23 Aralık 2019 tarihli Yeni Asya Gazetesi’nde “Din görevlilerinin güvenirlik derecesi” başlıklı Hüseyin Gültekin tarafından bir makale yayınlandı.
Makalenin ilginç tarafı en güvenilir meslekler yüzde itibariyle sıralanmıştır. Beni en çok mesleğim gereği din görevlilerinin durumu ilgilendirdi. Diğerleri de elbette önemli, ama en çok din görevlilerin % 12 olması hem rahatsız etti, hem de düşündürdü. Bu perspektifle olaya bakma ihtiyacını duydum. Bu çerçevede tarih sayfalarına gözümü çevirdim.
Molla Güranî, Fatih Sultan Mehmed Osmanlı Padişahı olunca Fatih’e şöyle bir mektup yazıyor: “Sen öyle bir camianın ortasında bulunuyorsun ki, senden ne sudur ederse millette o görünür.”
Din Görevlileri o mektubun kendilerine yazıldığını düşünmeli ve topluma İslâm’ın aynası olmalıdır. Hz. Peygamber’in (asm) postnişin makamına oturan ve “üsve-i hasene” olarak görülen din görevlileri, çok daha dikkatli olmalı ve vebalinin çok daha yüksek olduğu şuuru ile hareket etmelidir.
Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye adlı eserinde şöyle ifade eder: “Ücretim az, ilmime rağbet yok, diye mahzun olma; çünkü mükâfat-ı dünyeviye ihtiyaca bakar. Kıymet-i zatiyeye bakmaz. Meziyet-i zatiye ise; mükâfat-ı uhreviyeye nazırdır. Öyle ise; zati olan meziyetini mükâfat-ı uhreviyeye sakla, birkaç kuruşluk dünya metaına satma.” 1
Böyle bir meselede mezhep imamımız İmam-ı Âzam’ı hatırlamamak mümkün değildir.
Ebu Hanife geceleri üçyüz rekât namaz kılardı.
Bir gün yoldan geçen bir kadın:
“Bu kişi beşyüz rekât namaz kılar dediği için, kadın yalancı olmasın diye beş yüz rekât namaz kılmaya başladı.
Başka bir gün bir başkası: Buradan geçen İmam geceleri bin rekât namaz kılar dediği için her gece bin rekât namaz kılardı.
Başka bir şahıs: Halk senin için her gece uyumaz dediler.
Ebu Hanife:
“Artık gecelerde uyumayayım” dedi.
“Niçin? dediler.
“Halk yalancı olmasın” dedi. Ondan sonra tam otuz yıl uyumadı. Sabah namazını yatsı abdestiyle kılardı. İki dizi, deve dizine dönmüştü. 2
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye, s. 76.
2- Farüdi’d-din Attar, Tezkiratü’l Evliya, s. 37.