15 Ağustos 2012, Çarşamba
Bazı konuları ileride yazmak niyetiyle başlıklarını not ediyoruz. İşte bunlardan biri de, bu başlık idi.
Böyle bir yazıyı yazmak isteyişimizin sebebi de şu: İstanbul, İzmit, Yalova, Orhangazi, İznik ve Gemlik’ten Bursa istikametine doğru yolculuk yapanların gözlerine bir şey çarpar. Dikkat edenler bunu hep görür. Biz de, birçok defa bu yoldan geçtiğimizden, dikkatimizi çok çeker ve her seferinde de taaccüb eder, hayıflanırız buna. Ana yol üzerinden, Gemlik kavşağını geçip de, rampaya tırmanırken orada bir jandarma birliği var. Tam onun önünde devasa bir M. Kemal resmi ve altında da kocaman bir yazı vardı: “Orduya sadakat şerefimizdir!” Bu ne demekti, orduya kimin sadakati şerefiydi, milletin mi, jandarmanın mı? İşte bu, bazen aklımıza geliyor ve bir yazı yazalım diyorduk.
Bir ay kadar Bursa’dan uzaktayız. Bu bir ay içerisinde de tabii, bazı şeylerden haberimiz olmuyor. Geçen gün gazetemizin “medya-politik” köşesinde Emre Aköz’ün bir yazısı iktibas edilmişti. Dikkat ettim, bu mevzuyu işliyordu. Meğer levhadaki o cümle değiştirilmiş, “Jandarma kanun ordusudur” olmuş. O da başka bir şey tabiî. Emre Aköz, zaten onun da nereden geldiğini o yazısında izah etmiş.
Fakat bizim derdimiz, levhada yazan önceki cümleydi. Evet, “Orduya sadakat şerefimizdir!” ne demekti? Üstelik de, bu cümleyi 28 Şubat’tan sonra çok yerde gördük ve duyduk. Varlığının esası millete hizmet olan ordunun, askeriyenin içerisindeki bazı güçlerin çarpık düşüncesinin neticesiydi bu cümle. Yıllardır, inkılâp ve ihtilâllerle milletin ensesinde boza pişiren bu güruh—gerçek manâda milletin emrinde olan askerleri tenzih ediyoruz; onlar zaten ihtilalci de değiller—millete çevirdikleri silahın parasını milletten alıp, asker olarak da, milletin evladlarını kullanarak yaptıkları o meş’um ihtilâllerde, o şen’i icraatlarına kolay mazeret bulmak için ihtilâlleri “Türk milleti adına” yaptıklarını söylüyorlardı. Hâlbuki zavallı millet ne onlara böyle bir salahiyet vermişti, ne de haberi vardı böyle haince yapılan işlerden. Ama onlar yapıyordu ve “Ben yaptım oldu” edasıyla da, yıllarca bu milleti esir olarak kullanıyorlardı. Milletin bütün değerlerini zîr-ü zeber edip, yerle bir eden, memleketi yıllarca geriye götüren bu zihniyet aslında gericiliğin de, irticanın da daniskasını yapıyordu. Eğer bunlar o hıyanetleri yapmasalardı ve milletin seçtiği demokrat iktidarlar iş başında kalsaydı, bugün Türkiye daha iyi ve yüksek seviyelerde olurdu. Ama onların düşüncesi bu değil ki. Onların düşüncesi, varsa da, yoksa da; Kemalizm, şahsî ikbal ve iktidarı ele geçirerek yiyip içmek.
Milletin kafasına çaka çaka yazdıkları bu levhadaki ifadeler gibi, yıllarca milletin (hassaten de doğu ve güneydoğu Anadolu’daki) dağına taşına bu ve benzeri şeyleri yazmış, milleti tahrik edici haller meydana getirmişlerdi. Adam Kürt, ama sen inadına “Ne mutlu Türküm!” diye yaz. Ondan sonra ne oluyor? Adam, ”Ben Kürdüm” diyor ve onu kabul etmediği gibi, uyandırılan ırkçılık fitnesiyle de, ortalığın duman olmasına vesile oluyorlardı. Artık bilerek veya bilmeyerek yapılıyordu bu fitne. Bu gibi yazıları, doğu ve güneydoğu bölgelerinde bulunduğumuz zaman, oraları gezdiğimizde sık sık müşahede ediyorduk. Erzurum’da bulunduğumuz bu günlerde, Palandöken Dağının yakınından geçerken dağın ortasında kocaman bir M. Kemal başı ve yanında da silinmeye yüz tutmuş bir yazı okuduk. Sorduğumuzda, yazının “Ya yolunda gideceğiz, ya da uğrunda öleceğiz!” şeklinde bir cümle olduğunu söylediler. Hayret ettik, bu ne demekti ya? Millet mecbur mu onun peşinden gitmeye, yolunda ölmeye? Mukaddes bir şey mi ki o?
Bütün bu saçmalıkların, milleti tahrik edip, hakaret eden yazıların, her taraftan kaldırılması, silinmesi lâzımdır. Kimse, hiçbir zümre ve şahıs, bu milletten büyük değildir. Yıllarca devlet içinde devlet olmaya alışmış zihniyet sahipleri, bu yanlış düşüncelerinden vazgeçmelidir. Yapılacak bir şey, söylenecek bir söz varsa o da; “Mukaddesat uğrunda ölmektir!” Hem de şanlı ordumuzun gayesi ve şiârı, ”Ordunun millete sadakati şerefidir!” olmalıdır!
Okunma Sayısı: 1745
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.