"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Onlar bizi affetsinler

H. Muharrem OKUR
22 Ekim 2022, Cumartesi
Osman Yüksel Serdengeçti’nin 1965 yılında Yeni İstanbul gazetesindeki “selam” adlı köşesinde neşredilmiş olan “Onlar bizi affetsinler” başlıklı yazısı ile sizi başbaşa bırakıyoruz:

Konya hapishanesinde onlardan bir Dr. Sadullah vardı ki…

Allah’ım ne adamdı o? Nasıl imandı ondaki! Adam hapishanede idi, fakat gül-gülistan içindeydi. Gülen gözlerle bakardı insana. Her şeyi unutuyordum onun yanında. Adam adeta teneffüs edilen bir şey gibiydi. Yanımdan bir ruh gibi uçuverip gideceğinden korkardım!..

Yanımdaki arkadaşa: Şu pencereleri kapat. Sonra doktor uçar gider bu demirlerin aralarından, demiştim. Fakat onun uçmaya, gitmeye niyeti yoktu. Bu kadar yüksek olduğu halde bizim gibi sürünenlerle beraberdi; bizi bırakmıyordu; kurtaracaktı o.

Evet, Dr. Sadullah Nutku…

Nurculuktan sanıktı. Karakola götürmüşler, dövmüşlerdi; bayılıncaya kadar. Kendine geldiği zaman zalimlerin affı için Allah’ına dua etmişti. Yarabbi bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Sen bunları affet, demişti. Tıpkı o yüce peygamber gibi. Bunları bana o anlatmıyordu. Başkaları anlatmıştı. Çünkü kendisi yoktu ortada. Silmişti varlığını.

Fakat yok oldukça var oluyordu doktor, silindikçe biliniyordu. Kendini mesele haline getirenlerden değildi. Mesele o idi. O, yalnız o. Her zaman o. 1961’de Konya’dan seçimlere girmiştim ve propagandanın ikinci günü, bilâ sebep, bilâ tereddüt tevkif olunmuştum. İşte, doktorla o zaman, orada karşılaşmıştım. Beni gıyaben tanıyordu. İlk karşılaşmamızda, ilk hitabı şu oldu: “Gazamız mübarek ola!”

Cevap vermedim; çok öfkeli ve hınçlı idim. O mütemadiyen yüzüme bakıyor, bana yakın olmak istiyordu. “Cenab-ı Hak lütfetti de sizi buraya gönderdi. Sizi esirgedi, acıdı” gibi laflar ediyordu.

Şu adama bak dedim içimden. Meczubun biri. Bunun neresi lütuf. Mebus olacakken mahpus oldum. Öyle öfkeliyim ki, bir hamlede, mahkemeleri, hapishane duvarlarını yıkmak istiyordum. Doktordan yüz çevirdim. Fakat nereye çevrilsem, o da o tarafa çevriliyordu.

Her yönde onu görüyordum. Aynı sözler…

Cenab-ı Hak lütfetti. Nedir o dışarıda olanlar. Nutuklar, kendini övmelere, öbür tarafa sövmeler. Bir felaket! Bir an gözlerim gözlerine geldi. “Öyle değil mi?” Öyle. Bu suali sessizce tasdik ettim. Hakikaten öyle içime bir huzur yayıldı.

Meydanlar, nutuklar, alabildiğine karşı tarafa sövmeler, kendini ve partisini övmeler. Kazanmak için türlü dolaplar, dalavereler… Yarabbi, beni bunlardan kurtardığın için sana binlerce şükürler.

Doktor, yaşlı gözlerle hapishanenin penceresinden, göklere, göklerdeki bulutlara bakar, Kur’an’ı Kerim’den gökler ve bulutlarla ilgili, o temaşa’yı şairane ayetler okurdu. Hapishanenin bahçesindeki ağaca bakar, Said Nursi’nin tohum ve ağaç teşbihlerini, nispetlerini dile getirirdi.

Ara sıra, benim yine öfke nöbetlerim tutar, “namussuzlar…” diye nutka başlardım. Doktor Sadullah Nutku’ya bakınca nutkum tutulurdu.

Onda söz yoktu, öz vardı. Susmak, susmak, tezekkür, tefekkür, temâşâ!..

Doktor, derdim. “Sen dünyayı üçten dokuza boşamışsın, kurtulmuşsun. Ben hala dünya ile evliyim.”

Tatlı tatlı gülümserdi. Bana, “Sen büyük mücahitsin” derdi. O beni büyüttükçe küçülür giderdim. Kendisini küçülttükçe gözümde ve gönlümde o daha fazla büyürdü.

O sıralarda ihtilâlın başı, Cemal Gürsel, “Türkiye’de huzur yok!” demişti. Kendisine bir tel çekecektim. Yazdım da sonradan vazgeçtik.

“Türkiye’de huzur, Konya hapishanesinin falan koğuşunda, Doktor Sadullah’ın yanında, huzura kavuşmak istiyorsanız buyurun.

İşte Nurcu diye hapishane hapishane dolaştırdığımız, karakol karakol dayak attığımız suçlulardan biri. Biz bunları affetmiyoruz da. Diyeceksiniz ki hepsi bu kıratta adamlar mı?

Değil tabi. Ama hepsi de bu ihlâsta, bu yolda, bu imanda adamlar. Bu insanları suçlu diye affetmek bile bir zül. Bizlerin onlardan af ve özür dilememiz lazım.” (Osman Yüksel Serdengeçti) 

Bizimle irtibat için: 0532 471 53 52

Sadullah Nutku kimdir?

Aslen Trabzon’un Of ilçesinde mukîm bir ailenin en küçük çocuğu olan Sadullah Nutku, Osmanlı Ordusu’nda deniz subayı olan babası binbaşı Süleyman Nutku Beyin sürgünde olması sebebiyle 1908 yılında Preveze’de doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise tahsilini Üsküdar’da tamamlayan Nutku, babasının da teşviki ile Askerî Tıbbiye’ye girdi. Başarılı bir tahsil hayatını müteakip tıbbiyeyi bitirdi ve kıt’a doktoru olarak askerî birliklerde vazife yapmaya başladı. İhtisas yaptığı yıllarda kendi çabası ile Almanca’yı öğrendi. ‘Dahilî Hastalıkların Genel Teşhisi’ isimli eseri telif eden Nutku, Babıâlide Sabah, İttihad ve Yeni Asya gazetelerinde sağlıkla ilgili makaleler yazdı. Dr. Sadullah Nutku, Fatih’de geçirdiği bir trafik kazasından sonra 4 gün komada kalmış ve 23 Ağustos 1972 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Nutku’nun kabri Eyüp Sultan Mezarlığı’ndadır. 

Okunma Sayısı: 2615
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Azam Yılmaztürk

    22.10.2022 13:26:26

    Mekanları cennet olsun Rabbimiz Bizleri de ihlâs ı tamme ile hizmette daim etsin

  • Abdullah Tunç

    22.10.2022 12:28:43

    Sadullah Nutku abeye rabbim gani gani rahmet eylesin.Salihler kafilesine ilhak eylesin.Rahmetli ile bir hatıram var,onu payla şayim.Sene 1972.İstanbul Beşiktaki yazıhanesinde kendileriyle görüştüm.Bir soru sordum.Soru şu; Ene ve Zerre Risalesi ince ve derin bir Risaledir,bana okuyup izah edermisiniz dedim. Öyle bir cevap ver diki daha izaha gerek bı rakmadı."Kardeşim dedi 40 senedir bu davanın için deyim,daha yeni anladım ki Ene mülke haksız temel lüktür."Veciz bir şekilde sorumun cevabını aldım. Daha herhangi bir izaha gerek kalmadı.Ayrıca vefa tından 40 gün evvel,evde biraz sıkıntıdan olacak ki; ya hapishaneye girmek veya Üstad'ıma kavuşmak istiyorum demiş.Bu iki ar zusuda gerçekleşi.Hem hapishaneye girdi hemde 40 gün sonra da trafik ka zasıylada dar-ı bekaye in tikal ederek Üstad'ına ka vuştu. Bu vesile ile tekrar rahmet diliyor,onu minnet ve şük ranla anıyorum.

  • Mustara Biter

    22.10.2022 11:08:51

    Rabbim ikisine de gani gani rahmet eylesin. Mekanlarını Cennet eylesin.

  • Mehmet Çetin

    22.10.2022 10:26:17

    Konya hapishanesine kalırken 1959 yılı sonundan itibaren zaman zaman Nur talebelerinden bazıları, yapılan baskın neticesinde grup grup hapishanede üç beş aylık kısa dönemlerle yatar, çıkarlar. Bunlardan Dr. Sadullah Nutku, Mustafa Özsoy, Mazhar İyigören, Said Gecegezen, Mustafa Kırıkçı ve yine Mazhar isimli Nur Talebeleri cezaevinde kalırlar. https://www.mehmetcetin.de/2917-2/

  • S.topuz

    22.10.2022 10:15:24

    Allah c.c Üstad BEDIÜZZAMANIN ve onun gibi İMAN, KUR'AN ve İLAYI KELAMULLAH için mücadele,mücahede ve müdafaa edip, maddi veya manevi irtibatlı olan ve VEFAT eden cümle SALİH ve SALİHAT, Mümin ve müminata gani gani RAHMET eylesin. Cümle aile efradı ve dostlarına sabr-ı cemil ihsan etsin. Mekanları cennet bahçesi olsun inşaallah. Amiiin,Amiiin, elfü elfi Amiiin

  • Hüsrev

    22.10.2022 09:02:08

    Allah gani gani rahmet eylesin. Peygambere komşu eylesin. Örnek insanlardı. Sayıları azdı.

  • Cemal Özkaya

    22.10.2022 07:57:15

    Komadayken namaz vakti girince namazını kılıp geri yattığını da duymuştum

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı