Eğitimde ''sahte'' şoku

SORUŞTURMADA HUKUKÎ ZEMİN GEREKİYOR - KORKMAYALIM, İNCELDİĞİ YERDEN KOPSUN

Ülke gündemini sarsan sahte diploma skandalının yankıları sürüyor. Bir çetenin üst düzey bürokratların e-imzalarını taklit ederek sahte diploma düzenlendiğinin belirlenmesiyle ortaya çıkan skandalda 400’den fazla kişinin ‘profesör’ ve ‘doçent’ unvanı aldığı öne sürülürken İletişim Başkanlığı işlem yapılanlar arasında akademisyen olmadığını savundu. Kamuoyunun da tepkisini çeken olaya hükümet ise sessiz kalmayı tercih etti. Vatandaşlar sahte diploma ile akademik unvan alanların kim olduğu ve hangi kamu görevlerinde yer aldıklarının açıklanmasını bekliyor. Kimi iddialara göre bazı milletvekili isimlerinin de skandalda adının geçtiği savunulurken hazırlanan iddianamede milletvekili ismi yer almadı.

Elektronik imza sistemleri suistimal ediliyor

Sahte diploma soruşturması, elektronik imza sistemlerinin ne kadar kolay suistimal edilebildiğini gün yüzüne çıkardı. Hazırlanan iddianamelere göre, e-imza sağlayıcı firmalar sahte kimliklerle aldatıldı, Millî Eğitim Bakanlığı’nın sisteminde sahtecilik yapılarak ehliyet kayıtları değiştirildi ve yaklaşık 50 bin lira karşılığında usulsüz şekilde ehliyet düzenlendi. İki ayrı iddianame, dolandırıcılık ağının nasıl kurulduğunu, bu sistemden kimlerin faydalandığını ve sahte diploma ile ehliyetlerin nasıl üretildiğini tüm ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde özellikle lise diplomaları ve ehliyet belgelerine odaklanan çetenin, bazı üniversitelerin hukuk fakültelerinde dahi sahte diplomalar düzenlediği belirlendi.

Diploma çetesi tüm devlete sızmış!

Halk TV yazarı Bahadır Özgür, sahte diploma skandalının üniversitelerle sınırlı olmadığını, Millî Emlak sistemine kadar uzandığını ileri sürdü. İddianamede, bakanlık yöneticilerinin kimlik bilgilerinin kullanılarak sisteme yetkisiz erişim sağlandığı tespit edildi. Özgür, Türkiye’nin gündeminde olan sahte diploma skandalına ilişkin yeni ayrıntıları kaleme aldı. Özgür, Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine dayandırdığı bilgilerde, diploma çetesinin farklı kamu kurumlarına da sızdığını aktardı. İncelemede, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait “web tapu SMS modülü” içerikli belgeler ve Tapu Kadastro Personeli M.Y.’nin kullanıcı hesabı üzerinden alınmış “taşınmaz satış randevusu” belgeleri de bulundu.

***

YÖK ne dedi?

BirGün’ün haberine göre, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, eş zamanlı iki soruşturma başlatıldığını açıklayarak “Çok ciddi bir hadise ile karşı karşıyayız. Sadece YÖK olarak değil, sahte diploma verilen tüm üniversiteler de kendi bünyelerinde süreci inceleyecek. Resmî yazı gönderildi. İdarî işlemler başlatıldı.

Diploma sahteciliğiyle mücadele yalnızca idarî değil, aynı zamanda hukukî bir zemin gerektiriyor. Yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Cezaî yaptırımların artırılması şart. Mevzuatımızda bu alana özgü net hükümler bulunmuyor” ifadelerini kullandı.

***

Suç ortağı olmayın

Gazeteci Abdurrahman Dilipak X hesabından sahte diploma skandalı için savcıları göreve çağırdı. Dilipak "Haydi Türkiye! Namuslu insanlar namussuzlardan daha cesur değilse işimiz zor. Madem sahte diploma işi patladı, elinde bilgi, belge olup da bu bilgileri savcılıklara göndermeyen bu çetenin suç ortağıdır. Bu olay bir başlangıç olsun. Bankamatik memurları, ihaleye fesat karıştıranları, şunun-bunun malına çökenleri, hırsızları, rüşvetçileri, torpille iş yapanlarını, yargı borsasının elemanları ihbar edelim. Bu iş inceldiği yerden kopsun" diye yazdı.

Haber Merkezi

***

Organize bir suç yapılanmasına işaret ediyor

İstanbul Bağımsız Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, sahte diploma iddiaları ile ilgili olarak “Bu vahim tablo karşısında devletin dijital ve kurumsal güvenliğinin ciddî biçimde zaafa uğradı. Bu iddialar, yalnızca bireysel sahtecilik vakaları değil; kamu kurumlarının dijital sistemlerini istismar eden organize bir suç yapılanmasına işaret etmektedir” dedi. Yeneroğlu, kamuya giriş süreçlerinde liyakat ilkesinin yaşatılabilmesi için bu skandalın şeffaf bir şekilde soruşturulması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi ve suçlularla mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini belirterek, “Bu tür skandalların tekrarının önlenebilmesi için yalnızca suç faillerinin değil, ihmali bulunan tüm kamu görevlilerinin de sorumluluğu ortaya çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır” dedi.

Ankara - Mehmet Kara
[email protected]