Bediüzzaman'ı tanımak...
Kayser Hoca, eski Van Müftülerinden Seyyid Muhammed Kasım Arvasi’den bize naklen, Muhammed Kasım Arvasi de, babası Seyyid Hüseyin Arvasi’den işitmiş. "Bir gün Seyyid Hüseyin Arvasi, müridlerinden olan küçük Said’in annesi Nuriye Hanımdan sual etmiş, 'senin bütün çocuklarının bu kadar zeki olmalarında, senin onları terbiye sistemindeki metodun nedir?’ Nuriye Hanım ise, ‘Hayatımda kadınlığa mahsus şer’i mazeretler dışında, hiçbir vakit teheccüd namazımı kaçırmadım ve çocuklarımı abdestsiz emzirmedim” demiş.
Bir rivayete göre babasından mealen şöyle nakledilmiştir: “Küçük Said on yaşlarında iken, onun kabiliyet ve mertliğine hayran olan hocası, bir gün yanına birkaç arkadaşını alarak onun anne ve babasını görmek için, altı yedi saatlik bir mesafeden Nurs Köyü’ne geldiler. Talebe Said’in evine gelen hocası ve arkadaşları, Sofi Mirza’yı görmek istediklerini bildirdiler. Sofi Mirza’nın o anda hazır olmadığını söyleyen Said’in annesi Nuriye Hanım, misafirlere evin önündeki bir ağacın altına bir şeyler sererek oturmalarını rica eder ve efendisinin az sonra geleceğini söyler. Misafirler oturduktan biraz sonra, Sofi Mirza ağızları bağlanmış öküz ve inekleriyle çıka gelir. Merhabalaştıktan sonra, misafirlerden, Küçük Said’in hocası Sofi Mirza’ya: “Bizim köyde harman zamanı, mahsulü yememeleri için hayvanların ağızlarını bağlarlar. Fakat bu mevsimde sizin bu hayvanların ağzını bağlamanızın sebebini bilemedik” diye sorar?
Mirza Efendi cevabında:
“Efendim bizim tarla biraz uzaktır. Yolda gelir giderken çok kimsenin tarlalarından geçerek geliyorum. Hayvanlarımın ağızları bağlı olmazsa başkalarının mahsullerinden yemeleri mümkün… Ekmeğimize haram lokma karışmasın diye böyle yapıyorum.” diye beyan-ı mazeret eder.”
Fotoğraf: ABDÜLKERİM BOZTEPE