Değerli dostlar, mazi her ne kadar kalbimizde yara olsa da, istikbalimizi görüyor ve de tahmin ediyoruz.
Mazi yokluk ve mahrumiyetler ile dolu olsa da, badireler geride kalmıştır. İslami, kültürel, maddi ve manevi değerler örselenmiş olsa da bilinçli ve ne istediğini bilen, inancını kaynağından öğrenen gençlerin sayısının artmış olması bizde, istikbal inkılabatı içinde en gür sadânın İslam olacağı düşüncesini uyandırmıştır.
Mahiyetini bir türlü anlayamadığımız kültür yozlaşma neticesinde ucube bir nesil de ortaya çıktı.
Bilmiyorum bu gidişin sonu ne olacak? Bu nesil bizden öncekilerin kültürlerine, örflerine, adetlerine sahip çıkacaklar mı?
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” demiş atalarımız. Zararın neresinden dönülse kârdır. Ey anne ve babalar! Bu zamanda ve bu zeminde, çoluk çocuğumuzu, teknolojik bağımlılıktan ve sınırsız özgürlükten, ‘bana ne’cilikten, savurganlıktan kurtaralım. Kendi rahatınız için telefon ve tableti, TV’yi emzik yerine çocuklara verip ağlamasını kesmeye çalışmayalım. Bırakın ağlamayı öğrensin, yokluğu, hayır demeyi, nimetin kıymetini bilsin. Dünyada tek olmadıklarını, paylaşma ve bölüşmenin gerekliliğini, geçmişi ve geleceği ile alakadar olduğunu bilsinler. Çoluk çocuğa kıymak, kusurunu söylemek, azarlamak, iş buyurmamak değil, küçükken, eğitmek, yönlendirmek, dinini, örfünü öğretebilmektir. Unutmayalım ki bizler eşref-i mahlukat olan insan yetiştiriyoruz. Kolay değil vesselam.