Kontrollü korku, şecaatle birleştiğinde, hür vicdanların gelişmesine ve olgunlaşmasına yol açar. Bir nimet olan korku duygusu doğru ve yerinde kullanıldığında olumlu etki yapar.
“İmanlı bir bakışla” bakarsak, Allah, korku duygusunu hayatı muhafaza için vermiştir, hayatı zorlaştırmak ve elem çekmek için değil. Ayrıca, hayatın sürdürülmesi için gerekli rızık O’nun taahhüdü altındadır. Rızkın asgariden fazlası ise çaba gerektirir ve kader, ata ve kaza kanunlarının bir sonucudur. İmanlı bir kafa ve kalp böyle düşünür. İşte iman, bu açıdan çok değerlidir ve paha biçilmezdir.
Günümüzde avukatlık mesleği, özellikle yeni avukat meslektaşlarımız için korkuyu da aşan bir “geçim kaygısı” ile başlıyor. Avukat meslektaşlarımızın, yaşadığı bu kaygının sorumlusu olan sistemin değişmesini istemesi ve bu uğurda maddi ve manevi mücadele etmesi de önemli.
Bugün genel olarak piyasa şartları zorlu bir durumda. Avukatlık mesleği de öyle. Meselenin kökenine inmemiz gerekiyor.
Türkiye’de devlet ve vakıf üniversitelerinde 91 hukuk fakültesi bulunuyor. Bu fakültelerin çoğunda öğretim üyeleri sayı ve kalite itibariyle yetersiz. Bu fakülteler her yıl 20 bin mezun veriyor. 2022 verilerine göre Türkiye’de 180 bin avukat bulunuyor. Bu avukatların en az %60’ı geçim sıkıntısı çekiyor. Özellikle genç meslektaşlarımız bu meseleyi sürekli gündeme getiriyorlar, ancak sonuçsuz kalıyor. Baro Yönetimleri de sınırlı kaynaklarla karşı karşıya.
Bu sonucun meydana gelmesinde menfaat üzerine dönen siyasetin etkisi büyük. Şu siyaset, her şeyden önce baroları ikiye bölmüş durumda. İstanbul ve Ankara gibi illerde iktidara yakın barolar açıldı. Böylece meslek birliği de tahrip gördü.
“Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde Yüzde 90 Artış” başlıklı haberleri herkes görmüştür. Büroda bir saatlik sözlü danışma ücreti 1.200,00 TL iken şimdi 2.300,00 TL olmuş. Takip eden her saat başına ücret 700,00 TL iken şimdi 1.300,00 TL olmuş.
Bu ücreti alabilen kaç avukat var acaba?
Asgari ücretle çalışan bir vatandaş bu yeni ücretlendirmelerle ücret ödeyeceğini bilse, mesela bir iş davasını konuşmak için hangi cesaretle ve nasıl bir özgüvenle bir avukatın bürosuna gidecek?
Ayrıca, tarifeyle, CMK kapsamında müdafi ile temsil edilen ve beraat eden sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücreti getirilmiş. Böylece genç avukatlara bir gelir takviyesi gelmiş oluyor. Ancak, bir avukata bir yılda kaç CMK kovuşturması görevi düştüğü de malum. Elbette “buna da şükür” demek gerek. Ancak buna kanaat etmek ve boyun bükmek yanlış.
Elhasıl meselenin kökenine odaklanmak lazım. Hukuk fakültelerinin sayısı azaltılmalı ve öğretim üyesi kadroları tamamlamalı. Avukatın kalitesini arttırmak ve böylece mesleğin bozulan imajını düzeltmek için ahlak eğitimi ise Hukuk Fakültelerinin ve Baroların en önemli işi olmalı.
İşte o zaman bu yeni tarifelerin bir anlamı olur.