Yaratanın kâinattaki ilâhî kanunları, sosyal hayatın vazgeçilmez esas ve gerçekleri. Bu gerçeklerin zaman ve zemine göre benzer konularda buluşma ve kesişme alanlarının olabileceği vakıalar!

Bütün bunların yanında: Yaratılış hikmetinin gereği, buluşma, kesişme, uzlaşma, birleşme!

Sosyal bir varlık olan insanın tarih boyunca “Farklı vadilerde” yaşadığı gerçeği vardır! Müspette veya menfide! İnsan hayatındaki zıt ve aykırılıkları bir araya getirme çabası, “fıtrat” hakikatine ters düşmektir. 

Hayrın da şerrin de yaratıcısı birdir. Fark bunlardan şerri kazanmak insana aittir. Hayır hep Allah’ın ihsanı ve ikramıdır. 

Çözüm tekdir. “İnsaniyeti kübra olan İslâmiyet”e uymaktır. Kâinattaki bütün dert ve zorlukların çözümü, Kur’an’dadır. Meselâ:

-Evlilikte eşlerin “karşı vadilere” düşmemesi için evlilik öncesi Peygamber tavsiyesindeki “küfüv” yani denk olmayı dikkate alarak işe başlamak. Aile hayatındaki; karşılıklı hak, hürriyet, saygı, muhabbet ve sevginin temelidir. Bugün ülke ve dünyada yaşanan aile facialarının temelinde bu gerçek vardır.  İş ve ticaret hayatında doğruluk gibi sıkıntılarda Kur’anî kurallara uymamak vardır. 

• Maneviyata kapalı olanlardan hayra alâmet bir icraat beklemek boşuna kürek çekmektir. Kalbî ve sofimeşrep, ihtisas konularındaki işin aslını bilmeyen insanlardan isabetli, doğru yorum beklemek çok fazla iyimserliktir.

• İnsaniyeti Kübra Siyasetin esası olan: Adalet, hukuk, demokrasi, eşitlik, liyakat, dürüstlük, hürriyet, çözüm, hakperestlik, doğruluk, manevi değerleri alet etmeme, insan olana hizmet anlayışı yerine, tarafgirlik, yalan, adam kayırma, takıyyecilik anlayışı kargaşa ve hüsrandır!

• Kendisini ülkenin, milletin tek hamisi gösteren kurum, şahıs ve kuruluşlardan “uzlaşma” ve iş birliği beklemek aşırı iyimserliktir.

Sözün özü, hayata ve insanlara bakışta temel açı, farklılığının en iyi şekilde tespitidir. 

Hz. Âdem’in oğulları Habil İle Kabil’den başlayan, doğrular- yanlışlar silsilesi kıyamete kadar devam edecektir. Bu hayat serüveninde doğrularda birleşmenin tek yolu kâinatın yaratıcısının İlâhî kanunlardır. 

Ders ve netice, Îlâhî kaynaktaki “Müspet cihetin vadisinde” durmaktır!

Arzîlikten nemalanan menfi yol olan şeddadların, şerirlerin, firavun ve nemrutların insanlığı sürüklediği yoldan uzak durmaktır.   

“Arı su içer bal akıttır, yılan su içer zehir döker.” (Münazarat)  

Gerçek huzur ve saadetin sırrı: Dünyanın imtihan dünyası olduğu şuuruyla olaylara bakmaktır. Reçete de çare de mevcuttur! 

Şahsi tercihlerimizin bu İlâhî esaslara uyması halinde toplum hayatına katkıda bulunuruz.

İmtihanımızın mülkün gerçek sahibinin irade ve istikametinde olması dilek ve temennisiyle.