"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Manen yaşayan evliya: Geylânî

M. Latif SALİHOĞLU
17 Temmuz 2025, Perşembe
GÜNÜN TARİHİ 17 Temmuz 1166

İslâm tarihinde ilim-irfan sahasında çığır açan en parlak yıldızlardan biri olan Şeyh Abdülkadir Geylânî, 17 Temmuz 1166 tarihinde Bağdat’ta vefat etti.

Onun çok büyük bir zat ve etkileyici bir şahsiyet olduğunu, sadece Müslümanlar değil, onu yakından gören-tanıyan gayr-ı müslimler de teyid ve tasdik ediyor.

Şah-ı Geylânî’yi unutulmaz kılan hususiyetlerinden biri de, vefatından sonra da tasarrufunun devam ediyor olmasıdır. Onun böyle bir zat olduğuna muteber pek çok İslâm âlimi ve ümmetin sayısız efradı inanıyor.

*

Üstad Bediüzzaman, Gavs-ı Geylânî’nin vefatından sonra da irade-i İlâhî ile tasarrufu devam eden zatlardan biri olduğunu Sikke-i Tasdik-i Gaybi isimli eserinde şöyle anlatıyor:

“Çocukluk itibarıyla elimden ceviz gibi ehemmiyetsiz birşey kaybolsa, ‘Yâ Şeyh! Sana bir Fatiha, sen benim bu şeyimi buldur.’ Acîptir ve yemin ediyorum ki, bin defa böyle Hazret-i Şeyh, himmet ve duasıyla imdadıma yetişmiş.”

Aynı bahsin devamında, Hz. Gavs’a olan yakınlığını da şu sözlerle ifade ediyor:

“Ben sekiz-dokuz yaşında iken, bütün nahiyemizde ve etrafında ahali Nakşî Tarikatı’nda, ve oraca meşhur Gavs-ı Hizan namıyla bir zattan istimdat ederken, ben akrabama ve umum ahaliye muhalif olarak ‘Yâ Gavs-ı Geylânî’ derdim. …Bütün hayatımda umumiyetle Fatiha ve ezkâr ne kadar okumuşsam, Zat-ı Risaletten (asm) sonra Şeyh-i Geylânî’ye hediye ediliyordu.”

Barla Lâhikası isimli eserinde ise, Şah-ı Geylani’nin manevî tasarrufuna dair sır kapısını biraz daha aralayarak şunları söylüyor:

“Gavs-ı Âzam gibi, memattan sonra hayat-ı Hızırîye yakın bir nevî hayata mazhar olan evliyalar var. Gavs’ın hususî İsm-i Âzamı ‘Yâ Hayy’ olduğu sırrıyla, sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi, gayet meşhur, Mâruf-u Kerhî denilen bir kutb-u a’zam ve Şeyh Hayâtü’l-Harrânî denilen bir kutb-u azîm, Hazret-i Gavs’tan sonra mematları hayatları gibidir.”

*

Şimdi, hem anne, hem de baba tarafından evlâd-ı Rasul (asm) olduğuna inanılan Şeyh Abdülkadir Geylânî’in kısacık bir biyografisini takdim edelim.

Gavs-ı Geylanî, Milâdî takvime göre 1 Kasım 1077 İran’ın Geylan (Ceylan) beldesine bağlı bir köyünde doğdu.

Onun neseben hem Seyyid, hem de Şerif olduğu, gerek ulemâ ve gerekse ümmetin ekseriyeti tarafından kabul görmüştür. Anne tarafından Hz. Hasan’a (ra) dayandığı için Şerif, baba tarafından Hz. Hüseyin’e bağlandığı için de Seyyid olarak kabul edilir. Bu bakımdan Hz. Gavs, “zülcenâheyn” olan yüksek itibar sahibi bir zâttır.

Aslında, İslâm tarihi boyunca müceddidlerin, müçtehidlerin, büyük imam ve aktabların, fikren ve mânen Kur’ânî bir çığır açan zâtların hemen tamamı, neseben Seyyid yahut Şeriftir. 

Hz. Muhammed’i (asm) Âhirzaman Peygamberi olarak takdir eden hikmet-i İlâhî, tarihte çığır açan zatların da seyyid ve şerif olmasını iktizâ etmiştir: Evet, Cenab-ı Hak, Resulullah’tan sonra gelecek olan Sey­yid Ab­dül­ka­dir Gey­lâ­nî, Sey­yid E­bu’l-Ha­sen-i Şâ­ze­lî, İ­mam-ı Şâ­fi­î, Sey­yid Ah­med-i Be­de­vî, Sey­yid Ah­me­dü’s-Sü­nû­sî, Sey­yid İd­ris, Sey­yid Yah­ya gibi vazifeli kudsî zatların, o “nesl-i mübarek” olan seyyidler nesebinden olmasını takdir ve murat eylemiştir. 

Biz ümmetin fertlerine düşen ise, Rabbimizin bu meseledeki hikmetini anlamaya çalışmaktır.

Okunma Sayısı: 360
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı