Metaverse denilen sanal dünya, ‘insan denilen meçhul’ü anlamada âlem-i misale açılan bir kapı olabilir mi?
Kâinat fizikî olarak genişlemeye devam ettiği gibi, fizikötesi, sanal, hayalî, farazî, misalî âlemler de genişlemeye gelişmeye devam ediyor.
Metaverse haberlerini gittikçe daha sık duymaya başlayacağız. Kayıtsız kalamayız.
Nasıl ki, bir dönem tv, video, cep telefonu çıktığında; ilgilenmeyip kayıtsız kalanlar, bunlardan ‘kurtulamadılar.’
Metaverse denilen bir âleme de, önce direnip sonra geç kalmayalım. Öğrenip sahip çıkmak; müsbete, hayra, insanlığın faydasına kullanmanın yollarını aramak lâzım. İlim ve duâ vasıtasıyla mükemmele gidişi engellemeden.. Zaten hayatımızın içinde..
Okuduğunuz bu yazı da, bir bakıma bilgisayarın sanal ortamında yazıldı. Gazeteye e-posta olarak gönderildi. Telefon veya bilgisayarında okuyanlara sanal olarak ulaştı!
***
Metaverse, hayalî bir hayatı mümkün kılan bir âlem. Sanal gerçeklik hissi veren elektronik cihazlar sayesinde, kendinizi zihnî olarak içinde hissedeceğiniz sanal bir kâinat. Oturduğunuz yerde; işe gitmeden işlerinizi yapabiliyorsunuz. Kahvehaneye gitmeden arkadaşlarınızla sanal ortamda sohbet ediyorsunuz.
Sun’î/yapay bir fizikî ortam var ve o ortamda siz de kendi yapay avatarınız ile bir hayat yaşayabiliyorsunuz. Sanal şehirler, caddeler, binalar, eşyalar.. alış veriş merkezleri, sanal para birimi, arkadaşlıklar, iş görüşmeleri.. satılık kıymetli arsalar.. kupon araziler..
Şaka değil gerçek!.. Yani sanal âlemin gerçekleri!.. İnanmıyorsanız avatarınıza sorun!
***
Dijital avatarları kişiyi sanal âlemde, bilgisayar ortamında temsil eden grafik bedenler olarak tanımlayabiliriz. Bu dünyada sizi dijital avatarınız, bilgisayar animasyonlu karakteriniz temsil ediyor.
Bu sanal âlemin arkasında yatan gerçek nedir diye biraz düşündüğümüzde insandaki hayal duygusu, ‘kuvve-i hayaliye’ ve ‘âlem-i misal’ karşımıza çıkıyor.
***
Her insan bir mükemmel âlem, güzel bir saray, kütüphaneleri barındıran bir kitap gibi. Bu sarayın yapıtaşlarının her biri, farklı bir âlemden alınmış. “Bu insan denilen sarayın cevherleri; bir kısmı âlem-i ervahtan, bir kısmı âlem-i misalden ve Levh-i Mahfuz’dan ve diğer bir kısmı da hava âleminden, nur âleminden, anasır âleminden geldiği gibi; hacatı (ihtiyaçları) ebede uzanmış, emelleri semavat ve arzın aktarında intişar etmiş, rabıtaları, alâkaları dünya ve âhiret edvarında dağılmış bir saray-ı acib ve bir kasr-ı garibdir.” (Lem’alar-135)
Dolayısıyla bu âlemlere gidip gelebilir. Aklî, kalbî ve ruhî yolculuklar; hayalî, maddî ve manevî seyahatler yapabilir. Tasarruf edebilir, alır satar.
***
Şu satırları bir de konumuz açısında okuyalım:
“Hayat-ı insaniye tabakasına çıkan hayat, aklın nuruyla âlemleri gezmiş olur. Âlem-i cismanîde tasarruf ettiği gibi, âlem-i ruhanîde gezer, âlem-i misale seyahat eder. Kendisi o âlemleri ziyarete gittiği gibi; o âlemler de, onun ruhunun âyinesinde temessül etmekle iade-i ziyaret etmiş gibi olurlar.” (İşarat-ül İ’caz, s. 178)
Metaverse insanı çözümlemede ve kendimizi daha iyi anlamada bize fırsat sunabilir. İmanî meseleleri daha iyi kavrayabiliriz.
Meselâ; insandaki kuvve-i hâfıza, kâinatta ‘Levh-i Mahfuz’un vücuduna delil ve örnek olduğu gibi; kuvve-i hayaliye de; metaverse denilen âlem-i misalin vücuduna kat’î bir delil ve numunedir.
***
Maddî dünyada imtihan devam ettiği gibi, sanal âlemde de imtihan devam ediyor. Her şeyde olduğu gibi; teknolojiyi hayra kullanmakta mümkün, şer ve kötülük için kullanmakta..
İnsanlığın geleceği için bir tehdit olarak görenler de var, bir fırsat olarak görenler de...