Avrupa Birliği üyesi ülkelerin en çetin imtihanlarından biri de İsrail zulmü karşısındaki sessizlikleridir.
Elbette Avrupa ‘tek’ değil ve her yerde olduğu gibi Avrupa’da da iki farklı anlayış vardır. Ayrıca ‘idareci’lerle ‘vatandaş’ları farklı değerlendirmek icap eder.
Hangi sebeplerle olduğunu kamuoyunun da yakından bildiği üzere Avrupa ülkelerindeki idareciler ekseriyetle İsrail lehinde tavır takınıyorlar. Tabiî ki İsrail’in yaptığı zulmü gören, buna itiraz eden ve gündeme taşıyan Avrupalı idareciler de vardır. Fakat ekseriyetin zulmü görmek istemediği ve hatta bazen İsrail’den daha fazla “İsrail muhibbi” olduklarına şahit olunuyor.
AB-Güney Komşuluk Bölgesi Bakanlar Toplantısı öncesinde basına açıklamalarda bulunan Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Akdeniz’den sorumlu üyesi Dubravka Suica, “büyük” üye devletlerin, İsrail konusunda tutumlarını değiştirmelerini beklemediğini söylemiş ancak “farklı görüşler” olduğunu da hatırlatmış.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın, İsrail ile Ortaklık Anlaşması’nı incelemesinin ardından 23 Haziran’da yaptığı “İnceleme çok açık, (Gazze’deki) durumu iyileştirmeliyiz ve İsrail ikinci maddeyi (insan hakları şartı) ihlal ediyor” şeklindeki açıklaması AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda ana gündem maddelerinden birini oluşturmuş. (trthaber.com, 15 Temmuz 2025)
Avrupa’daki siyasetçiler ekseriyetle İsrail taraftarı mesajlar verse de, ‘sokaktaki vatandaş’ çok farlı tepkiler ortaya koyuyor. Avrupa’dan gelen haberler, oradaki insanların iyi bir imtihan verdiğini gösteriyor. Gazze’de yaşananlar ve İsrail’in zulmü Avrupa’da yaşayan insanların belki de birinci gündem maddesi. Belki de idarecilerin rağmına her hafta meydanlarda toplanıp Gazze’yi savunmak cesaret işi değil mi? Gazze’ye destek yürüyüşleri sırasında İsrail’in en sert şekilde kınanması Avrupa’da yaşayan ‘insan’ların takdir edilmesini icap ettirmez mi?
Avrupa Birliği bakımından Gazze’de yaşananların ‘turnusol kâğıdı’ olduğunu söylemek mümkün. Bunun yanında İslâm dünyası da imtihanı geçebilmiş değil. Belki güzel konuşmalar yapılıyor, ancak bu konuşmalar Gazze’deki yaraya merhem olamadı.
Gazze konusunda hassas olduğumuz söylense de bazı konularda “Avrupa komuoyu”ndan daha geri düştüğümüz de söylenebilir. Gazze’ye sahip çıkmak işi idarecileri havale idilmiş gibi bir hava var. Bu durum idarecilerin de işine geliyor. “Siz işinize bakın, biz ne gerekiyorsa yaparız” tavrı orta konuluyor ama görüldüğü üzere bu tavır Gazze’deki zulmü sona erdirmeye yetmiyor.
Velhasıl Gazze konusu sadece Avrupa Birliği üyesi ülke ve yöneticileri için değil; bir bütün olarak insanlık için imtihan vesilesi oldu. Temennimiz insanlığın bu imtihanı kazanması ve dünyadaki bütün zulümlerin sona ermesi...