"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Sizi bana Allah gönderdi”

Sefa KILIÇ
24 Aralık 2017, Pazar
Neşriyat hizmeti üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ve onun talebelerinin hayatında büyük bir önem arzetmektedir.

Bu öneme binaen Bayburt Yeni Asya Temsilciliği olarak yaptığımız neşriyat çalışmalarını diğer illerdeki ağabey ve kardeşlerimiz içinde şevke medar olması niyazıyla kaleme alalım dedik. Öncelikle Bayburt hizmetlerinden ve cemaatimizin genel yapısından haber vermek istiyorum. Bayburt’ta cemaatimizin çoğunluğunu gençler oluşturmakta. Biz gençlere yardımcı olan nur kahramanı emekli öğretmen Halim abimiz sohbetlerimizin müdavimi. Dışarıdan sohbetlerimize katılan iki memur ağabey daha var ve toplam genç sayımız ise yirmibeş civarında. Hizmetlerimizin yeni yeni teşekkül etmesi nedeniyle bir büromuz ve mülk dershanemiz olmasa da hizmete sahip çıkan genç kardeşlerimiz var elhamdülillah. Bizlerde büromuz olmasa da yaptığımız külliyat ve sair kitap hizmetleri haricinde bir neşriyat seferberliği yapmaya karar verdik. Çünkü neşriyat hizmetlerinin muhtaç insanlara hakikatleri ulaştırmada izlenilecek en iyi yol olduğu kanatindeydik. Ve gençlik olarak çalışmalarımıza başladık.

NEŞRİYAT PLANLAMASI

Neşriyat hizmeti yapmamız için öncelikle yaşadığımız şehrin ve gündemin genel yapısını dikkate almamız gerekiyordu. Bayburt dindar muhafazakar bir şehir olduğundan ve o dönemde gündemde cihad tartışmalarının yaşanmasından dolayı yayınlarımızı taradığımızda M.Ali Kaya abimizin kaleme almış olduğu ‘Büyük Cihad’ kitabının şehrimizin fikri yapısına uygun olduğuna karar verdik. Neşriyat hizmetine başlamadan önce hedef kitlemizi belirlememiz ve kimlere nasıl hitap edeceğimiz konusunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Kitap belirlendikten sonra sıra bu kitapları  okuyucuyla nasıl buluşturacağımız meselesine gelmişti. Çünkü ne bir büromuz ne de kitapları koyacak bir standımız vardı. Sonra aklımıza Galata kulesinde gazete satmaya çalışan Zübeyir Ağabeyimiz geldi. Oturduğu bir bürosu yoktu, köprüden geçen her insan, potansiyel bir müşteri değil miydi. Neşriyat için ille de bir mekâna mı ihtiyaç vardı? Bir köprü üzerinde neşriyatına sahip çıkan Zübeyir Ağabeyimiz bence çok iyi bir örnekti bizlere. Çantalarımıza kitapları dolduracak ve sokaklara dağılarak bu kitabı satmaya satın alamayanlaraysa iki kişiye daha okutması şartıyla kitabımızı hediye edecektik. Tabi ki her umur-u hayriye gibi bu hizmetimizinde çok manileri vardı. Mesela kitap satmak istediği anda nefislerimizden  ya tanıdık biri görürse biz utanırız gibi  fikirler geldi. O halde ikna etmemiz lazımdı nefislerimizi, çünkü ıslah olmayan nefis ıslah edemezdi. Evet daha önce böyle birşey yapmamış olmamız belki de arkadaş çevresi ve toplumdan gelebilecek tepkiler çekincelere sebep oluyordu. Aklımıza okuduğumuz kitaplar ve neşriyattımızdan çıkan satırlar geldi. Zübeyir ağabey elinde gazete satmaya çıkarken bize ne oluyordu ki çekinecektik. Biz de yapabilmeliydik bu hizmeti yapmalıydık. Hem utanılacak bir davranış değil aksine yaptığımız işin iftihar edilecek bir davranış olduğunu, imana muhtaç gönüller için çabaladığımızı hatırlattık nefislerimize. Bizim neşriyatımıza sahip çıkmamız gerekiyordu. Fikirlerimizi özgürce anlatmaktan çekinmemeliydik. Hem ihtiyaç halinde olan birçok insana ulaşılması gerekiyordu ulaşılmalıydı. Bu konuda bizlere yine en güzel örnek Halim abimizdi 65 yaşını geçmiş olması ve astım hastalığına rağmen ellerinde kitaplar Bayburt sokaklarındaydı. İşte o gün anladık ki neşriyat yaş veya mekânla değil kalbinde hizmet heyecanı olan dava adamlarıyla yapılıyordu.

SİZİ BANA ALLAH GÖNDERDİ

Kitapları satarken köy otobüslerinin yanıbaşındaki çay ocakları uğrak yerimiz oluyor. “Müsaade ederseniz sizlere bir kitap tanıtımı yapmak istiyoruz” şeklindeki çağrımız cevap buluyor ve muhatabımızdan aldığımız cevap bizi çok şaşırtıyor. Kitabımızı tanıtırken kulak misafiri olan bu amca, oğlunun cihad fikriyle terör örgütlerine katılmak istediğini söylüyor. “Sizi bana Allah gönderdi” diyerek sevincini belirtiyor. Dehşetli bu hal karşısında bu zamanda cihadın nasıl olması gerektiği ve Peygamber Efendimizden (asm) ve kitabımızın satırlarından bazı örnekler vererek kitabımızın üzerine telefon numaramızı da ekleyerek kendisine veriyoruz. Ne yaptıysam oğlum beni dinlemiyor diyen bu amcamıza kitabımız bir kurtuluş vesilesi oluyor. Ve bir gencimiz terör örgütlerine katılmaktan vazgeçiyor. İşte o zaman anlıyoruz ki elimizdeki yayınlarımız bir insanın fikirlerini değiştirebilecek kuvvettedir. Yayınlarımızla okuyucuları buluşturmak vazifesi de daha önceden bu yayınlarla buluşmuş biz nur talebelerine düşüyor diye tefekkür ediyoruz. Hangi çay ocağının yanında oğlu için endişelenen bir amca daha bizi bekliyor kim bilebilir ki bunu. İnsanların bu eserlere ihtiyacı var ve bunları ulaştıracak olanlarda bizleriz. Bizler, yani Nur talebeleri. 

DALGA DALGA BÜYÜYEN NEŞRİYAT

Üniversitemiz sıralarında da Büyük Cihad kitabımız çoktan yerini almıştı. Hemen her İlahiyatçı arkadaşım bu kitabı okumuştu. Ve bir arkadaşımız heyecanla yanımıza gelerek hocam  bugün kitap satan bir amcayla karşılaştım. Ancak alacak param olmadığını söyleyince iki kişiye daha okutmam şartıyla bu kitabı bana hediye etti. Ben okudum çok güzel bir kitap size de tavsiye ediyorum size hediye etsem okur musunuz teklifiyle karşılaşıyoruz. Başlattığımız neşriyat hizmeti dalga dalga yayılmış ve sonunda bizi bulmuştu. Şevkini kırmadan kardeşimize o kitapları bizlerin dağıttığını ve daha önce bu kitabı okuduğumuzu söyleyerek , ihtiyacı olan bir başka arkadaşımıza hediye etmesi ricasında bulunuyoruz. Böylece çok kısa bir zamanda 500’e yakın kitap satıyoruz. İyi ki de bu yola çıkmış ve çalışmışız diyoruz. Başlarda çekinsekte toplumdan  güzel geri bildirimler aldık madem ki hayat bir faaliyyetir öyleyse bundan sonra da bu faaliyetimizi sürdürelim diye karar kılıyoruz. Her ilde böyle bir neşriyat seferberliği yapsak bu çalışmamız gerek yayınlarımıza ve gerekse kitapları kaleme alan ağabeylerimiz için şevk vesilesi olacağını düşünüyoruz.

Unutmayalım ki bir yerlerde bu hakikatleri bekleyen birileri var. Neşriyat hizmetini düşünecek olursak öncelikle bu eserlerin tab edilmesi basılması hizmeti ki; yayınevimiz bu vazifeyi hakkıyla yerine getiriyor. Sonrasında basılan bu eserlerin hakikate susamış gönüllere ulaştırılması hizmeti ki burada temsilciliklerimize ve cemaatimizin her bireyine vazife düştüğü kanıatindeyiz. Bir bütün olarak değerlendirecek oursak gerek yayınları kaleme alan gerekse tab edilmesinde emeği geçen ağabey ve kardeşlerimizi tebrik ediyoruz. Ve bir yerlerde bizi bekleyen hakikate susamış gönüller için yola çıkarak yayınlarımızla okuyucular arasında köprü olma gayretinde bulunuyoruz. İmkânlardan ne kadar mahrum olunsa da gündemimize neşriyatın ve bu hizmet için birşeyler yapmamız gerektiği hissinde bulunulduğu takdirde, her nerede olursa olsun bu hizmetin yapılabileceğini düşünüyoruz.

Selam ve muhabbetle...

Okunma Sayısı: 3813
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ. Seyda

    24.12.2017 21:07:01

    Bayburt'taki arkadaşları tebrik ederiz. Şevkiniz bize örnek olsun.

  • g@L!p

    24.12.2017 14:14:35

    Bu kutlu davada Allah yardımcımız olsun, yolunuz her daim açık olsun inşallah(elfu elfu âmin).

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı