinden biri olan Sabahaddin Bey, bilhassa II. Meşrutiyetin (1908) ilânından sonra, bu kez ikinci ve daha şiddetli bir istibdat siyaseti ile boğuşmaya mecbur oldu. Bozuk İttihatçılar, karşılarında bir muhalefet cephesi görmek istemedikleri için, muhalefetin başını çekenlerden biri ve belki de en önemli kişisi olarak bildikleri Prens Sabahaddin Beye karşı kin ve öfke duymaktaydılar. Nitekim, 31 Mart Vakası’nı (13 Nisan 1909) bahane ederek Selanik’ten İstanbul’a gelerek darbe yapan ve dizginleri ele geçiren müstebid İttihatçı komite, idam edilecek meşhurlar listesine onu da dahil etmişlerdi. Ne var ki, kendisi bir yolunu bularak Avrupa’ya kaçtı. 

Daha sonraki tarihlerde, İstanbul’a tekrar gelen Sabahaddin Bey, 1924’te bütün Osmanlı hanedanı mensuplarının hudut harici edilmesiyle birlikte, kendisi de ailesiyle birlikte İsviçre’ye gitti ve ölüm tarihi olan 1948’e kadar da orada yaşadı. Naaşı, vefatından 4 sene kadar sonra, yani 1952’deki Demokrat Parti hükûmeti zamanında İstanbul’a nakledildi.

«

Sabahaddin Beyin prensliği, annesinin Osmanlı hanedanına mensubiyetinden dolayıdır. Annesi Seniha Hanım, Sultan II. Abdülhamid'in kız kardeşidir.

Sabahaddin Beyin babası ise, Saray’a damat olan Mahmut Celâleddin Paşadır. Onun fikren hürriyet ve meşrûtiyet taraftarı olması, ayrıca Yeni Osmanlılara yakınlık duyması, Mutlâkiyet rejimi tarafından sakıncalı görülmeye başlandı. Önce, Adliye Nezaretindeki işinden edildi, ardından inzivada kalmaya mecbur kılındı. İş bununla da bitmedi. Onun her hareketi takibe alındı. 

Bir türlü bitmek bilmeyen takip ve tarassut vaziyeti, Celâleddin Paşa’yı zamanla ciddi şekilde rahatsız etmeye başladı. Paşa ailesi, hem bu rahatsızlık sebebiyle, hem de çocuklarının daha iyi bir tahsil görebilmesi mülâhazasıyla İstanbul'dan ayrılarak Fransa'ya yerleşti. Prens Sabahaddin Beyin siyasetle uğraşmaya başlaması, işte bu safhadan sonradır.

«

Ailesi Fransa'da iken Jön Türklerle temasa geçen ve onlarla birlikte hareket etmeye başlayan Prens Sabahaddin, 1902'de Paris'te yapılan Ahrar-ı Osmaniye Kongresinde en ön safta göründü. Hareketin başına geçmeye çalıştı. Aynı kongredeki rakibi ise, Meşrûtiyet taraftarı olmakla birlikte daha çok milliyetçi ve merkeziyetçi fikirleriyle tanınmış olan Ahmet Rıza Beydi.

Tâ 1860’lardan beri varlığı bilinen Ahrar (Osmanlı Hürriyetçileri) hareketi, bu kongreden sonra iki ana gruba ayrıldı: Biri Milliyetçi-Merkeziyetçi, diğeri Hürriyetçi-Liberal Grup. Her iki grup da basın-yayın yoluyla hem fikriyatının ilânatını yapıyor, hem de taraftar toplamaya gayret ediyordu.

«

Prens Sabahaddin Bey, Temmuz 1908’de II. Meşrûtiyet'in ilân edilmesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Gelir gelmez, hemen Ahrar-ı Osmaniye Fırkası'nın saflarına katılarak siyaset sahasında ispat-ı vücut yaptı. Kısa süre sonra, bu fikrî ve siyasî hareketin ideologlarından, hatta öncülerinden biri haline geldi.

Ne var ki, 1908 yılı sonlarında yapılan genel seçimleri, meşrutiyettten hazzetmeyen ve  komitacılıkle iş gören İttihatçılar kazandı. Bunlar, rakip olarak Ahrar Fırkasını gördükleri için de, onlara karşı her türlü baskı ve yıldırma hareketine girişti. Hatta, tetikçiler marifetiyle, gazetelerde yazan bazı kalem erbabını şehir merkezinde katletmeye başladı.

Prens Sabahaddin ve onun gibi hürriyetçi aydınların bir şekilde uzaklaştırılmasıyla eş zamanlı olarak, fikir meydanı Ziya Gökalp gibi milliyetçi geçinen katı merkeziyetçi ideologlara kaldı. Onların ise, bu vatan ve millete faydadan çok zararı dokundu, maalesef.

Okunma Sayısı: 365
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı