Gazete okuyucusu haber ve makaleler vasıtasıyla içtimaî-siyasî mes’elelerden haberdar olurken aynı zamanda belli bir fikir de edinir veya sahip olduğu görüşünü perçinler.
Yanlış anlaşılmasın: Dergi tabiatıyla (ve bilhassa “haftalık, aylık, iki-üç aylık... yayın periyodu” hasebiyle), kendisine göre daha hareketli ve aktüel olan günlük gazeteye göre statik/durgun, hattâ te’sirsizdir. Bu yüzden, meselâ bir neşir grubu bahis mevzuu olduğunda şayet günlük yayın yapan gazetesi veya internet haber sitesi veya haber kanalı (TV) varsa daha faaldir ve bu sebeple bunlar (gazete, site, TV) medya grubunun “amiral gemisi” olarak vasıflandırılır.
Tıpkı gazetemizin “Yeni Asya Medya Grubu”ndaki mevkii misalinde olduğu gibi...
Evet, hep söyleyegeldiğimiz üzere, “Yeni Asya” gazetemiz, medya grubumuzun (“Yeni Asya Medya Grubu”) en mühim neşir organı olup, bundan dolayı grubumuz—denizcilik ta’biriyle—“filo,” gazetemiz de bu filonun “amiral gemisi” hüviyetindedir. Yani gazetemiz, medya grubumuzun en mühim ve gözde, en bilinen... neşir organıdır.
BİR SENEDE 52 KİTAP!
Ortalama bir okuyucunun bildiği(ni farz ettiğimiz)bu umumî ma’lûmattan sonra gelelim asıl meramımızı anlatmaya...
Yine okuyucular(ımız) bilir ki gazetemiz “Yeni Asya”da günlük ortalama—okuduğunuz bu yazı kadar, yani bir A4 sayfa uzunlukta—15 makale neşredilmekte. Haftalık bazda yazıların toplamı (100 civarı) ise aşağı-yukarı 300 sayfalık bir kitaba tekàbül ediyor.
Yani bir “Yeni Asya” okuyucusu haftada bir kitap, senede ise 52 kitap okumuş olur—elbette bütün makaleleri okumak şartıyla!
Nâdir de olsa “masal, hikâye, deneme, şiir vb.” edebî türlere de yer verilen gazetemizde en çok yer alan tür ise eskilerin “fıkra” dedikleri “gazete yazısı”dır. (Hemen her gün sâdır olan bir “sürpriz yazı” da caba!)
Dolayısıyla türüne veya mevzuuna (iç-dış politika, ekonomi, kültür, san’at vs.) göre her yazı tıpkı bir kitabın bölümleri gibidir, dersek her hâlde abartmayız.
Diyeceğimiz o ki bilhassa “Yeni Asya” gibi “bir fikir gazetesi” pekâlâ “bir kitap” gibi mütalâa olunabilir.
Yazarlarımız—biraz da meslek ve meşreplerinin yön verdiği—yazı sahalarına göre mevzu veya tasa edindiklerini—ta’bir caizse—“döktürürken” biz okuyucular da bu çeşniden bolca istifade ed(ebil)iyoruz...
Ne saadet!
KALP GÖZLÜ BİLGE...
Bir de “gazete okuyucusu” deyip geçmemek lâzım! Zira gazete okuyucusu, gazeteden bîhaber olanlara göre—belli bir fikrin ta’kipçisi olması hasebiyle—mütemadiyen tefekkür (düşünce) hâlindedir: Daha şuurlu ve bilgilice, usturuplu ve muvazenelice, tedbirli ve temkinlice, itidalli ve sâkince...
(Hakikî bir gazete okuyucusunun bırakın ona buna hakàret etmek, boş konuşması bile düşünülemez—mümkündür ki “münferit” diyebileceğimiz örnekler bahis dışıdır!)
Gazete okuyucusu aynı zamanda dergi ve kitap okuyucusudur da. (Tersi de söylenebilir; hepsi birbirinin mütemmimidir.) Her birinin (gazete, dergi, kitap...) gözünde ve gönlünde ayrı bir yeri ve kıymeti vardır; dolayısıyla “her çiçekten öz toplayan bal arısı” misali mevzuubahis neşriyattan nasiplenir ve içinde bulunduğu câmia veya cemiyete nur saçar, feyiz verir...
Sözün kısası, gazete, hele hele “Yeni Asya” okuyucusu “okuma” aşkıyla dopdolu, “kalp gözlü” ve hakperest ve “efendi” bir bilgedir—öyle olmak mecburiyetindedir!