"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi güçleri birlik olmalı

18 Mart 2021, Perşembe 01:50
GAZETECİ MEHMET Y. YILMAZ: BU AŞAMADA DEMOKRASİDEN YANA OLAN BÜTÜN GÜÇLERİN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMALARI GEREKİYOR.

Röportaj: İbrahim Ersoylu

Gazeteci Yazar Mehmet Yakup Yılmaz, Yeni Asya’nın gündeme dair sorularını cevapladı. Türkiye’de gün geçtikçe artan bir istibdat krizi yaşandığına dikkat çeken Yılmaz, çözüm olarak demokrasi güçlerinin birlik olması gerektiğine dikkat çekti. 

 

ARAFTA BİR REJİMDE YAŞIYORUZ

“Türkiye’de mevcut rejimin demokrasi olmadığı bir gerçek. Deyim yerindeyse arafta bir rejimde yaşıyoruz. Böyle ülkelerde demokrasi savunucularının sıkıntılar çekmesi çok normal, çünkü rejim bu talepleri kendi varlığına karşı bir tehdit olarak görüyor.”

KAMPLAŞMAYA İZİN VERMEMELİYİZ

“Türkiye’de demokrasiden yana bütün güçlerin işbirliği içinde olmaları gerekiyor. Rejimin toplumu kamplaştırıp bölmesine izin vermemeliyiz. Demokrasi güçleri birlik olursa, iktidarın baskıcı karakterini geriletmek mümkün olabilir.”

***

Demokrasi güçleri birlik olmalı

Gazeteci yazar Mehmet Yakup Yılmaz, “Demokrasi güçleri birlik olurlarsa, iktidarın baskıcı karakterini geriletebilmek de mümkün olabilecektir” dedi.

Türkiye, son yıllarda iyice artan bir şekilde demokrasi sıkıntısı çekiyor. Bu çerçevede Türkiye’nin demokratikleşmesi ve istibdat (baskıcı) rejimden uzaklaşması için neler yapılmalıdır? Siz demokrasiyi ve istibdadı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Türkiye’de ciddî bir demokrasi sorunu olduğu gerçek. Ancak bunun henüz bir tam istibdat rejimine dönüştüğünü söyleyemeyiz. Çünkü sınırlı da olsa söz hürriyeti varlığını koruyor. İktidarın, yargıyı kendisine bağımlı hale getirmiş olmasına rağmen hak arama yolları açık. Birinci derece mahkemeleri, iktidar adına hak ve özgürlükleri kolayca kısıtlayabiliyorlar ancak üst mahkemelerde hak aranabiliyor. TC vatandaşları, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden hem de Anayasa’dan kaynaklanan haklarını kullanırken iktidar baskısıyla karşılaştıklarında haklarını üst derece mahkemelerinde arayabiliyorlar ki bu çok önemli. Ancak Türkiye’de, mevcut rejimin demokrasi olmadığı da bir başka gerçek. Deyim yerindeyse arafta bir rejimde yaşıyoruz. Ne demokrasi tam bir demokrasi, ne de katı bir istibdat idaresi var. Böyle ülkelerde demokrasi savunucularının sıkıntılar çekmesi çok normal çünkü rejim bu talepleri kendi varlığına karşı bir tehdit olarak görüyor. Bu aşamada Türkiye’de demokrasiden yana olan bütün güçlerin işbirliği içinde olmaları gerekiyor. Rejimin toplumu kamplaştırmasına, bölmesine izin vermemeliyiz. Demokrasi güçleri birlik olurlarsa, iktidarın baskıcı karakterini geriletebilmek de mümkün olabilecektir.

Türkiye halkı hak, hürriyet ve demokrasi talebinde niçin bulunmuyor?

Türkiye’de halkın demokrasi ve hürriyet talebinde bulunmadığı görüşüne tam olarak katılmıyorum. Bu konuda eskisine göre hayli yol aldı Türkiye. Elbette bizimki gibi orta gelir ülkelerinde vatandaşların hak aramaya çıkmaları için bazı fedakarlıklarda bulunmaları da gerekiyor ki bu fedakarlığı herkesten beklemek doğru değildir. Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi geniş kitleler önce kendi varlıklarını idame ettirebilmenin derdindeler, demokrasi onlar için ikinci derecede bir mesele gibi duruyor. Ancak sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte geniş kitlelerin iktidar korkusunun da giderek azaldığını görüyoruz. Ve unutmayalım ki iktidar, elindeki muazzam propaganda gücüyle hak aramak isteyen insanları kandırabiliyor, kandıramadığını tehdit ediyor, korkutuyor. 

Halkımızın ortak paydası olarak demokrasi talebini uyandırmak için bilhassa aydınlar ve fikir adamları birlikte ne gibi çalışmalar, organizasyonlar yapabilir? Bu konuda şimdiye kadar yapılanları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuda ortak bir demokrasi cephesi oluşturmayı başaramadık. Bunda en büyük kusuru elbette bu tür işlere öncülük etmeleri beklenen aydınlarda arıyorum. Hepimiz kendi dar grup çevremizin içindeyiz, kendimiz gibi düşünmeyenlere karşı kapılarımızı tam kapatmasak bile tereddütle aralıyoruz. Bu da doğal olarak baskıcı iktidarların işine geliyor ve bunu besleyecek, ayrılıkları körükleyecek bir strateji izliyor. Türkiye aydınları, hangi çevreden olurlarsa olsunlar bu oyuna gelmezlerse önemli bir adım atılmış olur.

1876’da I., 1908’de II. Yani 112 yıl önce Meşrûtiyet ilân edildiği ve 1950’de çok partili sisteme geçtiğimiz halde, bir türlü demokraside mesafe alamamamızın ve yeniden tek adam rejimine dönmemizin sebepleri neler olabilir? 

Doğu toplumlarında böyle bir sorun geleneksel olarak var maalesef. Demokrasi kültürünün batılı toplumlarda yaygınlaşırken, doğulu toplumlarda toplumu yöneten bir baba figürü hâlâ önem taşıyor. Bunun din ile ilgisi olduğunu söyleyenlere de katılmıyorum. Ortodoks Rusya’da da aynı durum var, çok dinli ve çok etnisiteli Hindistan’da da. Bu kökleri çok eskiye ve derine giden bir durum ve elbette bir gazete söyleşisiyle bunu tam olarak açıklayabilmek olanağı da yok. Ancak şunu söyleyebilirim ki Türkiye’nin 1876’dan günümüze gelen süre içinde demokrasi bilinci en çok gelişen bir topluma sahip olduğu gerçeğini unutmamak gerek. Eski Doğu Bloku ülkelerine bakın, eğitim düzeyleri filan bizden hayli yüksek olmasına karşın demokrasiye bağlılık ve bu kültürü içselleştirmek konusunda Türkiye’den çok geriler. 

Toplumumuzun, ülkemizin ilim, teknoloji, sanat, ekonomi, hatta din sahalarında gelişememesinin sebebi istibdat/dikta ve bilhassa, Kemalizm, tek adamcılık zihniyeti değil mi? 

Bunları tek bir nedene bağlamak doğru değil. Her tarihsel dönemi de kendi içinde değerlendirmek gerek. Tek adam yönetimleri kuşkusuz ki toplumların gelişmesinin önünde ciddî bir engel oluşturur. Ancak çok katmanlı bu sorunu, getirip bir tek nedene indirgemeyi doğru bulmuyorum.

*Said Nursî padişahlık döneminde meşrûtiyete, sonrasında cumhuriyet ve demokrasiye İslâmî referanslarla sahip çıkan bir düşünür. (Yeni Asya da bu çizgide yayın yapıyor.) Onun bu konulardaki görüşlerini incelediniz mi? Değerlendirebilir misiniz?

Doğrusunu isterseniz Nur Risalelerini okumuş değilim. Bir değerlendirme yapmam doğru olmaz. Ancak şurası açık ki dini inanç da dahil olmak üzere her türlü yaşam biçiminin tek güvencesi demokrasidir. 

 

Okunma Sayısı: 2419
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı