Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun.
Ömer Okçu Ağabey; Hekimoğlu İsmail ismi ile edebiyat meydanına indi. “Minyeli Abdullah” romanını yazdı. Bu roman, Şule Yüksel Şenler’in yazdığı “Huzur Sokağı” romanı ile dâvâya çok büyük bir hizmetler ettiler. Bu iki eser de beyaz perdeye uyarlandı. Çok büyük ses getirdiler. Senelerce dillerden düşmedi bu eserlerin bıraktığı izler. Doğan yeni çocuklara roman kahramanlarını isimleri verildi senelerce.
O, Risale- Nur’un yılmaz bir sesi idi. Tevhid ve Yeni Asya Gazetelerinde senelerce makaleler yazdı. Ufku geniş ve yöneticilik vasfı üstün bir idi. Askerlik mesleğinin kendisine verdiği disiplini bütün hayatında yaşadı. Zamanın Efendisi Bediüzzaman’ı güzel anlatımıyla kaleme aldı. Dostlarına çok düşkün idi.
Onun insanlarla münasebeti gayet yumuşak idi. Konuşmaları insanları ikna etmekte etkili olurdu. Onunla Türdav’da birlikte hizmet ettik. O, hem Türdav’ın, hem de Timaş’ın kurucularındandı. Onun Ahmet Aytimur Ağabey ile dostluğu kavi idi. Yıllarca hizmet ettiği Risale-i Nur dâvâsına candan bağlı idi. Bu imanı hakikatları yolunda kalemini ve dilini her dem çekinmeden kullandı. Çocuk kitapları da yazdı. O uzun zamandır hastalıklarla boğuşuyordu. Ömer Ağabeyin bu çektiği sıkıntılar İnşallah keffarettir ahirette onun için. “Derdimi Seviyorum” diyordu kitaplarında. Bu çektiğinden hiç bir gün şikâyet etmedi.
O güzel bir dost ve iyi bir insan idi. O, iyi bir kalem sahibi ve mü’min bir zattı. Onun kalemi elmas Nurlar uğrunda bir kılıç gibi idi.
Onun Urfa’da Abdulkadir Badılı Ağabey ile, Mustafa Kılıç hocalarla arası iyi idi. Mehmet Kutlular ile Abdülkadir Badıllı ve Mustafa Kılıç Hoca ondan önceden iyi atlara binip ölümsüzlük diyarına gittiler. Onların da dâvâ uğruna yaptığı hizmetler asla unutulmadı.
Bugün Ömer Okçu Ağabey de onların peşinden iyi ata binip gitti öte âleme. İsmail Hekimoğlu (Ömer Okçu) olarak geride bıraktığı onca eser ve o hoş sâdâ yıllarca düşmeyecek dillerden. Rahmetle anılacak bıraktığı eserlerle.
Ben bu ağızların tadını kaçıran bu haberi duyunca; bir an daldım seneler önceki o güzel dostluk günlerine. O günlerin manevî havasını ne kadar özlediğimi hissettim birden. Akşama Nur yağacak, sabaha Nur yapacak o günlerin üstüne. Bu ayrılık insanlarda bir keder ve hüzün oluşturuyor. Bu firakı, vuslata dönüştürecek günler bizleri de bekliyor. Bu gidişten kurtuluş yoktur yaşayan her beşer için. Günü gelen gidecektir bu sonsuzluk âlemine. Selâm olsun önden giden mana erlerine.
Başta kederli ailesine, dâvâ arkadaşlarına, Risale-i Nur camiasına, seven dostlarına ve bütün okuyucularına Allah’tan sabırlar diliyorum.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciün.