Demokrasiye ait olmayan fakat demokrasi libası içerisinde kendini gizleyen istibdat anlayışı gizliden gizliye kendi hakimiyetini sağlamaya çalışmaktadır.
Demokrasinin verdiği her türlü imkânı yeni bir istibdat düşüncesi inşa etmek için kullanmaktadırlar. Onlar için demokrasi istibdatlarını oluşturmak için sadece bir araçtır. Güç zirveye ulaştığında ise demokrasi tamamen terk edilerek istibdat sistemi kontrolü ele almaktadır.
Bediüzzaman Said Nursi ısrarla, demokrasi ismini takan ve o libas altında iş yürütmeye çalışan istibdatçılara dikkat çekmektedir. Çünkü bu en tehlikelisi ve sinsi olanıdır. Demokrasiyi içten içe kemirerek tüketirler. Bütün demokrasi kazanımlarını birer birer çöpe atarlar. Bu nedenle Bediüzzaman, demokraside kuvvetin bir an önce kanun eline verilmesini tavsiye eder. Güç kanunlarda toplanmaz aksine şahsın tekeline verilirse işte orada büyük bir tehlike vardır. Böyle bir yanlış demokrasi içerisinde istibdatın teşkiline sebep olur. Çeşitli istibdat kayıtları yeniden üretilerek ağzım ve dilimiz bağlanır. Bir ileri on geri yapan bir sistemin çıkmazları içinde bocalanıp kalınır. Demokrasi sözden ve isimden ibaret hâle gelir. Büyük mücadeleler sonunda kırılan istibdat zincirleri tekrar vurulur. Demokrasi mücadelesi yeni baştan başlar.
İstibdattan yıllarca zarar görmüş olanlar yeni teşkil edilen bu istibdat anlayışından fayda göreceklerini mi beklemektedirler? Asla böyle birşey olmayacaktır. İstibdat düşüncesinde sadece o gün için lazım olmak vardır. Sonrasında ise işi bitenler inmesi gereken yerde indirilir. Bize düşen istibdat ne şekilde olursa olsun, demokrasi libası giysin ve ismini taksın, rastgelsek sille vurmaktır. Yıllarca böyle olduğu gibi yine böyle olacaktır.