KCK soruşturması yürürken, beklentinin dışında bir refleksle MİT mensuplarının kalın bir koruma zırhına büründürülmesi “kötü bir örnek” teşkil etti.
Kime?
Diğer güvenlik ve istihbarat birimlerine.
Genelkurmay’a ve Emniyet’e...
Savcıların yoluna MİT Kanun değişikliğiyle kurulan barikatı, bu sefer Genelkurmay kurmak istiyor.
Terör suçlarında “biz de MİT gibi başbakan veya savunma bakanı izniyle soruşturulabilelim” diyorlar.
“CMK’daki özel yetkiyi MİT deldi, biz de delmek istiyoruz” diyerek maalesef “tutarlı ve emsalli” bir istekle sıraya girdiler.
Resmi bir hüviyete bürünmese veya yalanlansa bile böyle bir istek doğdu.
Bunun böyle olacağını adım gibi biliyordum.
Hep denir ya “kötü örnek emsal teşkil etmez” diye.
Hakikatte her zaman emsal teşkil etmiştir.
Doğrular gibi yanlışlar da yalnız kalmaz.
Benzerlerini ve benzemek isteyenlerini bir çırpıda toplarlar bünyelerinde efsunlu bir çekimle.
Zirveden aşağıya yuvarlanan ve önündekileri gövdesine katarak büyüyen bir çığ gibi.
Devlet yönetiminden sosyal ve kültürel hayata kadar hep böyledir.
Bir kötü örnek binbir fitnenin membaı olmuştur. Kıyamete kadar da böyle olacak kuşkunuz olmasın.
(...)
Devlet işleyişinde de böyle.
Birey ve devleti aynı seviyede gören Anglosakson hukuku ülkelerinde, yürütmedeki bir makamın izniyle soruşturma hiçbir zaman olmadı.
Fransa 1870’lerde, Belçika 1831 anayasasıyla savcıların önündeki “soruşturma izni” barikatını kaldırdı.
Hatta Belçika kaldırdığı soruşturma izni uygulamasını başka siyasal iktidarlar geri getirmesin diye, istikbaldeki parlamentoları bağlayacak şekilde anayasada yasakladı.
Otoriter bir yönetim sayılabilecek Rusya’da bile soruşturma izni yok.
Bırakın modern demokratik dünya ülkelerini, gelişmekte olan ülkelerde bile yok.
Bizde ise hükümet MİT Kanunu’nu değiştirmekle kendini de oldukça zora sokacak bir geri adım attı.
İşte bu “kötü örnek”, Genelkurmay’a ve Ergenekon mahfillerine koz verdi.
Hükümet Genelkurmay’ın izinle soruşturma talebini katiyetle reddetmeli.
Ama MİT örneği hükümeti zorda bırakacak.
Zira MİT, istihbarat yapan ve hassasiyet taşıyan tek kurum değil.
Genelkurmay da istihbarat yapıyor, terörle mücadele ediyor, Emniyet Genel Müdürlüğü de.
Genelkurmay ve Emniyet’e terör suçlarıyla ilgili bir koruma zırhı getirilse, o zaman da devlette ne saydamlık kalır ne demokratik hassasiyet.
Kaldı ki bu durumda hükümetçe verilen veya reddedilen her soruşturma izni, muhalefetçe iktidar aleyhinde siyaset malzemesi olarak kullanılacak.
Hükümet MİT Kanunu’yla kendini savcıyla Danıştay arasına hapsetti.
Oysa MİT Kanun değişikliği yapılmasaydı, yani emsal olmasaydı Genelkurmay bu talepte bulunamayacaktı.
Her zamanki gibi tüm sorumluluğu, soruşturmaları yürüten özel savcılar yüklenmeye devam edecekti.
Neylersiniz ki, hükümet ayağına kendi taktığı pranganın acısını hissetmeye devam edecek.
Gültekin Avcı, Bugün, 6.3.2012