O gece, başka gece idi. Kâinat heyecan ile o geceyi beklemişti asırlarca. İlk insan ve ilk Peygamber Adem Aleyhisselâm dahil bütün peygamberler O’nun (asm) geleceği biliyorlardı. Ve, iki cihan serveri (asm) o gece dünyaya teşrif etmişti.
Her doğan çocuk, ancak bir-iki yıl sonra yavaş yavaş konuşmaya başlarlar. Halbuki O (asm) doğduğu anda şehadet parmağını kaldırarak, “Ümmeti, ümmeti” demişti.
Ve, mahşer meydanında peygamberler dahil herkes “nefsi, nefsi“ dediği zaman yine “ümmeti, ümmeti” diyerek şefaatinin zirvesinde olacağı haber verilmiştir.
İşte asırlar O’nun (asm) nuru ile nurlandı. Bedevi ve vahşi bir toplumu, karıncayı dahi incitmeyen medeni bir toplum haline getirdi… Onun (asm) nuru günlere, senelere, hatta asırlara uğrayarak zamanımıza kadar uzandı. Getirdiği mesaj kıt’alara ve ülkelere ulaştı. İnsanlık, gerçek mahiyetini o zaman anlamıştı.
En şefkatli bir rehber, en kahraman bir cen- gâver, en beliğ bir hatipti. Kendi zamanını bir “saadet asrı” haline getirdi. O asırdan yayılan hidayet nuru zamanımıza kadar uzandı.
Nice şairler, şiirlerini O’na (asm) söyledi.
“Doğmazdı kalbe iman, inmezdi arza Kur’ân / Meçhul olurdu esma, Levlâke yâ Muhammed!” diyerek sevgilerini dile getirdiler.
“Benden sonra bir peygamber gelmeyecek. Fakat, her asır başında dini tecdid için bir müceddid gönderilecek.” müjdesini verdi. Her asır başında bir müceddid geldi.
Kur’ân’dan aldıkları ilâçlar ile ümmete rehber oldular.
Hayatımızdan hiç ayrılmadı. Namazlarımızda ve niyazlarımızda bizim ile beraber oldu. Rüyalarımıza sahih olarak girdi. Üstadımızın Ağrı Dağı rüyasında ve “Rüyada Bir Hitabe”de İki Cihan Serveri (asm) vardı.
İhlâs Risalesi’nde geçen “Omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş” olan manevî ağırlık buradan geliyordu.
Varislik, müceddidlere, daha sonra onların bıraktığı ehl-i imana düştü. İşte Nur Risaleleri’nin feyzi O Nurdan (asm) geliyordu.
Bu vesileyle gecenizi tebrik eder, müstecap duâlarınızı istirham ederim.