"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

'Salgını yeniden büyük ölçüde kontrol altına aldık'

17 Mayıs 2021, Pazartesi 19:54
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısının ardından basın toplantısı düzenliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalardan bazı bölümler şu şekilde:

"Salgını yeniden büyük ölçüde kontrol altına aldık"

Erdoğan, "Ramazan ayı boyunca uyguladığımız kısmi ve tam kapanma tedbirleri sayesinde salgını yeniden büyük ölçüde kontrol altına aldık." dedi.

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Kademeli normalleşme takviminin ikinci etabını görüştük, önümüzdeki günlerde gelişmelere göre bu konudaki uygulama esaslarını paylaşacağız."

Kovid-19'la mücadele konusunda Erdoğan, "Bundan sonra eskisi kadar kapsamlı ve kısıtlayıcı tedbirlere ihtiyaç olmayacağını ümit ediyoruz." diye konuştu.

Aşı faaliyetleri hakkında

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aşı faaliyetlerine hız veriyoruz. Öğretmenler başta olmak üzere, riskli grupların tamamının bir an önce aşılanmasını sağlamaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "(Kovid-19'la mücadele) Sorumluluk üstlenmeyip, elini taşın altına koymayıp klavye ve ekran silahşorlüğüyle gezenlerin asıl niyetlerinin ve hesaplarının farkındayız." dedi.

Salgın sürecindeki desteklere ilişkin

Salgın sürecindeki destekler hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece merkezi yönetim bütçesinden yaptığımız harcamalar şimdiden 79 milyar liraya ulaştı. Bu rakam yıl sonunda 104 milyar lirayı bulacak." diye konuştu.

Erdoğan, "Merkezi yönetim bütçesiyle birlikte nakdi ödemelerin tutarı şimdiden 134 milyar lira olarak gerçekleşirken bu rakam, haziran sonu 181 milyar lirayı bulacaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgının başladığı günden bu yana toplamda 661 milyar liralık kaynağı insanımızın emrine vermiş olduk." ifadelerini kullandı.

***

'1 Haziran sonrasını önümüzdeki günlerde paylaşacağız'

Kademeli normalleşme takviminin ilk etabını oluşturan mayıs ayının kalan günleriyle ilgili uygulama esaslarını İçişleri Bakanlığının kamuoyuna duyurduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Buna göre, sokağa çıkma kısıtlamasını hafta içi saat 21.00 ile sabah 05.00 saatleri arasında sürdüreceğiz. Hafta sonları ise mayıs ayı sonuna kadar sokağa çıkma kısıtlaması devam edecek. Şehirlerarası seyahatler, sokağa çıkma kısıtlaması olmayan saatlerde serbestçe yapılabilecek, diğer saatlerdeki yine izne tabi olacaktır. Anaokulları ve kreşler açılacak, diğer eğitim öğretim kademeleriyle ilgili süreç daha sonra belirlenecektir. Ayrıntıları yayınlanan genelgede yer alan bu hususların 'tamam' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarına uygun şekilde hayata geçirilmesini istiyoruz. Kabine toplantımızda 1 Haziran'dan itibaren başlayacak kademeli normalleşme takviminin ikinci etabını da ayrıntılı şekilde görüştük, istişare ettik. Önümüzdeki günlerde, gelişmelere göre, bu konudaki uygulama esaslarını milletimizle paylaşacağız."

***

Destek verilecek gruplar

Bankacılık sektörünün esnaflara, KOBİ'lere, ihracatçılara ve vatandaşlara verdiği kredileri Kredi Garanti Fonu vasıtasıyla kolaylaştırdıklarını belirten Erdoğan, "Bugüne kadar 400 bine yakın firmanın, 8 milyon vatandaşımızın ve 848 bin esnafımızın faydalandığı uygun maliyetli bu kredilerin toplamı 315 milyar lirayı aşmıştır. Ayrıca Tarım Kredi Kooperatiflerinin, esnafların, mükelleflerin, vergi ve sigorta primi ertelemeleri ve borç yeniden yapılandırmalarıyla her kesimden insanımızı rahatlattık." dedi.

Bugüne kadar 206 milyar lirayı bulan borç ertelemelerinin tutarının, yıl sonunda 219 milyar liraya ulaşacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları bildirdi:

"Böylece salgının başladığı günden bu yana toplamda 661 milyar liralık bir kaynağı insanımızın emrine vermiş olduk. Şimdi esnaflarımıza yönelik yeni bir destek programının müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu ivme programıyla salgın tedbirleri sebebiyle işlerine ara vermek mecburiyetinde kalan esnaflarımıza iki grup halinde destek olmayı amaçlıyoruz. Birinci grupta kahvehane, kafe, çay bahçesi gibi yerler ile okul ve personel servisleri, düğün salonları, öğrenci yurtları, kantinler, kırtasiyeler, internet kafeler, hamamlar, lunaparklar gibi işletmeler yer almaktadır. Sayıları toplamda 235 bine ulaşan bu işletmelere bir defaya mahsus 5 bin liralık hibe ödemeleri yapacağız.

Destek vereceğimiz ikinci grupta ise bakım, onarım, tamirat, kaporta işleriyle uğraşanlar, seyyar satıcılar, sıhhi tesisatçılar, hırdavatçılar, müzisyenler, oto yıkamacıları, kuru temizlemeciler, oyuncak, kozmetik ve hediyelik eşya satıcıları, camcılar, çilingirler, bakırcılar, kalaycılar, ayakkabıcılar, konfeksiyoncular, tuhafiyeciler, zücaciyeciler, kurs işletmecileri yer almaktadır. Bu gruba daha önceki destek ödemelerinden yararlanan lokantalar, pastaneler, dondurmacılar, terziler, berberler, taksici, minibüsçü ve otobüsçüler ile pazarcılar da dahildir. Toplamda 1 milyon 150 bini aşkın işletmemizi kapsayan vatandaşlarımıza bir defaya mahsus 3 bin lira hibe ödemesi vereceğiz. Böylece iki ayrı grup halinde 1 milyon 384 binden fazla esnaf ve sanatkarımıza 4 milyar 622 milyon liralık bir kaynağı karşılıksız olarak veriyoruz."

Ayrıca salgından etkilenen tüccar, sanayici ve büyük şirketler için de "Nefes Kredisi" adı altında kolaylık sağlayacak yeni bir adım attıklarını da belirten Erdoğan, "Detayları, Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından açıklanacak bu destek programlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum." dedi.

***

PKK'nın Suriye genel sorumlusu Sofi Nurettin kod isimli terörist etkisiz hale getirildi

Erdoğan, terör örgütlerini bir daha Türkiye'de eylem yapamayacak hale getirmek için sürdürdükleri operasyonlarla hainlerin inlerini başlarına geçirdiklerini söyledi.

Pençe-Kartal Operasyonu'nda şehit olan Mehmetçiklere Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı dileyen Erdoğan, bu vesileyle müjdeli bir haberi paylaşmak istediğini belirterek, "Milli İstihbarat Başkanlığımızın uzun süredir yürüttüğü çalışmalar neticesinde yerini belirlediği PKK'nın Suriye genel sorumlusu 'Sofi Nurettin' kod isimli terörist, Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirilen operasyonla etkisiz hale getirilmiştir." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'nın sözde en üst düzey yöneticilerinden olan Suriye kökenli bu teröristin, uzun süre örgütün sözde silahlı kanadının sorumluluğunu yürüttüğünü, ardından da Suriye'deki faaliyetlerin başına geçtiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye yönelik pek çok kanlı eylemin faili olan bu terörist, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında askerlerimize karşı yapılan pek çok saldırının da sorumlusudur. Gara Operasyonu sırasında 13 masum insanımızın şehit edilmesi talimatını verenlerden biri yine bu teröristtir. MİT Başkanlığımızın ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gerçekleştirdiği operasyonla etkisiz hale getirilen Sofi Nurettin'in durumu, PKK/KCK ile PYD/YPG'nin aynı örgüt olduğu gerçeğini, inkarı mümkün olmayacak şekilde bir kez daha ortaya koymuştur. PKK/YPG'nin, Irak'ta ve Suriye'de saklanan elebaşlarını ve teröristlerin tamamını etkisiz hale getirene kadar operasyonlarımız sürecektir. Terör örgütünün bu önemli elebaşının etkisiz hale getirilmesinde görev alan istihbaratçılarımızı ve askerlerimizi tebrik ediyor, her birinin alınlarından öpüyorum. Bu ülkeye ihanet eden, kurşun sıkan, herhangi bir insanımıza zarar veren, hele hele vatanımızın bütünlüğüne, milletimizin birliğine, devletimizin bekasına tehdit oluşturan herkesi aynı akıbetin beklediğini, bugün bu millete seslenişte hatırlatıyorum."

***

"Hasan Onbaşı'nın hatırası Kudüs'ü savunmamız gerektiğini göstermeye yeterlidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan ayının ve Ramazan Bayramı'nın, salgın şartlarının yol açtığı masumluğun yanı sıra Filistin'den gelen acı haberlerin burukluğu içinde geçirildiğini dile getirdi.

"Filistin'den bize ne? Kudüs'ten bize ne?" şeklindeki cehalet ve nefret kokan yaklaşımlara şahit olduklarını belirten Erdoğan, Kudüs'ün sembolü olduğu coğrafyanın, insanlığın en kadim yerleşimlerine ev sahipliği yaptığına dikkati çekti.

Hazreti İbrahim, Hazreti Davut, Hazreti Süleyman ve birçok nebinin o bölgede yaşadığını ve izler bıraktığını anımsatan Erdoğan, "Resuli Ekrem Efendimizin Miraca çıktığı yer Mescid-i Aksa'nın haremindedir. Hristiyanlığın mezheplerinin en önemli kiliseleri Kudüs sınırları içindedir. Hazreti Ömer, Kudüs'ü fethettiğinde Hristiyanların kiliselerine dokunmamış, kendi adını taşıyan camiyi hemen onların bitişiğine kurmuştur. Mescid-i Aksa'nın ilk avlusunun adı, Yavuz Sultan Selim'in 12 bin askeriyle şamdanlarını yakarak, gelip burada kıldığı yatsı namazına atfen 12 bin şamdanlı avlu olarak geçer." bilgisini verdi.

Kudüs'ün bugünkü fiziki görüntüsünün surlarıyla, çarşılarıyla ve diğer pek çok yapısıyla Osmanlı padişahlarının eseri olduğunu hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peygamberimizin Miraca yükseldiği kayanın üzerinde inşa edilen Kubbet-üs Sahra'nın tepesine Osmanlı'nın diktiği alemi, Kudüs ve pek çok şehirdeki ecdat yadigarı eserler gibi yenileyen yine biz olduk, ecdadımız oldu. Asırlarca ecdadımız bu mübarek beldeyi korumak, iman etmek ve oradaki her dinden insanı huzur içinde yaşatmak için var gücüyle çalışmaktadır. Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale ve Kut'ül Amare'de seferler kazanan Osmanlı, 1917'de Gazze'ye ve ardından Kudüs'e yönelik saldırıları Anadolu'daki Ermeni ve Rum isyanlarının açtığı sıkıntının da etkisiyle karşılamakta zorlanmıştır. Gazze'ye yapılan ilk iki saldırıyı püskürten 30 bin kişilik, çoğu Çanakkale'den gelmiş olan yorgun Osmanlı ordusu, takviye ile asker sayısı 110 bine çıkan ve silah gücü artan düşmanın üçüncü saldırısının ardından çekilmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu savaşlarda iddiaların aksine bölgedeki Filistinli Arapların önemli bir kısmı düşmanın yanında yer almamış, bizimle birlikte mücadele etmiştir. Çekildikten sonra da Kudüs'ü yalnız bırakmadık."

Bir tarihçi gazetecinin Filistin'e ilişkin anısını aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

"Merhum bir tarihçi gazetecimiz 1972 yılında yaptığı Kudüs ziyaretinde Mescid-i Aksa'nın avlusunda, başında Osmanlı askeri kalpağı ve sırtında askeri palto kalıntıları olan uzun boylu, kavruk yüzlü bir ihtiyara rastlar. Gazetecimiz bu ihtiyara yaklaşıp Türkçe olarak selam verdiğinde karşısındaki meczup görünümlü kişi, donuk yüzü gülümsemeye dönerek 'Aleykümselam oğul' diye mukabelede bulunur. Sonra gazetecimiz karşısındaki kişinin hikayesini öğrenir. Bu kişi 9 Aralık 1917'den, yani son Osmanlı birliği Kudüs'ten ayrılırken orayı muhafaza etmek üzere bırakılan artçı birliktenmiş. Iğdırlı Hasan Onbaşı o günden beri de Mescid-i Aksa'dan ayrılmamıştır. Evet başka hiçbir şey değilse bile Hasan Onbaşı'nın bu hatırası bize Kudüs'ü her şeyimizle savunmamız gerektiğini göstermeye yeterlidir."

"84 milyon hep birlikte Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz"

ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsrail'e silah satışına onay verdiğini anımsatan Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:

"O da bakıyoruz ki çok çok önemli 850 bin silah onayı. Lafa geldiğinde silahsızlanma, şu, bu, vesaire bunları konuşuyorlar. Sayın Biden, sözde Ermeni soykırımında Ermenilerin yanında yer aldı. Şimdi de ciddi manada orantısız bir şekilde Gazze'ye saldıran ve yüz binlerce insanın şehadetine vesile olan bu olayda da ne yazık ki siz kanlı ellerinizle bir tarih yazıyorsunuz. Bunu söylemeye bizleri mecbur ettiniz. Çünkü biz bu konularda çok daha fazla duramayız, durmayacağız. Bugün de tekrar hatırlatıyorum, 84 milyon hep birlikte Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz."

Osmanlı'nın yıkılışı ile barış ve huzur iklimini kaybeden pek çok coğrafya gibi Filistin topraklarının da zulümle, acıyla, kanla yıkandığını vurgulayan Erdoğan, "Siz de buna destek veriyorsunuz. Bugün Filistinliler tarafından 'en-Nakba' yani felaket günü olarak adlandırılan 1948 yılından itibaren ise bu kadim topraklardaki çatışmalar ve istikrarsızlıklar tek taraflı bir katliam ve hırsızlık haline dönüşmüştür." diye konuştu.

 "Bize düşen görev mazlumun yanında yer almak"

Deyr Yasin katliamından beri hiç durmayan zulmün, Filistinlilerin ardı kesilmeyen göçleriyle, kamplardaki zorlu hayat şartlarıyla, uğradıkları katliamlarla süregeldiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Elbette bu kötü fotoğrafın ortaya çıkmasında ve sürmesinde Filistinlilerin kendi aralarındaki çekişmeler ile kimi Arap ülkelerinin meseleye bakış açılarındaki yanlışlar da etkili olmuştur. Her ne olursa olsun bize düşen görev mazlumun yanında yer almak ve onun hakkını, hukukunu gözetmektir. İsrail'in, 1967 Savaşı'nın ardından Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayarak saldırılarına devam etmesi, bölgedeki acıları derinleştirmiştir. Sadece 1948 ile 1967 yılları arasında 3,5 milyondan fazla Filistinli yurtlarından edilerek mülteci durumuna düşürülmüştür. Lübnan'ın 1982 yılındaki işgali sırasında Sabra ve Şatilla kamplarındaki binlerce savunmasız sivil Filistinli mültecinin hunharca katli dahi dünyayı durdurmak için harekete geçirmeye yetmemiştir. Filistin halkının intifada olarak adlandırılan İsrail saldırılarına karşı sivil itaatsizlik eylemleriyle kendini, evini, vatanını koruma mücadelesinin hep yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. Sınırları hala belirsiz olan İsrail devleti, Siyonist hayaller peşinde koşan siyasetçilerin ve insanlığa karşı suç işlemeyi mubah sayan radikallerin elinde bir terör aygıtına dönüşmüştür. Fanatik Yahudiler, 1995'teki barış görüşmeleri sırasında Filistinlilere taviz vermekle suçladıkları kendi Başbakanlarını dahi öldürmekten çekinmeyecek kadar işi ileriye götürebilmişlerdir."

Erdoğan, ismini vermek istemediği Yahudi bir başbakanın kendisine, "Generalliğimde ne zaman ki Filistinlileri öldürüyordum, bana en büyük zevki o veriyor" dediğini anlatarak, "Bunu ziyaretimde Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına, şahsıma söylüyordu. Bunların cibilliyetinde bu var. Bunlar kan emmekle ancak doyar. Filistin halkına sürekli demokrasiyi ve meşru hak arama yollarını tavsiye edenler, diplomasi alanındaki mücadelelerinde Filistinlileri hep yalnız bırakarak riyakarlıklarını ortaya koymuşlardır. Bunlar zaten terörden gelmişlerdir, hepsi terör içerisinde yetişmişlerdir." diye konuştu.

İsrail'in 2008'den itibaren Gazze ve diğer Filistin hedeflerine yönelik saldırılarının uluslararası alanda yeterli karşılığı bulamadığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Ülkemizden Filistin'e yardım için giden bir uluslararası yardım organizasyonuna da uluslararası sularda saldıran İsrail, hukuk tanımazlığını burada bir kez daha göstermiştir. Ya bunlar yavruları öldürecek kadar katil. Yavru, yavru... 5 yaşında 6 yaşındaki yavruları öldürecek kadar bunlar katil. Kadınları yerlerde süründürerek öldürecek kadar katil. Yaşlı insanları öldürecek kadar katil. Bunların eşi benzeri yok ve aynı suda maalesef beslenenler de bunları destekliyor. İsrail'in 2016 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan yasa dışı yerleşimleri hemen durdurması kararını tanımadığını açıklaması bile bu haydut devlete, bu terörist devlete karşı etkin tedbirler alınmasını sağlayamamıştır."

ABD'nin ve bazı ülkelerin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etmelerini hatırlatan Erdoğan, "Bu, katil devletin kan dökme iştahını artırmıştır. Üstelik bu korsan adımla 1967 antlaşmasının temelini teşkil eden bağımsız Filistin devletinin başkentinin Doğu Kudüs olacağı hükmü de fiilen uygulanamaz hale gelmiştir. İsrail'in artık her ramazan ayında tekrarlamayı alışkanlık haline getirdiği saldırıları ve katliamları 2021 yılında da özellikle bu Ramazan Bayramı'nı hepimize zehir etmiştir." ifadelerini kullandı.

"Terör devleti İsrail"

Erdoğan, İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir yandan Kudüs'ün mahremiyetine el uzatan, diğer yandan Gazze'deki sivilleri insafsızca bombalayan, içinde medya gruplarının olduğu devasa bir binayı da bombalayarak yerle bir edenler işte bu terör devleti İsrail'dir. İsrail kendini savunan Filistinlilerin direnişlerini zulmüne bahane etmekten de geri durmuyor. İsrail bombalayarak, kurşunlayarak ve araçlarla üzerinden geçerek katlettiği onlarca masum çocuğu, yüzlerce masum sivilin evlerini yıktı. Sürekli taciz ederek göçe zorladığı on binlerce Filistinli aileyi görmezden gelenler Tel-Aviv'e atılan füzeleri öne sürerek insanlığın vicdanını gölgelemeye çalışmaktadır.

Kaç tane roket atmışlar? Attıkları roketlerle acaba yok olan nedir? Bir de bunu açıklayın ya ama siz orantısız güç kullanıyorsunuz ve siz savaş uçaklarınızla birlikte Gazze'ye bomba yağdırıyorsunuz. Acaba Gazze'nin savaş uçakları var mı? Yok. Sizde sayısızca. Onlarla vuruyorsunuz. Kiminle neyi aldatacaksınız? Ben şu anda Ankara'dan tüm dünyaya bunu seslenmek istiyorum, bunu hatırlatmak istiyorum, Filistinli çocukların bombalarla ölmesiyle ilgilenmeyenler, İsrailli çocukların füze seslerinden korkması karşısında dehşete kapılabilmektedir. Şu hale bak. Halbuki çocuklar öldürülürken değil, uyutulurken sessiz kalınmalıdır."

"Trajediye arkasını dönen"

Kadınları, yaşlıları ve sivilleri öldürenlerin değil, koruyanların takdir edilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Kendi ülkelerinde patlayan bir bomba için binlerce kilometre ötede taş üstünde taş bırakmayanlar, Filistinlilerin onurlarını ve evlerini koruma çabasını teröristlik olarak rahatlıkla tanımlayabiliyor. Filistin'de yaşanan trajediye arkasını dönen veya açıkça destek olanlar aslında yarın kendi başlarına gelecek felaketlerin tohumlarını ektiklerini unutmamalıdır." şeklinde konuştu.

"Şu anda buradan Avrupa'ya sesleniyorum, yeri geldiği zaman dost olarak bize hitap edenlere sesleniyorum. Şu anda onlara bir şeyi hatırlatıyorum." ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çeken Avusturya devletini telin ediyorum, böyle bir resmi makama bir terör devletinin bayrağını çekmek terörle izdüşümü bir hayat yaşamak demektir. Avusturya devleti herhalde soykırıma tabi tuttukları Yahudilerin faturasını Müslümanlara ödetmeye çalışıyor. Aynı şekilde İsrail'in Kudüs'te ve Gazze'de yaptıklarına destek veren diğer ülkeler de çocuk katillerinin günahlarına ortak olmak suretiyle tarihe ve insanlığa karşı işledikleri bu suçun karasıyla anılacaklardır."

Erdoğan, 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kurulması için her platformda çaba göstermeyi sürdüreceklerini belirterek, "Esasen gelinen noktada artık Kudüs konusunda ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Müslümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların vazgeçilmez dini sembollerini bünyesinde barındıran Kudüs'ün kalıcı bir barışa ve huzura kavuşması için herkesin fedakarlık yapması gerekiyor." dedi.

"Harekete geçmeye çağırıyoruz"

Papa Fransuva ile bugün telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu teklifi yapıyoruz, Kudüs'ün üç dinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yönetilmesi, günümüz şartlarında en doğru ve tutarlı yol olacaktır. Aksi takdirde bu kadim şehirde kalıcı barışı sağlamak kolay ve mümkün görünmüyor. İsrail güvenlik güçlerinin bu korumadaki Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik her saldırısı fitili ateşlenen bir bomba etkisi yapmaktadır. Dünya tarihi Kudüs'te ateşlenen bombaların yol açtığı devasa çatışmaların, yıkımların ve oluk oluk akan kanların örnekleriyle doludur. Bu tehdidin önüne geçmenin mevcut durumdaki en hızlı ve etkin yolu Kudüs'ü teklif ettiğimiz şekilde yeni bir yönetim statüsüne kavuşturmaktır. Birleşmiş Milletleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini, kuruluş amaçlarından biri de bu olan İslam İşbirliği Teşkilatını ve diğer tüm uluslararası kuruluşları bir an önce ve etkin şekilde Kudüs ve Filistinli mazlumlar için harekete geçmeye çağırıyoruz."

Erdoğan, perşembe günü Türkiye'nin girişimleri ile toplanacak olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda sorunun çözümüne yönelik kayda değer bir adım atılmasını temenni ettiklerini söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da katılacağı bu toplantıyı önemsediklerini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"İsrail'in bombaları ve kurşunları altında öldürülen, evleri başlarına yıkılan ve yurtlarından atılmaya çalışılan insanlara, hiç değilse denizlerdeki balıklar, göklerdeki kuşlar ve ormanlardaki ağaçlar kadar hassasiyet gösterilmesini bekliyoruz. Kudüs'ün özgürlüğüne kavuşturulması ve Filistin halkının saldırılardan korunması için atılacak uluslararası adımlar hususunda ihtiyaç duyulacak her türlü siyasi ve askeri desteği vereceğimizi bir kez daha buradan ilan ediyoruz. Son olarak diyorum ki bu millet de bizimdir, bu ümmet de bizimdir, bu insanlık da bizimdir. Biz medeniyetimizden ve ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz mirasa uygun şekilde bunların hepsini de kucaklayarak kendimiz ve kardeşlerimiz için en doğrusunu, en hayırlısını ve en güzelini yapmayı sürdüreceğiz. İnsanlıktan nasibini almamışların, ümmet bilincine sahip olmayanların, mensubu bulundukları milletin değerlerine düşmanlık besleyenlerin eninde ve sonunda hak ettikleri zillet çukuruna yuvarlanacaklarından şüphe duymuyoruz."

AA

Okunma Sayısı: 1226
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı