"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Annesinin kabrinde Namık Kemal

Muzaffer KARAHİSAR
16 Ağustos 2022, Salı
Muharrem ayı dualar, niyazlar, aşure ikramları ile cömertliğe, bolluğa ve berekete vesile oluyor.

Afyonkarahisar’da Mevlana Hazretlerinin torunlarından Sultan Divanî Mehmet Çelebi Türbesinin bulunduğu Mevlevi Camii halk arasında Türbe Camii olarak bilinir. Cami içinde on beş sandukada Mevlevi mensupları bulunmaktadır. 

Cami kapısının bahçeye bakan cephesinde Vatan Şairi Namık Kemal’in annesi merhum Fatıma Zehra Hanım’ın kabri bulunmaktadır. Geçmişte dergâh, semahane olarak da kullanılan cami, Mevlevi geleneği tarihine ışık tutuyor. Geleneksel Sultan Divanî’yi anma ve kırk hatimli aşure kazanlarla pişirilip dualarla dağıtıldı. 

Caminin avlusunda dualarla, konuşmalar, mehter takımı gösterisi ve törenle kalabalığa aşure ikram ediliyordu. Karşımda Karahisar Kalesi heybetiyle tarihi hadiselerin irtisamı, tahaccürü ve tecessümü gibi öylesine duruyordu. Eteklerinde camiler, mescitler, medreseler, tarihi konaklar, eski ahşap evler, caddeler, sokaklar insanı maziye alıp götürüyordu. Kalabalıkta buğday isteyen ya da himmet bekleyenler misali aşure ya da istiğna ile duaya yönelen, kalbî hissiyatla tahayyüle dalanların, tefekkürü tadanların dünyası farklıydı…  

Mübarek bir mekânda kabri bulunan Fatıma Zehra Hanım’ın kabrine yöneldim. Bana sırtı dönük bir zat kabre bakarak dua ediyordu. Merakımı ve hayalimi sürükleyen tedai ile yaklaştım, dikkat ve taaccüple baktım. Kırk sekiz yaşlarında gür saçlarını arkaya taramış, bakımlı sakalı, düzgün çehresi, vakarlı duruşu ve temiz kıyafeti ile ellerini açmış, dudakları kıpırdıyordu. O, vatan ve hürriyet aşkının şairi Namık Kemal’den başkası değildi. Heyecanlandım! Yaklaşıp Valide Sultanı ziyaretiniz mübarek olsun desem, münasip düşmezdi. Efendim hoş geldiniz, şeref verdiniz… O da olmaz!  

En iyisi kendi şiiri ile hitap etmeye karar verdim. “Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-i hürriyet/ Esiri-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten,” Çekingen, titrek ve içli sesimin terennümü, onun tebessümüne vesile oldu... devam ettim. “Ne mümkün zulm ile bi-dâd ile imhâ-yı hürriyet/Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten” tanıştık, mutlu ve memnun oldu. 

Batı felsefesi ve medeniyeti hakkındaki fikrini sordum? Hürriyeti evla, âlâdır; sefahati ednadır, bu yüzden mimsiz, medeniyet tabiriyle “deniyyet” ifade edilmiş, dedi. 

Bediüzzaman tabiri dikkatini celp etti. Hayrul Haleflerimizden, evlad-ı fatihandır, dedi. Tanır mısınız? Deyince nasıl tanımam, ebna-yı vatandır. O hep bahseder “sohbetimize zaman, mekân mukayyet ve mani olamaz…” O müdafaayı vatan namına cephelerde at koşturdu, yaralandı esarette kaldı. Hürriyeti ve meşrutiyeti savundu, istibdada karşı durdu. Ömrü esarette, sürgünde, hapiste, zulmette geçti…

Bizler hürriyet aşkını, vatan sevgisini savunduk, sürüldük, acı çeksek de devletin çeşitli kademelerinde vazifeden nema aldık. Bediüzzaman “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” söylediği gibi yaptı. Devletten minnet almadan hakkı, imanı, Kur’an’ı müdafaa etti. 

Seviyor musunuz? İlimde, imanda, ihlâsta, istiğnada, fikirde, hürriyette, meşrutiyette sembol olmuş; marifet ve muhabbetin en münteha derecesine ulaşmış bir münevveri kim sevmez? Din-i İslam’a ve hürriyete ömrünü feda etmiş bir vatanperveri kim sevmez? Örflü, öfkeli ve celalli tavrıyla ehl-i küfürden başka kim sevmez?  Haşmetli duruşu keskin nazarı karşısında edeple başımı önüme eğdim. Uzaklardan sesi geliyordu! “Kaçar mı merd olan bir cân için meydân-ı gayretden…” Ümit ve iştiyakla gözlerim bir süre kalabalıklar içinde onu aradı…  

Mekânın ruhaniyetinde sırlı, sürurlu, müstesna bir zamanın tarih derelerinden “su, tarih, yıldız, insan ve fikir” Her şey “Sakarya” gibi coşkuyla akıyordu...

Okunma Sayısı: 2353
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Ali YILMAZ

    16.8.2022 17:57:17

    Bu söz konusu hikâye, "muhayyile"nin bir tasarrufu mu, yoksa manevî hususî bir müşahede mi; merak ettim doğrusu?..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı