Malumunuz olduğu üzere, teknolojiye fevkalâde ehemmiyet veriyoruz. İçinde “tek” ifadesi geçen bütün tabirler bizim kırmızı çizgilerimizdir. Bizden önce teknolojinin sadece tek’i vardı. Elektrik idaremizin adı TEK’ti meselâ. Ateş yakmak için çubukları birbirine sürtenler vardı. Kağnılarla şehirler arası yolculuk yapılıyordu. Ambulans yoktu, afedersiniz köpeklerin çektiği araçlar vardı. Yav, buzdolabı, fırın falan hep bizim dönemimizde geldi. Şöyle bir bakıyorum gittiğim evlere, mutfak robotu olmayan hane yok gibi. Bazılarında iki, üç...

Eski Türkiye’de Resneli Niyaziler konuşulurdu, şimdi elhamdülillah, nesnelerin internetini tartışıyoruz. Ne demiş şair: “Her nesnenin bir bit imi var, ama... başka hudut çizilmiyor Mihriban...”Neredeeen, nereye... Artık biz de hayallerimize hudut çizmiyoruz. AKıllı şehirler, şehir hastaneleri (yeri gelmişken söyleyeyim, boş bırakmayın oraları) falan, bahsettiğimiz bütün bu yeni tekonolojiler yeni nesil internetle geliştirilebilir. “Dindar nesil” projemiz var ya, işte o da yeni nesil internet olan “dinternet”le yetiştirilecek. 

5G diyorlar şimdi, bizim de hedefimiz 5G’yi yakalamaktır. Tabiî, yerli 5G altyapımızı kurmadan 5G’ye geçemeyiz. Siber Olaylara Müdahale Ekiplerimiz (SOME) facia yaşamasın istiyorsak, altyapıyı yerli ve millî tutmalıyız...