"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbenin panzehiri TAM demokrasi

Mehmet KARA
10 Mayıs 2020, Pazar
Mayıs ayı demokrasi tarihimiz açısından önemli bir aydır.

7 Ocak 1946’da kurulan Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950’de iktidara gelmesi “demokrasi bayramı”, 27 Mayıs 1950 kanlı darbesi ise “kara bir leke” olarak tarihe geçmiştir.

1946’da kısmen, 1950 yılında tamamen çok partili hayata geçen Türkiye’de yıllar geçmesine rağmen “tam” anlamıyla bir demokrasiye henüz geçilebilmiş değil. Ağır aksak ilerleyen demokrasi yolculuğu 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2016 yılında yaşanan darbeler, ara dönemler, e-muhtaralar, postmodern darbeler ve darbe teşebbüsleri ile hep sekteye uğratıldı.

Siyaset kurumu çok partili hayata geçtiği günden bu yana hep askerin gölgesini hissetti ya da birileri tarafından hissettirildi.

İşte bu kesintili ve gölgeli demokrasi serüveni yüzünden The Economist’in “2019 Demokrasi Endeksi Raporu’”nda ortaya çıktığı gibi Türkiye demokrasi sıralamasında 167 ülke arasında 110. sırada yer alıyor. Yine Bertelsmann Vakfı’nın 2004 yılından bu yana iki yılda bir yayınladığı “Dönüşüm Endeksi” (BTI) araştırması, dünya genelinde demokrasilerin zayıfladığını ortaya koydu. Demokrasinin zayıfladığı ülkeler arasında Türkiye de yer aldı. Türkiye ilk kez “otokrasi” olarak sınıflandırıldı. (Otokrasi: Hükümdarın, bütün siyasal kudreti elinde bulundurduğu yönetim biçimi. tdk.org.tr) Bir başka tanımla da, “Otokrasi: Bir hükümdar, küçük bir küme ya da tek bir siyasal partinin siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi…”

Bu iki farklı gösterge demokrasimizin ne kadar “kötü “ bir durumda olduğunu gözler önüne seriyor.

«««

İKİ AY ÖNCE ÇIKAN SÖYLENTİ

Geçtiğimiz Şubat ayının sonunda Pentagon için raporlamalar yapan RAND Corparation’ın 277 sayfalık Türkiye dosyasında “TSK’nın orta kademesinde duyulduğu varsayılan rahatsızlıklardan” söz edilmesi “darbe” söylentilerinin çıkmasına sebep olmuştu. O dönem siyasetçilerimiz bu raporlara sert açıklamalarla tepkilerini ortaya koymuşlardı. Akşener, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de grup toplantılarında darbe söylentilerine tepkilerini dile getirirken, “demokrasi” vurgusu yapmışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bu söylentilerin bir kumpas olduğunu söylerken, “Adını bile anmak bize haramdır” diyerek tepkisini dile getirmişti. Bu tepkiler demokrasimiz açısından fevkalâde önemli ve değerliydi. 

Bu tartışmaların yaşandığı günlerde İYİ Parti’den bazı istifaların olması dikkat çekici bulunmuştu. Bu dönemde İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın “28 Haziran Pazar seçim için nasıl bir tarih…” demesi erken seçimi gündeme getirmişti. Sonbaharda bir erken seçim olabileceği konuşulmaya başlanmış, ancak salgının ortaya çıkmasıyla tartışma kesilmişti.

«««

DARBE TARTIŞMASI NEREDEN ÇIKTI?

Peki, bu darbe söylentileri kimden, nereden, neden çıkıyor? Ülkemizde tam demokrasi olsa bu söylentilerin çıkması mümkün olabilir mi? Siyasetin ortak değerlerinden en önemlisi içinde adaleti ve hürriyeti de barındıran demokrasi olsa bu tartışmalar çıkmayacaktır. Çünkü, darbenin panzehiri tam demokrasidir. 

İki ay önceki söylenti koronavirüs salgını dolayısıyla unutuldu, ama son günlerde erken seçim konuşulmaya başlayınca birdenbire bu minvalde darbe söylentileri tekrar başladı.

CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun “Önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde, iktidar değişikliği değil bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum ve böyle olacaktır” sözü ile CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, “Saray rejiminin, saray düzeninin sonu geliyor” demesiyle başlayan darbe tartışması devam edip gidiyor. Cumhurbaşkanı’ndan parti sözcülerine, MHP Genel Başkanı Bahçeli’den milletvekillerine, hatta danışmanlara kadar sert tepkiler dile getiriliyor. 

“Başka bir şekilde” ile “rejim” sözleri üzerinden yürütülen bu “darbe tartışması” ne zamana kadar sürer bilemiyoruz, ama bu da kapanıp gidecektir diye düşünüyoruz.

Bu tartışma hararetli bir şekilde devam ederken Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’ye konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tartışmayı “gereksiz ve lüzumsuz” bulduğunu söylerken, “Yeter artık ya, ne darbesi Allah aşkına! Darbeye karşı olanlara, demokrasiyi savunanlara açık çağrımdır: Gelin hep birlikte hukuk sistemimizi darbe hukukundan arındıralım. TBMM’yi vesayetten kurtaralım. Siyasal partiler yasasını değiştirelim. Darbeye karşı olmak lâfla değil, gerçek bir demokrasiyi ülkeye getirmekle olur” diyor. (Hürriyet, 5.5.20) Kılıçdaroğlu, partilileri gereksiz polemiklere girilmemesi içinde ikaz etmiş…

Diğer yandan Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iki senesini doldurmaya yakın erken ya da baskın seçimin konuşulmaya başlaması ve anketlerin seçimlere daha üç sene varken yapılıyor olması da ilginç değil mi?

Özetle, darbeler ile en etkili mücadele demokrasiyi güçlendirmek ile olur.

«««

CUMHURBAŞKANI VE AKP GENEL BAŞKANI

Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında Pazartesi günleri toplanıyor ardından da Erdoğan “ulusa sesleniş” konuşması yapıyor. Canlı yayınlanan konuşmasında alınan kararları tek tek açıklıyor. Özellikle son haftalardaki canlı yayın koronavirüs salgını devam ettiği için bu yönde alınan kararlar merakla bekleniyor. Buraya kadar tamam…

Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı da olabildiği için bakanlar kurulu sonrasında yapılan açıklamada Erdoğan ikinci bölümde AKP Genel Başkanı kimliği ile muhalefete yüklendikçe yükleniyor. 

Bu da böyle bir sistem işte… Bir kişinin iki şapkası olunca böyle oluyor demek ki...

«««

BASINDAN KİM KORKAR?!

Geçtiğimiz hafta Basın Özgürlüğü Günü’nde birçok açıklama yapıldı dikkatimizi çeken iki açıklamayı paylaşmak isteriz:

“Tanzimat dönemi sadrazamlarından Ali Paşa, ‘Tenkidden ancak hatalarını düzeltmek istemeyen iktidarlar, yöneticiler korkar’ der. Tenkitten korkmayan iktidar ve yöneticilerin olduğu, basın mensuplarının baskıya muhatap olmadığı bir Türkiye için kutlu olsun.” (Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Başkanı)

 “Kim korkar basından? Şaibeli işleri olan, yalanlarla insanları kandıran korkar; basından ve gerçeklerden…” (Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı)

Basının hür olduğu, baskının olmadığı günler ümidiyle günümüz kutlu olsun…

Okunma Sayısı: 2173
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı