Tabiinden Mutarrif b. Abdillah’ın yanında adamın biri “Bize hadis aktarmayı bırak da Kur’ân’dan haber ver!” deyince “Vallahi biz hadisi Kur’ân yerine koymuyoruz. Bilâkis Kur’ân’ı açıklamak ve uygulamasını göstermek için Hadis’i naklediyoruz. Çünkü Resûlullah Kur’ân-ı Kerim’in ilk muhatabı ve uygulayıp göstermekle Allah’ın vazifelendirdiği peygamberidir” demiştir.
Yine Hz. Osman (ra) hilafeti zamanında Hacda ihrama girerken Hac ile Umrenin beraber yapılmasını yasakladı. Hz. Ali (ra) sesli bir şekilde “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Niyet ettim hac ile umreyi beraber yapmaya!” diye niyet edince Hz. Osman (ra) “Ben bunu yasaklıyorum. Sen ise itaat etmiyorsun!” deyince Hz. Ali (ra) “Bir insanın sözüne bakarak Resûlullah’ın (asm) sünnetini terk edemem!” diye itiraz etmiş ve Hz. Osman (ra) bu yasağı hemen kaldırmıştır.
Tabiinden olanlar hadis naklediyorlardı. Bazıları da “Sen bunu bizzat Resulullah’tan (asm) işittin mi?” diye itirazvârî soruyorlardı. Hadisi nakleden zat da “Vallahi ben işitmedim, ama falan sahabeden veya falan zattan duydum” diye naklediyordu. Sonra Tabiinden olanlar “Vallahi biz yalan söylemiyorduk ve yalanın ne olduğunu da bilmiyorduk. Bizim zamanımızda yalan yoktu, sonradan yalancılık ortaya çıktı” demişlerdir. Çünkü onlar Peygamberimizin (asm) “Benden hadislerimi nakledin. Benim adıma yalan uydurmayın. Kim bilerek benden yalan bir şey söylerse cehennemdeki yerini hazırlasın!” (Buhari, İlim, 38; Cenâiz, 33; Enbiya, 50; Edeb, 109; Ebu Davud, İlim, 4) tehdidinden çok korkuyorlardı.
SÜNNET-İ SENİYYE M. ALİ KAYA