"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

12 Eylülcü Neoliberallerde belediyecilik anlayışı üzerine…

Şükrü BULUT
16 Şubat 2024, Cuma
Okuyucularımız haklı olarak serzenişte bulunuyorlar.

Ülkede demokrasinin olmadığını iddia ettiğimiz halde, önümüzdeki seçimler hakkında yazmamızı yadırgıyorlar. Evvelâ şu hususu arzedelim. Yazdıklarımızın; zamanımızı tesbit, yakın geçmiş ile mukayese ve siyasette olanların, projenin devamı niteliğinde gerçekleştiğinin izahı biliyorsunuz.

AKP’nin İstanbul adayının cömertçe vaadlerini uzaktan duyarken, 1989 lardaki ANAP’lı günleri hatırladım… Vatandaşa tencereyi verip, kapağını seçimden sonraya bırakan belediyeciliği… Açıkça rüşvet dağıtıyorlardı, halka… Bu gün de aynı şeyleri, milletin izzet ve haysiyetini kıracak seviyede yapıyor, AKP adayları… On altı milyon emekliyi on bin tl aylık ile süründüren 12 Eylül partisinin adayı; gençlere öğrenim kredilerini aylık on bin liraya çıkaracağını vadediyor.

Başka; evlenecek çiftlerin beyaz eşyalarını temin edeceklerinden… Elbette bunu; zinayı meşrulaştırarak evlenmeleri asgariye indiren hükümet söylüyor. Ve daha neler, neler… AKP’nin İstanbul’daki çalışmaları ve vaadlerini dinlediğinizde, hükümetin kasalarının dolu olduğu izlenimini alıyorsunuz. Fakat sokaklardaki perişaniyet ve kaos ise, hükümetin iflas eşiğinde olduğu kanaatini uyandırıyor. Hangisi doğru derseniz; arkasını global sermayeye dayamış ve İstanbul’u Asya’nın DAVOS’u yapma hayâlindeki neoliberallerin, seçimi kazanma uğrunda yeterli maddi desteğe sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Ankara’da daha zillet verici bir manzara… AKP adayı, seçildiği takdirde geçinemeyen ailelere ayda beş bin lira vereceğini vadediyor. Tıpkı bir müddet önce Cumhurbaşkanının “aziz milletinin emeklilerine” beş bin lira ulufe dağıttığı gibi… Millet mi bu ülkenin sahibi, yoksa 12 Eylül ile başa gelen idareciler mi ülkenin asıl sahibi, belirsiz…

12 Eylül’ün hipnoz fırtınasıyla sersemleşmiş bir kısım insanlarımız, ANAP veya AKP’nin şehirlerimizi veya ülkemizi beceriksizliklerinden düzgünce idare edemediklerini zannediyorlar. Asla… Kırk küsur senedir hiçbir mali sıkıntıya girmemiş bu hükümetleri idare edenlerin her türlü imkanlarının olduğuna inanmak zorundayız: Para, makina, her türlü bilgi/tecrübe ile mücehhez eleman ve ileri teknoloji… Peki neden beceremiyorlar, diyeceksiniz.

Ülkeyi idare edenlerin, sahnedekiler olmadıklarını halâ anlayamamışsak, hipnozdan biz de nasiplenmişiz demektir. Çıkış noktaları; vatan, millet, insaniyet, İslâmiyet ve milli kültür olmayanların belediyeciliklerindeki projeler günübirliktir. Oradaki siyasetçi, teknokrat veya bürokrat düşünmeden gereğini yapacaktır. Sonrası onları ilgilendirmiyor. ANAP ile AKP nin şu kırk küsur yılda çöpe attıkları siyasetçilerden, bürokrat ve donanımlı elemanlardan en az üç Türkiye inşa edilip idare edilemez miydi? İşin en haysiyet kırıcı tarafı ise, adi rüşvet veya sıradan ilgilere kapılarak şu Neoliberal hükümetlerde (Belediyelerde) kullanıldıktan sonra dışarıya atılanların kahredici sessizlikleri ve suskunlukları olmalı… Bermuda’ya yakalanmış gemiler gibi tarihin derin diplerine çöküyorlar, milletin serveti konumundaki insanlarımız…

12 Eylül Belediyecilerinin – belki de bilinçsizce- mücadele ettikleri değerlerin başında hukukun üstünlüğüne dayanan “SOSYAL DEVLET” gelmiş. Milletin sermayesini, birlikte çalıştıkları Marksist küresel sermayecilere bırakanlar, milli devletin kolunu-kanadını budarken, ithal ettiği global şirketleri devletin yerine ikame etmiş. İşte bakalım… Hizmet sektörleri... Sağlık ve Eğitim… Tedarik zincirleri ve nihayet vatanın toprağı olan mülkleri sözkonusu şirketlere devretmesi hadiselerinin çetelesini tutacaklar, hakikatin yanında söylediklerimizin çok küçük kaldığını göreceklerdir.

Ekonomisi bozulmuş bir ülkede vatandaşına yardımcı olmak, elbette devletin vazifesidir. Fakat bu yardımı belli hukuki ölçülere bağlamayıp keyfi ve parti menfaatine göre düzenliyorsa belediyecilik… Seçimler kışa denk geldiğinde odun- kömür, sair zamanlarda ise makarna ve bulgur dağıtan acube ve ayırımcı belediyecilikten bahsediyoruz. En küçük bir inşaat ruhsatında, parselasyonda, imar plânında vatandaşın helal mülklerine çöken belediyeciliğin mahiyetini araştırırsanız, bin senelik Müslüman Türk belediyeciliğinin işlediği cinayetlerinin 12 Eylülcülerce işlendiğini açıkgözlerle göreceksiniz. Milletin malını yağmada, mülksüzleştirmede, partililerini ihyada ve masumların hakkını gaspta Moğollara yaklaştıklarını hüzün içinde seyredeceksiniz.

İnşaallah devam edeceğiz…

Okunma Sayısı: 1130
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Davut

    16.2.2024 23:22:55

    Belediyelerin demokrasiyi atomizede nasıl kullanıldığını ve bu demokrasi suikastçıların bu yolu nasıl kullandığını Yetkililerin de duyacakları şekilde mesele yazılmalı.

  • Hüseyin T

    16.2.2024 14:01:08

    Maalesef belediyecilik kıymetli hocamızın da detaylı bir şekilde izah ettiği gibi ta 12 Eylül ve onun türevleri olan ANAP ve akp gibi partiler vasıtasıyla tamamen şantiye ve rantiye olarak devam etmektedir. Günümüzde hemen hemen bütün şehirlerde bu talan ve rant uygulamalarının hız kesmeden devam ettiğini esefle müşahede ediyoruz....

  • Mehmet

    16.2.2024 10:38:10

    Sayın yazarım demokrasi yok diyorsanız, yeni asya olarak önceliği demokrasiye vermelisiniz. Demokrasinin şartları olgunlaşınca herkes vazifesinin başına geçecektir. Değil mi?

  • S.topuz

    16.2.2024 05:46:58

    😭😥😓😡😤🙌🌷🤲🌷😞❤🌙☝️🕊🕊🕊🇵🇸🇵🇸🇵🇸 "Benim Ayetlerimi az bir DÜNYA menfaati karşılığında satmayın!" Nehy-i Ilâhî"ye rağmen, her şey bir kötü siyaset uğruna heba ediliyor maalesef! "Menfaatı esas tutan siyaset canavardır Menfaat üzere çarkı kurulmuş olan siyaset-i hazıra; müfteristir, canavar. Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen; merhametini değil, iştihasını açar. Sonra döner, geliyor; tırnağının, hem dişinin kirasını senden ister." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Sözler - 707 Zalimler ve KATiLLER ve ehl-i NİFAK ve Kizb için, yaşasın CEHENNEM ve Esfel-i Safilîn!

  • Alpaslan Öztoprak

    16.2.2024 01:51:27

    Hocam değerlendirmenize ve yorumlarınızı anladım, tamamen hak veriyorum ama alternatifi göremiyorum ....kötülerin içinde iyiyi mi bulacağız.....siyasete, politikacılara bir alternatif olmadığına göre, halk ne yapacağını şaşırmış durumda,bıtkınlık son hadda..... Laf aramızda tarafgirlik yapmadan, şimdikiler İstanbulu ne hale getirdiğini de unutmayalım....reziller....bu beceriksizlerin verdiği en büyük zarar insanların umutlarını, dirençlerini kırdılar...... yazınızın devamında buluşmak üzere selam,hürmetler ve saygılar

  • Oğuz Yiğiter

    16.2.2024 00:44:36

    Global güç odaklarınca, Türkiye'yi mihverinden çıkartma misyonunda ANAP'la halef-selef olarak kullanılan AKP; derinlerin Kemal Bey'in devlet millet kucaklaşması ve cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağız sözlerinden fena halde rahatsız olmalarıyla, derinlerin 14 mayısta tuşların hepsine birden basarak, "acil stop" müdahalesi ile maça el koyup bin yıl sürecek dedikleri projelerini tamamlamak için taşeronu bir miktar daha sahada tutmak istemelerini, kendi başarıları sanan tükenmiş ekip, 1989 mahalli seçim sendromunu yaşayabilir. Zira gelişleri, misyonları mütemmim olduğu gibi akıbetleri de benzer olması kaçınılmaz gibi duruyor...

  • Yaşar

    16.2.2024 00:19:35

    Evet, bu çarpık anlayışın halkalarını birbirine iyi bağlıyorsunuz. Uyandırmaya devam. Allah kaleminize kuvvet versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı