SON GÜNLERDE ARTAN SALDIRI, TACİZ, KADINA ŞİDDET GİBİ OLAYLARIN ODAĞINDA DAHA ÖNCE HAPİS YATIP ÇIKMIŞ KİŞİLERİN YER ALMASI TOPLUMU ENDİŞELENDİRİYOR.
TAHLİYE SONRASI SUÇ İŞLİYORLAR
Adalet Bakanlığı verileri, Türkiye’de cezaevinden çıkanların yüzde 45’inin yeniden suç işlediğini ortaya koydu. Cezaevinden çıkanların yüzde 45’i yeniden suç işliyor. Dünya ortalaması da yine yüzde 40-45 civarında. Türkiye’de güncel rakamlara göre cezaevinde 400 binden fazla tutuklu ve hükümlü bulunuyor. 600 bin hükümlü ise denetimli serbestlik kapsamında, kalan cezasını dışarda tamamlıyor.
MAHPUSLAR NURLARA İLÂÇ GİBİ MUHTAÇ
Bediüzzaman Hazretleri cezaevlerinin iman Kur'ân hakikatleri anlatılarak ıslahhane olacağını ifade eder ve şöyle der: İnşaallah, bir zaman hapishaneleri tam bir ıslahhane yapmak için, bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nurları mahpuslara ekmek ve ilâç gibi tevzi edecekler.

Risale-i Nur’daki hakikî teselliye mahpuslar çok muhtaçtırlar. Hususan, gençlik darbesini yiyip taze ve şirin ömrünü hapiste geçirenlerin, Nurlara ekmek kadar ihtiyaçları var.
***
Cezaevleri ıslah etmiyor
İstatistikî veriler cezaevinden çıkan yüzde 45’in yeniden suç işlediğini ortaya koydu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik saldırının ardından saldırganın suç geçmişi ve şartlı tahliye ile serbest bırakılması, gözleri Türkiye’deki infaz rejimine çevirdi.

Türkiye gazetesinde Adalet Bakanlığı verileri üzerinden hazırlanan habere göre, Türkiye’de cezaevinden çıkanların yüzde 45’i yeniden suç işliyor. Dünya ortalaması da yine yüzde 40-45 civarında. Türkiye’de güncel rakamlara göre cezaevinde 400 binden fazla tutuklu ve hükümlü bulunuyor. 600 bin hükümlü ise denetimli serbestlik kapsamında kalan cezasını dışarda infaz ediyor. Böylece Türkiye’de şu anda bir milyondan fazla kişi infaz sistemi içinde bulunuyor.
Korkunç bir rakam
Adalet Bakanlığı kaynakları, “Bir suç işledikten sonra suç işlemek daha da kolaylaşır. Bu eşik psikolojik bir eşik. Bu sayı Türkiye’de de yaklaşık yüzde 45 civarında. Korkunç bir rakam. Bu nedenle infaz rejiminin bütün sistemleri ile yeniden ele alınması gerekir. Bu sadece Adalet Bakanlığının tek başına yapabileceği bir iş değil. Ailenin, toplumun ve devletin hep beraber bu olaya el atması lazım” dedi.
Haber Merkezi