İslâm Yaşar’ın yeni romanı “İnşirah Zamanı” raflardaki yerini aldı. Yeni Asya Neşriyat etiketiyle çıkan eser Türkiye siyasetinin en kaotik devirlerinden biri olan 1960’ların ikinci yarısına odaklanıyor.
Nurculuk tarihine ışık tutan iki seri
Nurculuğun tarihi ‘roman’ tadında sizlerle - Bediüzzaman Beşlemesi ve Nur Hareketi Serisi yenilendi
Röportaj: Yasir Özer
Fotoğraf: Erhan Akkaya - Yeni Asya
İslâm Yaşar’ın yeni romanı İnşirah Zamanı yayınlandı. Benim de aralarında bulunduğum, konuya ilgi duyan pek çok kişi, bir süredir yazarın yeni bir roman hazırlığı içerisinde olduğunu konuşuyordu. Merakla beklenen eser, zümrüt yeşili kapağıyla nihayet raflardaki yerini aldı.
Roman, Türkiye’nin zor ve karmaşık dönemlerinden birine odaklanıyor. Ortaya çıkan belgelerle bütünüyle derin bir analize tabi tutulması gereken bu dönemi, İslâm Yaşar büyük bir ustalıkla ve çarpıcı bir dille ele alıyor. Okurken, zaman zaman gerçeklikten kopup kitabın dünyasına giriyor ve yaşanan olayların tam ortasında hadiselere canlı şahitlik ediyorsunuz.

Dönemin olaylarını son derece güçlü bir anlatımla sunan romanı bitirir bitirmez, Toroslar’da bulunan İslâm Yaşar’a ulaştık ve kendisiyle kapsamlı ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
***
Nur Hareketi asrımızın en mühim fikrî ve manevi hareketi
1990 yılında Bediüzzaman Beşlemesi’ni yazmak için Nur menzillerinde çalışmalar yapmaya başlamıştınız. O dönem verdiğiniz röportajlardan birinde “Bu çalışmalara yenileri eklenecek; çünkü zaman Bediüzzaman ve davasından yanadır” demiştiniz. Aradan geçen yıllar sizi doğruladı mı?
Bu sohbeti on ikinci roman üzerine yaptığımıza, başka türlerde bir o kadar daha kitap olduğuna göre, aradan geçen yılların o sözü doğruladığını söyleyebilirim. Fakat o sözü söylerken şahsi çalışmalarımın yanı sıra başka yazar arkadaşların bu mevzuda yapacakları çalışmaları da kastetmiştim.

Gerçekten zaman Bediüzzaman ve davasından yana. Nur Hareketi, Yirminci, Yirmi Birinci asrın ve devamının en mühim hareketlerinden biri. Sözümü ‘fart-ı muhabbet’ tezahürü olarak görmezseniz ‘Belki de birincisidir’ diyebilirim. Çünkü o zaman içinde yaşanan bütün dinî, millî, siyasî, içtimaî hadiselerin içinde Bediüzzaman var ve müessir.
Hutbe-i Şamiye anlaşılsa İslam dünyası bu hâlde olmazdı.
Meselâ Osmanlı’nın inkıraz yılları, 31 Mart hadiseleri, meşrutiyet, Birinci Cihan Harbi, Osmanlı’nın yıkılışı, Cumhuriyetin kuruluşu, istibdat yılları, manevî buhranlar, İslâm âleminin dağılması, inkılâplar, hassaten harf inkılâbı, Avrupa’nın iki yüzü, medeniyet mukayeseleri, daha nice müessif hadiseler ve o hadiselere Bediüzzaman’ın müessir çare teklifleri.

Bunların ve daha başka bahisler, ehil heyetler halinde üzerinde çalışılması, yazılması, çizilmesi gereken meseleler. Şayet Hutbe-i Şamiye üzerinde çalışılsa muhtemelen Osmanlı yıkılmaz, İslâm âlemi dağılmaz, Filistin’de, Ortadoğu’da vuku bulan insanlık inkırazı yaşanmazdı. Rüyada Bir Hitabe zamanında ehil heyetler tarafından çok yönlü tahlil edilebilseydi İslâm ve Batı medeniyetleri çatışmaz, muavenet ederdi ve insanlığın hayrına müsbet neticeler verebilirdi. Bunun misallerini çoğaltmak mümkün.
Bazı deneme mahiyetinde çalışmalar varsa da bunun hakkıyla yapıldığını söylemek pek mümkün değil. Bu itibarla, bu zamana kadar Nur Hareketi içinde ve haricinde yapılan bütün çalışmalara behemehâl yenileri eklenmeli, eskiler yenilenmelidir.
Bediüzzaman Beşlemesi on yılı aşan bir emeğin ürünü
Daha önce Beşleme’nin son kitabı olarak plânlanan Muhabbet Fedaileri şimdi Nur Hareketi Serisi’nin ilk kitabı oldu. Kitap bir manada hem bir başlangıç, hem bir devam kitabı. Beşleme ise Cennet-asa Bahar ile tamamlandı. Bu değişikliğin sebebi neydi?

Bediüzzaman Beşlemesi, plânlaması ve yazılması ile on yılı aşkın bir çalışmanın mahsulü. O zamanki şartları ve imkânlar muvacehesinde ilk dört kitabı Üstad Hazretlerinin hayatını, Risâle-i Nurların telifini, Nur Hareketinin tesisini işleyecek şekilde plânlamıştım. Beşinci kitabı da Üstadın vefatından sonra Altmışlı yıllarda yaşanan hizmet hareketlerine ayırmış, o şekilde de yazmıştım.
Hâlbuki serinin adının da iktizasınca beş kitabın tamamının Bediüzzaman’a ait olması gerekirdi. Nur Hareketi Serisini Yetmişli yıllardan başlatarak yazmaya başlayınca bu gereklilik biraz daha tavazzuh etti. Mezkûr mülahaza ile Beşleme’de Üstadın hayatının Üçüncü Said safhasını yeterince işlenmediği anlaşılınca böyle bir değişiklik yapma zarureti hâsıl oldu.
“Cennet-asa Bahar”ın beşinci kitap olarak Beşleme’deki yerini alması ile hem o eksiklik tamamlandı, hem de “Bediüzzaman Beşlemesi” tabiri tam tahakkuk etti. Geriye, “Muhabbet Fedaileri” adı altında işlenen Altmışlı yıllardaki hizmet hareketlenişlerini Nur Hareketi Serisi’ne dâhil etmek kaldı. O da bu eserlerle tahakkuk etti.
Sanat ve edebiyat dünyasında Hâlâ ‘Bediüzzaman korkusu’ var
Beşleme serisi hangi ihtiyaçtan doğdu? Edebiyat ve fikir dünyasının bu serilere ilgisi nasıl?
Bediüzzaman Beşlemesi Serisi, Bediüzzaman’ın hayatını, roman sanatının hususiyetleri ile anlatılma ve Risâle-i Nurları sanat, edebiyat cihetini nazara verme ihtiyacından doğdu. Maksat, Bediüzzaman’ın hayatını ve Risâle-i Nur Külliyatının telifat safhalarını cemiyetin nazarına arzetmekti.

‘Belgesel roman, nehir roman, tarihî roman’ gibi adlarla adlandırılan roman serisinin hemen bütün hususiyetlerini taşıyan Bediüzzaman Beşlemesi, otuz beş yılı aşkın bir zamandır defalarca baskı yapılacak kadar talep gördüğüne ve bu talep artarak devam ettiğine göre, cemaat ve cemiyet tarafından takdir edildiği ve ilgi gördüğü söylenebilir. Lâkin ayın takdiri, edebiyat ve fikir dünyasından gördüğünü söylemek biraz zor.
Bu ilgi azlığını eserlerden ziyade, o çevrelere Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren arız olan ve aradan uzun zaman geçmesine rağmen atlatılamayan ‘Bediüzzaman’dan, Risâle-i Nurlardan ve Nur camiasından bahsetme korkusuna’ bağlamak daha doğru olur. Çünkü kirli bir sis halinde sanat, edebiyat camiasını saran ve daha ziyade resmî çevrelerin tavırlarından ileri gelen bu korku sisi, yapılanlara ilgisizlik kadar, yapılması gereken çalışmaları engelleme zaafına da sebep oldu.
Nitekim yüz yirmi beş yılı aşkın bir mazisi olan, dünyanın hemen her yerine yayılan ve her türlü engelleme teşebbüslerine rağmen intişara, inkişafa devam eden beynelmilel bir hareket; fikir, sanat, edebiyat camiasından ve resmî sivil akademik çevrelerden hak ettiği ilgiyi görmedi. Birkaç istisnanın dışında, ne üniversitelerde tez olarak verildi, ne de tiyatrolara, filmlere, dizilere konu edildi.
Beşleme’nin ilk eseri olan Zamanın Sesi neşredildiğinde, seriyi heyecanla takip edeceğini söyleyen merhum Yönetmen Yücel Çakmaklı’nın, eseri dizi yapma teşebbüsü de bazı dindar sermaye çevrelerinin, muhtemelen devletten ihale alamama korkusu yüzünden gerçekleşmedi. Nur cemaatleri de müşterek hareket ederek kendi imkânları ile yapmayınca Nur Hareketinin o ciheti biraz eksik kaldı.
Yeni yetişen nesiller o korku sisini dağıtıp eksikliği tamamlayacaklar inşallah.
Bediüzzaman Beşlemesi ile Nur Hareketi Serisi arasında nasıl bir tematik bağ var? Bu iki seriyi birbirinden ayıran temel fark nedir?
Nurculuk, asırları ihata eden bir İslâm’ı ilân, imanı ihya hareketidir. Cihanşümul hedefleri, beynelmilel hitabı vardır. Tarihi de o nisbette derin ve geniştir. Onun için eserlerin bütününe Nurculuk Tarihi, Nur Hareketi Tarihi, İmanı İhya Hareketi Tarihi nazarı ile bakılabilir.
—Devamı Yarın—