"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yalnızlık ve çaresi

Muzaffer KARAHİSAR
11 Ocak 2022, Salı 01:00
Yalnızlık, bazen sade, tenha, asude bir dünyada insanın kendisiyle baş başa kalıp sessiz, sakin, her şeyle barışık, tefekkürle geçen zamanların adı olur.

Bazen de koca bir dünya dar gelen, kalabalıklar ve karanlıklar içinde bütün duygularıyla yalnız, tek başına ayrılıkların, acıların, hüzünlerin ateşi içinde kıvranan, her şeyi dert edinmiş bir ruh halini hatırlatır.

İlâhî aşka müptelâ olmuş Fuzuli’nin “Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge/ Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı.” güzel, latif, anlamlı beytini mırıldanıyorum. Bütün kâinatı, mevcudatı ve varlıkları geride bırakıp muhabbetullaha yönelen Fuzuli, gazelde aşk-ı hakiki yolunda yok olmaktan başka bir maksadının olmadığını ifade etmiş.

Bazen kendimizi yalnız hissederiz. Sebebini bilmediğimiz bir boşluk, burukluk içimizi kaplar. Olaylara, insanlara kendimizi kapatır, yalnızlığı tercih ettiğimiz anlar olur. Sonbahar günü huzurevi bahçesinde banklarda vakit geçirenler, kendi aralarında sohbet edenler, radyo dinleyenler, yalnız başına bir köşeye çekilmiş oturanlar. Herkes kendi âleminde bulunduğu zamanın dışında hayallere, hatıralara ümitlere daldıkları anlaşılıyor. Yüzlerinde bazen tebessüm, bazen de üzüntü, hüzün hatta öfke belirtileri fark edildiği olur. 

Yeni gelen bir yaşlı dikkatimi çekmişti. Fazla dışarı çıkmaz, çıksa da kimseyle konuşmaz. Bahçenin ücra yerlerinde biraz dolaşır, ağaçlara bakar, kurumuş çiçek dallarını eliyle yoklar odasına çekilirdi. Pencerenin önünde oturur, gelen gidenleri seyrederdi. Selâmlaştığımızda hal hatır sorunca kısa cümlelerle geçiştirir giderdi. 

Bir gün herkes bahçede iken o pencere önünde yalnız başına dışarıyı seyrediyordu. Misafir olmak ve sohbet etmek isteğimi kırmadı. Odasına kabul etti. Biraz merak ve telaş etti. Herkesle olduğu gibi kendisiyle tanışmak, hayatını ve hatıralarını merak ettiğimi söyleyince tebessüm etti. Sohbetin ünsiyete, ülfete ve samimiyete vesile olacağını tahmin ediyordum. Biraz durakladı. Bu arada çaylarımız da gelmişti. Öyle ya, sekseni geçmiş çileli bir ömrün hangi macerasını, hangi hikâyesini dakikalar arasına sığdırabilecekti.

Yıllar rüzgâr gibi geçip gitti, dedi. Buraya geleli on gün kadar oldu. Dün bir cenazeyi uğurladığınızı pencereden gördüm. Salın bir ucundan da sen tutup cenaze arabasına koymuştun. Sessizce gitti, rahmetlik. Bahçede çiçekler soldu, yapraklar dökülüyor. İkindi vakti, devran dönüyor, güneş batacak…

Her şey değişiyor. Ay, güneş, mevsim, insan. Eşim öldüğünde Ahmet on beş yaşındaydı. Onu hiçbir şeyden mahrum etmedim. Mutlu yaşaması için her şeye katlandım. Gözünün içine baktım dudum, çalıştırmadım, üzmedim. Okuttum. O gidince hüzünlenir, gelence bir neşe kaplardı içimi…

Eğitimi tamamladı, evlendi, yüksek mevkilerde işe girdi. Selâmlaşırız, şakalaşırız o gurbette ben köyde hayat devam etti. Bakımlı bahçem, çeşitli meyve ağaçlarım, düzenli evim, baktığım hayvanlar… Her şeyim vardı. Bana bolca nimetler eden Rabbime şükür eder, ibadetimi yakın camide eda ederdim. Oğlum için her fedakârlığa katlandım. Bir dediğini iki etmedim. O köyden giderken valizine çeşitli köy yiyecekleri, cebine harçlıklar koyardım. Ayrılığına dayanamazdım. Gittikten sonra arkasından sessizce ağladığım olurdu! Gözleri buğulandı! Fazla yormak istemedim. Telefona baktım. Yakın zamanda çay içmeye beklediğimi, söyleyip müsaade istedim. 

“Herkes kâinatı kendi ayinesiyle görür. Her insan için, bu âlemde hususî bir âlem vermiş…” Her yaşlının duyguları, hissiyatı, hatıralarıyla renklenen dünyasına sevgi ve samimiyetle ulaşmanın meyvesi olan huzur ikimizde de belirdi. Daha sonraki zamanda fani, zail, geçici olanlardan ziyade baki olan Allah’a(cc) muhabbet etmenin güzelliklerini uzun uzadıya konuştuk. Sonra “Ya Baki, Entel Baki.” hakikatini yerinden okuyup kalp, ruh, akıl ve latifelerimizle “Hüvel Baki…” deyip sürurla ferahlamıştık.

Okunma Sayısı: 2328
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı