"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Selahattin Eyyubî’nin örnek tavrı

Halil ELİTOK
13 Eylül 2022, Salı
MAHKEME ÖNÜNDE EŞİTLİK (2)

Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatı’nda şu soruyu görüyoruz: “Gayrimüslimlerle nasıl müsavi olacağız?

Müsavat ise, fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise, şah ve geda birdir. Acaba bir şeriat, ‘Karıncaya bilerek ayak basmayınız’ dese, tazibinden men etse, nasıl benîâdemin hukukunu ihmal eder? Kellâ! Biz imtisal etmedik. (...) Medar-ı fahriniz olan Selahattin Eyyubî’nin miskin bir Hıristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim.” (Tarihçe-i Hayat, s.73, (eski baskı); s.93, (yeni baskı)

Selahattin Eyyubî’nin bir Hıristiyan ile mürafaası şöyle cereyan ediyor: İmar faaliyetleriyle yakından ilgilenen Selâhaddin Eyyubî’nin devrinde Filistin’de, Mısır’da, Hicaz’da ve Yemen’de çok sayıda medrese, zâviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edilmiştir. Bunların en önemlileri Kahire surları ile kalesi, Nil Nehri üzerine yaptırdığı köprüler (…) ve Salâhî Hastahanesi’dir. Bu dönemde İslâm dünyasının her tarafından Eyyubîler ülkesine akın eden âlimler ve talebeler çok sayıda ilmî eser kaleme almışlardır. Selâhaddin Eyyubî’nin faaliyetleri kendisinden sonra gelen devlet adamlarına örnek teşkil etmiş, Suriye ve Mısır İslâm dünyasının önemli ilim merkezleri haline gelmiştir.

Makamın ve ikbalin gereklerinden sayılan gururdan ve kibirden o derece nefsini tecrit etmişti ki; hiçbir tavrında, hatta elbisesinde bile, adalet bayrağı altında himayesine sığınan fertlerden fark olunmaz; kibarlığına, vakarına ile müşfik muamelelerine bakılınca, tebaası arasındaki bir sultan değil; akrabası içindeki bir aile reisi sanılırdı.

Himmetini en ziyade affa ve merhamete sarf ettiği için, en büyük tehlikeler içinde ve en mühim hadiselerle uğraştığı zamanlarda yine mazlumların feryadına yetişmekten uzak kalmadı.

Akka kuşatmasında bir gün harp hazırlıkları ile çok meşgulken çadırının kapısında yardım isteyen bir kadının, ondan aldığı: “Yarın gelsin, işini görürüz.” cevabı üzerine: “Madem Allah’ın kullarını yarına salarsın, niçin üzerimizde sultanlık iddia ediyorsun ve memleket fethiyle uğraşıyorsun?” diye feryat ettiğini işitince derhal harp tedbirlerine ara verip çadırından çıkarak o kadının işini gördü ve hakkını verdi.

Bir sebepten dolayı kendisini Şeriat mahkemesine davet eden bir Ermeni ile yan yana ayakta durarak muhakeme olunduktan ve davasını kazandıktan sonra “Allah’ın emirlerine, itaatime gösterdiğin güvenin mükâfatıdır.” diyerek hasmına birçok ikramda ve ihsanlarda bulundu. Bu durum Selâhaddin Eyyubî’nin bir Hıristiyanla murafaası olarak tarihe geçmiştir.

Mülkünün gelirleri dışında Fâtımiye hilâfeti, Atabey saltanatı ve Kudüs hükümeti gibi üç büyük devletin birkaç asırdır çalışa çalışa biriktirdikleri hazinelere malik olduğu halde; bütün ömründe asgari şartlarda geçinerek zarurî ihtiyaçlardan ve harp aletlerinden başka bir şeye para harcamayıp, vefat ettiğinde bir altın ile bir gümüş sikkeden başka bir şey bırakmadı.

Okunma Sayısı: 2655
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    13.9.2022 14:41:52

    Şu an dünya Selahaddin Eyyübi gibi hükümdarları mumla arıyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı