Kâinat, her an işleyen ve yaldızlı nakışlar ile süslenmiş bir surette bizlerin tefekkürüne sunulmuş olmasına karşın insanoğlu akan topluluk gelgitlerinden onun hakikatine zaman ayırmaktan aciz kaldığı için Allah (cc), hayvan taifesini yaratarak beşerin gözünün önüne bir tefekkür ve ibret vesikası yerleştirmiştir.
Sadece hayvan taifesi ve hatta hayvan taifesinin sadece bir nevi bile yüce Rabbimizin varlık ve birliğine yüzlerce delil sunmaktadır.
Şöyle bir hakikati arayan gözle baktığımızda kimi hayvanların dilleri ile kimi hayvanların ise lisan-ı halleri ile Allah’ı tesbih ettiklerini ve bazı isimleri kuşanıp insanoğluna “Bak ben Musavvir isminin bir numunesi olarak yaratıldım” der ve o zarif ve nakışlı libasının altından bizlere ders verir.
Şahsına münhasır hoş lisanı ile o sessiz seher vaktini Kuddüs ismi ile nurlandıran Kumru kuşu nasıl diliyle dellallık yapıyor ise, Karınca taifesi de lisan-ı halleri ile adaleti, ittifakı ve meşrutiyetin dellallığını öyle yapıyor. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri karınca taifesine hürmet göstermiş ve eserlerinde karıncalar ile ilgili şöyle demiştir: “Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. O cumhuriyetperverliklerine hürmeten, (yemeklerimin) tanelerini karıncalara verirdim.”
Karınca taifesi dünyada Antartika hariç tüm kıtalarda bulunmakla beraber, her biri kendini özgü karaktere, davranış kalıplarına ve sosyal kurallara sahip yaklaşık altı bin türü mevcuttur.
Hatta Karıncalar o kadar sosyal varlılardır ki bazı araştırmacılar, insanların sığır ve koyunları otlatıp yetiştirdiği gibi karıncaların da yaprak bitlerini güddüklerini ileri sürmüş ve bununla alakalı pek çok çalışma ortaya koyularak hipotezin varlığı nerede ise kanıtlanmış bulunmaktadır.
Bir karınca popülasyonu yaklaşık on iki yıl yaşayan kraliçeden, cinsiyetsiz işçilerden ve sadece beş altı hafta yaşayan erkek karıncalardan oluşur. Genel olarak doğada erkek popülasyonu özellikle kın kanatlılar ve karıncalarda sadece neslin devamını sağlamak amacı ile popülasyon içinde kendine yer bulur ardından kimi türlerde protein kaynağı olarak dişiye sunulur.
Kraliçe karıncadan bahsetmişken, burada sistem arılarda olduğu gibi tek bir kişinin otoriter rejiminden yürümüyor. Kraliçe sadece sözcü durumunda, kraliçenin arkasında ise yine dişilerden oluşan bir ‘meşveret heyeti’ mevcut. Belki de bu yönleri ile karıncalar arılardan daha cumhuriyetçidir demek mümkün.
Karıncaların amaçlarından biri de hep daha ileri gitmektir bu nedenden ötürü her bir karınca kendinden daha fazla gayret sarfeden bir diğer karıncayı örnek alır. Bu şekilde her karıncanın bir sonraki hedefi ve çalışma sitili kendinden daha fazla çalışan bir arkadaşı olur. Kesinlikle kendinden daha az çalışan bir karıncaya özenme durumu söz konusu değildir.
—DEVAMI VAR—