Baskı uygulamalarının çeşitleri ilk çağlardan günümüze kadar devam etti ve edecek. İlk baskı; Adem Aleyhisselâm’ın çocukları olan iki kardeş biri birinin hayatlarını sonlandırması ile başladı.
İnsanların hırsı birçok kemal sıfatlarını yok etti. İnsi şeytanların tahribatı, istibdadın enva-i çeşidini vücuda çıkardı. Sonra, istibdat aile hayatında başladı. Fena babalar, eşlerine zulümün her çeşidini yaptılar. Bazı anneler ise, eşlerine ve çocuklarına dünyayı zindan ettiler.
Bu haller daha sonra hayatın her alanında yaygınlaşmaya başladı. Zalim idareciler de aynı yolun yolcusu oldular. Bediüzzaman Hazretleri bu istibdadın hep aleyhinde ve karşısında oldu. “İstibdat hangi suretle gelse, rast gelsem sille (tokat) vuracağım, velev meşrûtiyet libası dahi giyse de” demişti.
Arkasından neler söylediğini hepimiz biliyoruz. “Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” demekle, insanın en temel hakkını dile getirmişti. Bu kararlılığı hapishaneleri, mahkemeleri, zindanları ona mekân eyledi. Cebbar ve zalim insanlar ona hayatı zindan etmişlerdi. Kardeşleri ve akrabaları ile dahi görüşmek bir suç ve ceza karşılığı olmuştu… Konya’ya kardeşi Abdülmecid Efendiye uğradığında bile rahatlıkla görüştürmediler. Abdülmecid Efendinin kızı, öğretmen olan Saadet Hanım o zaman daha çocuk yaşta iken kendisini ilk defa görecekti, fakat polisler Üstadın otomobilini oradan uzaklaştırdılar. Bu hale çok üzülen Saadet Abla, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
Bunu fark eden Üstadımız, arabasını döndürerek evin yanına tekrar geldi. Amcasını ilk ve son gördüğü bu manzara olmuştu Saadet Hanımın. Ne hicranlı bir manzara idi. Hiçbir kanunda bunun yeri yoktu. Son yıllarında bile, istediği yerde bulunmasına bile müsaade edilmiyordu.
En fazla hasretimiz; sabah kapımızın çalındığında sütçüden başkası olmadığı bir hayat biçimi olmalı. Bir iradenin ‘dindar’ olması ona baskı ve istibdat yetkisi vermez.
Arzumuz, “İnşallah o Demokratlar, istibdad-ı mutlakı kaldırıp, tam bir hürriyeti şer’iyeye muvaffak olacaklar” müjdesinin bir an önce gerçekleşmesidir.
Not: Ağabeyim İsmail Yücel’in vefatı vesilesiyle mesajları ve telefonları ile acılarımızı paylaşan kardeşlerime teşekkürlerimi arz ediyorum.