"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dış güçler mi, tek adam rejimi mi?

Ömer Faruk ÖZAYDIN
28 Kasım 2021, Pazar
1. Dünya harbinde “yedi düvel”le harbetmiş bir millet olarak dış güçler ifadesi kullanılmış, fakat başımız her sıkıştığında ilk yardım çantasından çıkarılarak jargona döndürülmüş.

Özellikle Cumhuriyet döneminde milliyetçilik, Kemalizm’in 6 okundan biri olarak devrim kanunlarına girmiş, rejimi ayakta tutma adına Cum’a hutbelerine bile mevzu yapılmıştır.

Halbuki 2. Dünya Harbi’nde, o “yedi düvel” birbirlerine düşmüş, 60/70 milyon can kaybıyla büyük bir insanlık dramı yaşanmış, eski ve yeni harbte döktükleri kanlar için büyük pişmanlıkla yaraları sarmak ve cemaat için ferdin fedası yerine ferdin hukuku ve hukukun üstünlüğü için ortak anlaşmalara imza atmaya mecbur olmuştular.

Aynen Bediüzzaman’ın dediği gibi; “Devletler milletler tabakası insanlık tabakasına terk-i mevki” etti. Yani din-dil-ırk ayrımı yapmaksızın insan hakları ve hukukun üstünlüğünü her şeyin üstünde tuttular. Elbette o eski çağ kalıntısı vahşilik ve bedevilikte ısrar edip, dünyayı Cehenneme çevirmek isteyen emperyalist ve global güçler kan emiciliğe, teröre, zayıf devletleri boyundurukları altına almaya devam ediyorlar. 

Fakat insanlık ölçeğinde o hâkim güçler yerine, insanlık ortak paydasında buluşuyorlar. Avrupa tam da bunun cem olduğu bir kıt’a. Müslüman; Arap, Türk, Kürd, Azeri, Acem ve diğer dinlerin müntesipleri hep birlikte kardeşçe yaşıyorlar. 

O diskur ile 27 sene iktidarda kalan parti devletinden sonra iktidarı devralan demokratlar, dünya gerçekleriyle yüzleşip Batı ile ilişkilerini geliştirdi. NATO, CENTO, AB, Helsinki ve Kopenhag Kriterleri ve Avrupa Parlamentosuyla barışık, memleketin imarı için çalıştılar. 

İşte asıl o dış güçler (global çeteler) içerdeki gelişmeyi hazmedemeyince memleketin önünü darbelerle kesip, iktidarı ya cunta hükûmetlerine teslim ettiler, ya da demokrat görünümlü vesayet hükûmetlerine.

O gelenler de (özellikle dini kullanan) “dış güçler” jargonu ve hamasetle, milliyetçi politikaların gölgesinde başarısızlıklarını perde yapıp, saf vatandaşı oyalayıp durdular. 

Yine o jargondan beslenen Erbakan; seçimlerinde aynı ifadeleri kullanınca Demirel; “öyle efelenmekle olmaz, güçlü olacaksın, ekonomini düzelteceksin” diyerek tarihi bir ayar vermişti. 

DIŞ GÜÇLERE GEREK YOK, AKP VAR

16 Nisan referandumuyla bütün yetkiler tek adamda toplanınca her şey güllük gülistanlık olacak, ekonomi şaha kalkacak, memleket kaostan kurtulacaktı! 

Ancak beklenildiği gibi parlamenter sistem rafa kalkınca her şey tepetaklak. Zira ekonominin kitabını yazan! Erdoğan; hem ekonomi bakanı, hem merkez bankası başkanı gibi bütün yetkiler (eşyanın tabiatına aykırı) kendinde toplanınca, ekonomi duvara tosladı.

Önce göstermelik (o da aile içinde) ekonomi ve hazine damada teslim edildi. Damat da evlere şenlik, Mart, Nisan diye diye ekonomi gibi ortadan kayboldu. Sonra özerk olan Merkez Bankası yol geçen hanına döndü ki; dört ayda bir başkan değişti. Swap anlaşmalarıydı, faizdi, lobisiydi, indi çıktı tahtarevalliye bindi ekonomi.

Devlete ait yüzlerce şirketi varlık fonuna, onu da CB’ye bağladılar. Dolayısıyla bir çok kaynağın musluğu tek ele teslim edilerek denetlenemez hâle getirildi. TÜGVA, TÜRGEV gibi ne idüğü belirsiz vakıflar aile şirketine, oradan toplanan kaynaklar paralel bir güç devşirmesiyle, belediyeleri arpalıklara çevirdiler. Böylelikle o günden bu güne TL eriye eriye bütün zamanların en dip noktasını, dolar da en yüksek seviyesini görmüş oldu. Bu gidişle 20 TL öngörülüyor. Fakat kimin umurunda; her kayıpta hamaset ve dış güçler jargonu cepte. Bu jargonu kabul gören bir topluluk oldukça vites yükseltiliyor. Bu son dip dalgada daha da ileri gidilerek “kurtuluş savaşı” başlattılar.

Tabiî troller hazır. Yine her zamanki bildik, terörize edilen cemaatle bağlantı kurularak topyekûn bir seferberlik ilân edildi. 

Ancak bu defa millet bunu yemiyor ve diyor ki; madem seferberlik ilân edeceksiniz, öyle millete soğan ekmek tavsiye edeceğinize önce 13 tane uçansaray, yüzlerce makam aracı ve onlarca dönümlük arazilere yazlık sarayları satıp millete hediye ve Beştepe’de altın varakları, klozetleri, israfın dibine vuran lüks harcamaları bırakıp, sözüm ona “itibardan tasarruf” edin. 

Bu güne kadar ..öcülerle oyalayıp milleti devlet (AKP) etrafında toplamak devri geçti. Sandığı getirin bir an evvel...

İktidar ise, koltuğu kaptırmama derdinde. Seçimler için 2023 diye ısrar edilse de bu gidişle gelecek Haziranı görmeleri çok zor. Dış güçler jargonuna sarılmaları bu yüzden...

Okunma Sayısı: 2226
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bülent Derviş

    29.11.2021 09:08:09

    Allah bu düzeni anlamayana da bu gibi güzel açıklamalı hak ve hukuk diye yazıları okuyup anlamayı nasip etsin umuduyla... Ellerine ,emeğine Ömer Faruk Abim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı