Türkiye’de 15-24 yaş arasındaki çocuk ve gençlerin yaklaşık 3 milyon 649 bini ne eğitim görüyor ne de çalışıyor.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) araştırmacısı Umay Aktaş Salman’ın yaptığı “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler Anlatıyor” başlıklı çalışmada, eğitimde ve istihdamda olmayan farklı şehirlerden, sosyoekonomik statülerden, yaşlardan, farklı ihtiyaçlara sahip yedi gencin öyküleri yer alıyor.
Cumhuriyet’te yer alan haberde Türkiye’de 15-24 yaş arasındaki çocuk ve gençlerin yaklaşık 3 milyon 649 bini ne eğitim görüyor ne de çalışıyor. Bu durumdaki gençler içinde kadın nüfusu erkeklere göre de oldukça yüksek. 15-24 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 21.2’si işte de okulda da değilken, kadınlarda bu oran yüzde 35.7’ye çıkıyor. “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler Anlatıyor” başlıklı çalışmada hikâyeleri yer alan gençler anlatıyor:
Torpil, Türkiye’nin acı gerçeği
18 yaşındaki M. K., Diyarbakır’da düşük gelirli bir hanede yaşıyor. Lise son sınıf öğrencisi olan M. K. birkaç hafta önce okulu bırakarak İstanbul’a geldi, kayıt dışı çalışıyor. Gerisini M. K’dan dinleyelim: “12. sınıftaydım. Okulu bırakıp geldim. Sınıfta okula gelmeyen bir sürü öğrenci vardı. Hocalar geçiriyor nasılsa. Anne ve babamla birlikte 9 kişilik bir ailemiz var. Babam cezaevinden yeni çıktı, çalışmıyor. Ailenin en küçüğüyüm. Ağabeylerim var. Ağabeylerimden biriyle çalışmak için geldik mecburen. Borcumuz vardı çünkü. Kâğıt topluyorum. Pis bir iş, zorluğu o. Burada kira ödemeden depo vari bir yerde kalıyoruz. Bundan sonra çalışmak zorundayım” Bir vakıf üniversitesinde elektrik elektronik mühendisliği bölümü okuyan E. B. sekiz ay önce mezun oldu. İş aramaya daha mezun olmadan başlayan E. B., neler yaptığını anlatıyor: “Bursa ve Eskişehir organize sanayiye gittim, CV bıraktım. Kariyer sitelerinde de iş arıyorum. İstanbul’da iş bakamıyorum. İş bulsam ne olacak? Maaşım kiraya gidecek. Dağıtım ya da düşük voltaj sektöründe çalışmak istiyorum, ama seçme lüksüm yok. Bir şekilde sektöre gireyim, çevre ve tecrübe edineyim. Ama bir türlü iş bulup başlayamıyoruz. Keşke iki dil bileceğime, bir yerlerde tanıdığım olsaydı çoktan işe girmiştim. Liyakat sorunu var Türkiye’de. Torpil, Türkiye’nin acı gerçeği, böyle kabullendik biz de. Tanıdıkları olduğu için mezun olmadan işe giren arkadaşlarım da oldu.”
EV İŞLERİ, KARDEŞ BAKIMI...
20 yaşındaki lise mezunu B. G. İki yıl önce meslek lisesinin aile ve tüketici hizmetleri bölümünden mezun oldu. Üniversiteye devam etmedi, henüz çalışmıyor da. Şöyle konuşuyor: “Annem ve babam ilkokul mezunu. Annem de babam da asgarî ücretle çalışıyor. 2020 yılında liseden mezun oldum. İŞKUR’a başvurdum, ama bir sonuç çıkmadı. Yaşadığım yerde fabrikaya da başvurdum, ama alanım olmadığı için iş bulamadım. 2. sınıfa giden kardeşime de ben bakıyorum. İlerideki hayatımda üstleneceğim ev içi sorumlulukları şimdiden üstlenmek yorucu oluyor. Ev işleri, kardeşimin okul sorunları, ödevleri... Sosyal hayatım da yok. Çok ufak bir yer burası. Harçlık alıyorum, o da her zaman değil. Çok yük olmayayım diye düşünüp idareli harcıyorum.
Haber Merkezi