"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Burası farklı bir mezarlık

12 Eylül 2011, Pazartesi
Osmanlı döneminde resmî teşkilât bünyesinde görev yaparak çeşitli mahkûmların infazında görev alan cellâtların öldükten sonra defnedildiği Türkiye’deki tek toplu Cellât Mezarlığı, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

‘’Taşa İşlenen Medeniyet’’ kitabının yazarı Ömer Faruk Dere, cellât mezarlarının farklı bir mezar şekli olduğunu söyledi. Cellât mezarlarının isimsiz olduğunu, mesleklerinden dolayı üzerinde hiçbir kayıt bulunmadığını ifade eden Dere, ‘’Taşları özensiz. Sadece çekiç ve kalem izlerini görüyoruz. Düz bir şekilde getirilip konulmuş. Cellat mezarlıklarında özen olmaz. İnsanlar baktıklarında sanki bir istinat duvarı gibi veya mezarların şebekelendiği, bağlandığı bir direk olarak algılayabilir’’dedi.
Cellâtların infaz yaparken bir maske kullandıklarını hatırlatan Dere, ‘’Hayatlarında olduğu gibi mezar taşlarında da bir gizlilik vardır. Cellâtlar, meslekleri itibariyle toplumdan soyutlanmış insanlardır. Mezarlarının da sosyal hayattan soyutlanmış olduklarını görüyoruz’’ diye konuştu.
Eyüp Sultan Mezarlığında toplu halde cellât mezarının bulunduğunu, ancak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade eden Ömer Faruk Dere, ‘’Cellât mezarlarının mutlaka tesbit edilip, envanterlenip, hatta gerek görülürse bir araya toplanıp yeniden rehabilite edilmesi gerektiğini düşünüyorum’’ dedi.
Mezarlığın çevresindeki evlerde oturan vatandaşlardan 72 yaşındaki Mevlüt Demirci, ailesinin 80-100 yıl kadar önce buralara geldiğini belirterek, ‘’Buraya cellâtlar mezarlığı derlerdi. Fakat zamanla hep gecekondu yaptılar, çöktüler oralara. Şimdi kayboldu, apartmanlar oldu aynı yerde. Şimdi buralarda tek tük var’’ diye konuştu.
Vatandaşlardan Kadir Yıldız da büyüklerinin kendilerine buraların cellât mezarlığı olduğunu söyledikleri için korktuklarını anlattı. 59 yaşındaki Sahip Altay da mezarlığın cellât mezarlığı olarak bilindiğini, ancak bir türlü sahip çıkılmadığını öne sürerek, ‘’İşte gördüğünüz gibi taşlar burada, fakat bakımsız. Zamanla burada tahribat olmuştur. Park yapılırken, o yapılırken, bu yapılırken tahribata uğramıştır’’ dedi.
Ellerinden geldikçe mezar taşlarına sahip çıktıklarını anlatan Altay, şöyle konuştu: ‘’Gücümüz yettiğince bir arada tutmaya çalıştık. Yoksa onlar da giderdi. Kime lâzım olursa veyahut bir inşaat yapılırken, park yapılırken bunlar gidiyordu. Yani sahip çıkılmıyor. Defalarca buranın duvarının yapılması için belediyeye müracaat ettiğimiz halde gelip bir türlü duvarları yapmadılar. Biz kendimiz onardığımız halde bizi belediyeye şikâyet ettiler. Ne yapacağımızı bilmiyoruz yani.’’
43 yıldır cellât mezarlığının yakınında oturduğunu belirten vatandaşlardan 68 yaşındaki Hüseyin Ali Dursun da ‘’Cellât mezarlığında taşlar epey söküldü. Eskiden daha çoktu burada mezarlık. Kırıldı, kırdılar, attılar, döktüler’’ dedi.
OSMANLI DÖNEMİNDE CELLÂTLIK
Tarihçilerin belirttiğine göre, Osmanlı’da resmî bir teşkilâtta Bostancıbaşı Ağa emrinde görev yapan cellâtlar, Bostancıbaşı’na bildirilen infaz emri ile ölüm cezalarını yerine getiriyorlardı. Her suçlu için ayrı bir infaz çeşidi uygulatılan cellâtlar, siyasî mahkûmları boğarak, katilleri işkenceyle, korsanları çengele geçirilerek, yol kesenleri ise bazen kazığa oturtarak, bazen de omuzlarına ve kaba etlerine mum dikerek cezaları uyguluyordu. Hanedan mensuplarının ise kanı asla dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğdurularak infaz uygulanırdı. Osmanlı’da verilen ölüm cezaları Topkapı Sarayı’nın 1. kapısı Bab-ı Hümayun ile 2. kapısı Babusselam arasında bulunan bahçesindeki ‘’Cellât Çeşmesi’’ ya da ‘’Siyaset Çeşmesi’’ denilen yerin hemen önündeki taşın üzerine Bostancıbaşı nezaretinde yapılırdı. Bazen infazlar, Yedikule zindanlarında da gerçekleştirilirdi. İçlerinde ‘’Kara Ali’’ ve ‘’Hamal Ali’’ gibi ün yapanların da bulunduğu bu cellâtlar, öldükten sonra Eyüp’teki Piyer Loti Tepesi’nin yukarı tarafında bulunan ve Karyağdı Tepesi olarak anılan yerdeki Cellât Mezarlığına ya da Edirnekapı’dan Ayvansaray’a inen yol üzerindeki mezarlığa gömülürdü. 
Okunma Sayısı: 1217
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı