"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’ı unutan, kendini unutur

Rukiye Anar
11 Eylül 2021, Cumartesi
İnsan unutur, ne için yaşadığını, ne için yaratıldığını ve neyle görevlendirildiğini unutur. Unutur da kendine bir fayda vermeyecek boş işler yüzünden kendini unuttuğu gibi Rabbini de unutur. İşte en büyük helâk edici unutma Rabbini unutmaktır.

“Allah’ı unutan, bu yüzden Allah’ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar haktan ayrılmışlardır.”

(Haşr, 19)

Âyette de ifade edildiği gibi kişi hiç unutmaması gereken Zatı unuttuğunda Allah da ona kendini unutturur ve o kimse artık ne için yaşadığını bilmez aklını kullanmaz, doğru yolu şaşırmış olarak hayatını yaşar. Artık o kendinden bile habersizdir. 

Bu tür kimseler hakkı bulamadıkları gibi hakikate bütünüyle kapalı yaşarlar, öyle ki bir nev’î sarhoşluk içindedirler. Bu dünya sarhoşluğu kitapta da belirtildiği üzere bir çok insanı kuşatmıştır. 

Sarhoşluk deyince bu deyimi biraz daha açalım, zira bahse konu olan sarhoşluk elbette içkiyle oluşan beyin uyuşması değildir. İnsanın bütün sarhoş eden şeylerden sıyrılarak durup düşünmesi, aslının ve özünün ne olduğu, akıl ve kalbin kıblesini bulması ve hakikate uyanması ile mümkündür. Böylece insan kendini bulur, istidatlarını keşfeder ve bununla birlikte Rabbini tanır. 

Peki insanı aklı selimden uzaklaştıran ve kalbî selim olmasını engelleyen sâikler nelerdir?

1- Dünyevî tutkular (en büyük sarhoş edici sebep).

2- Nefsanî zevkler (en zor aşılacak şey).

3- Çoğunluğa uyma, yığınlara göre hareket etme meyli. 

4- Manevî konularda sığ kalma, mevcut haliyle devam etmek.

Daha bu başlıkları çoğaltabiliriz, yalnız burada üzerinde durulacak nokta 4. Maddede yer alan ve diğer sebepleri de içinde bulunduran sığlık ve hamlık meselesidir. 

Umumî olarak baktığımızda bir Müslüman ibadetinde, bunu Allah’a daha lâyık nasıl yapabilirim demeli, namaz kılıyorsa, namazı hakkıyla nasıl ikame edebilirim diye daima bir sebat içinde olmalıdır. Kesinlikle ibadet, takva hususunda mevcut haliyle yetinmemeli daha mükemmel yapmaya çalışmalı ve daha derinlikli kulluk içinde olmalıdır. Üstadın namazın derecelerini anlatırken çekirdekten meyveye kadar bir çok dereceler içinde, biz asla çekirdekte kalmamalı, o çekirdeği çatlatmanın yoluna bakmalıyız. 

Bir çoğumuzun ibadet, takva, salihlik noktasında başladığımız yerde kalmamız maalesef gafletimizi göstermekte birlikte yaptığımız kulluk ile avunma ve yetinme halindeyiz. 

Onun için daimâ ilimde, marifette derinleşmeye çalışarak, İlâhî muhabbetin artması için ciddî gayret sarfetmeliyiz. 

O zaman kıldığımız namazdan, yaptığımız amellerden daha fazla feyizdar ve daha çok hissedâr olabiliriz. 

Aklın tefekkürü ve kalbin uyanması ile insan bahsettiğimiz sarhoşluktan kurtulabilir ve ibadetlerini hayatlandırmış olur. 

Tam da bu yüzden kulluğumuzu yeknasaklıktan, ülfetten ve gafletten arındırmalıyız.

Bunun için bir yandan ilim ve tefekkür ile gözümüz açılırken, bir yandan da ehl-i hikmet, ehl-i irfan âlimlerin, büyüklerin hâllerini örnek alarak, onların amellerdeki kemalâtına bakıp, bizde sıhhatli ve hakikî ameller elde edebiliriz inşallah. 

Okunma Sayısı: 2394
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı