“Şahs-ı manevî”; anlam, mahiyeti, ağırlığı, kapsamı ve derinliği ile çok önemli bir konudur.
Bu kudsî halkaya mensup olan birisi “Şahs-ı maneviden” uzaklaştığı zaman büyük bir boşluğa düşer, istikameti kaybeder. Çünkü maneviyattan nemalandığı kaynaktan artık aşk ve şevk alamaz hale gelir. Can damarları kurur ve boşluğa düşer!
Onun için mümkün mertebe “Şahs-ı Manevide”den uzak kalmamak lazım geliyor. Sahada bunun birçok örneğini üzülerek görüyoruz. Allah korusun “Şahs-ı Manevî” ile irtibatı azalan veya kaybolan cemaatten uzaklaşanların anlaşılmaz hallerine şahit olunuyor. Naşiri efkârımız, gazetemiz Yeni Asya’yı okumayan, meşveretle çıkan fikirlere uzak kalanlar, bu defa ekranların tuzağına düşebiliyor, menfi etkilenebiliyor. Tamamen kendine dönüp, Risale-i Nur prensipleri dışında anlaşılması zor fikirlerle meşgul olmaya başlayabiliyor. Sonra dönüp bu yanlış yorum ve telâkkilerle saf ve temiz zihinleri etkilemeye çalışıyor. Boş bahaneler uyduruluyor!
Kendini avutmaya, başkalarından destek alma yoluna tevessül edebiliyor. Aslında ilk önce kendine çok yazık ediyor! Sonra cemaate, etrafına, aile efradına sıkıntı çıkarıyor. Sonra da bu yanlışları bir marifetmiş gibi etrafına yaymaya kalkıyor.
Bu yanlışlıklar bazen hayat boyu devam ediyor geri dönüşler maalesef çok az oluyor. Onun için çok dikkatli olmalı Risale-i Nur okumakla beraber umumî derslere, mahal derslerine müdavim olunmalı. Cemaatin meşveret kararlarına uymada hassasiyet gösterilmeli. Mahal, il ve bölgedeki faaliyetlere eksiksiz katılınmalıdır.
Çünkü Risale-i Nur bu asrın bütün problemlerine çare üretmiş, ama en önemlisi de üstad Bediüzzaman kendinden sonra hiçbir kimseyi vekil tayin etmeyerek bize emanet olarak Risale-i Nur Külliyatı’nı bırakmıştır. Yol haritamız pusulamız odur!
Bütün kafamızdaki kalbimizdeki ruhumuzdaki hislerimizdeki manevî kaynağımız Risale-i Nur’daki bu hakikatlerdir. Bunları da biz birlikte samimî kardeşçe, oturup başbaşa, kafa kafaya verip okuyup mütalâa edip müzakere edersek o zaman doğru yolu bulmuş oluruz. Değilse, başkalarını hele de hiç bizim hakikatlerimizle alâkadar olmayan siyasal İslâm taraftarlarının fikirlerini savunmaya veya kabullenmeye kalkarsak bunun vebali gerçekten çok ağır olur.
Cenab-ı Hak bizi bu yanlışlıklardan muhafaza etsin ve rızasından, istikametten ayırmasın. Böyle duâ edelim birlik olalım kardeşliğimizi pekiştirelim. “Şahs-ı Manevimize”, ailemize, dâvâmıza, cemaatimize, gazetemize, yayınlarımıza, meşveretlerimize sahip çıkalım boş sözlerle dışardan gelen algı operasyonlarıyla uğraşmayalım.
Mübarek ay, gün ve gecelerden azamî istifade etmek dilek ve temennisiyle.