Yazar-okur buluşmasını hep önemserim.
Ben satırlardaki yazarı, hayattaki yazardan daha değerli bulurum. Bazen de tersi olur tabii, yazarın satırlara sığmadığını hissedersiniz. Ama gerçek şu ki, bir yaşanmışlık kitap satırlarında bir cümle oluncaya kadar nice eleklerden geçer.
Bugünlerde de tam buna benzer bir olay yaşadım. Öğrencim Seyhan Acar, okuduğu kitabın sonuna geldiğinde, kitabın yazarının üniversitede ders hocası olduğunu fark eder ve heyecanla bir mail paylaşır. İşte mailden bazı kesitler; “...Bu maili tesadüfen okuduğum bir kitabınız üzerine yazıyorum… halk kütüphanesinden aldığım kitaplar arasında sizin “Kendinizle Yürüyüşe Çıkın” kitabınız da vardı… Kitabı bitirdiğimde birçok şeyin farkına vardım ama pek de mutlu değildim. İstemsizce bu kitap beni daha çok düşündürmeye başladı. Kitabı bitirdikten sonra kitabı incelerken isminize baktım, ‘Daha önce hiç bu yazara ait kitap okumadım.’ dedim. Sonra kitabın başında özgeçmişinizi atladığımı fark ettim. Üniversitemizde görev yaptığınızı görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Kitabınızdan arada kesitler paylaştığım arkadaşlarıma sizi söyleyince, onlar da şaşırdılar. Birinci sınıfta edebiyat dersini sizden almıştım, şimdi dördüncü sınıfım ve şu ana kadarki, dersinde, eğlence ve verimi bir arada tutan tek hoca olarak sadece benim değil diğer arkadaşlarımın da hafızasında kalmışsınız. Konuşmalarınız, tecrübelerinizi anlatışınız o kadar güzeldi ki derste söylediğiniz sözleri hep not alırdım ve sizin dersleriniz o kadar güzel geçerdi ki, zaman hep iki kat daha hızlı akardı. Sevdiğim bir hocayla yıllar sonra bir kitapta karşılaşmanın verdiği mutluluğu anlatmam mümkün değil. Kitabınızı tekrar okumak istedim. Üniversitenin kütüphanesinde bulamayınca çok üzüldüm. Umarım bir gün güzel kitaplarınız üniversitemizin raflarında yer alır da daha fazla kişi faydalanır. Bizlere aktardığınız güzel bilgiler için teşekkürler hocam...” Öğrencim ile satırlarda buluşmak beni de heyecanlandırdı.