"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

ANAP’tan AKP’ye Neobiberal belediyeciliğe kısa bir bakış…

Şükrü BULUT
04 Mart 2024, Pazartesi
İnsan nisyandan geldiğinden unutkandır. Hele zamanımızın teknolojisiyle zihin coğrafyası, Moğollarca ayaklar altına alınmışsa… İşte o zaman, tek zaman diliminde bir tezgâhta kendisine takdim edilen yalan ile hakikati ayıramayacak hale geliyor. Sonra da, “Neme gerek, herkes benim gibidir.” Diyerek, içine düştüğü bataklığı sıradanlaştırmaya gidiyor.

Tarafgirlik, inat, korku, menfaat veya anlayamama refleksleriyle, mevcut iktidar partisine müsbet bakanların dışındaki ahalinin feryad ü figanlarını duyuyorsunuz. Gel gör ki tepkilerini TEK ADAM’a veya günümüz AKP’sine yönelterek, felaketin boyutlarına, sebeplerine ve çarelerine bakamıyorlar. ”AKP belediyeciliğinin” mahiyetini renkli örtülerle gizleyen neoliberallerin oyuncakları haline gelmiş insanlarımızın sosyal veya siyasi mücadeleleri de netice vermiyor. Belki de, içinde bulundukları perişaniyeti şiddetlendiriyor.

AKP’nin, kendisinden önceki ANAP’ın uyguladığı programlarla çalıştığını bilemediğimiz zaman, oklarımız hedefini bulamıyor. Zira hükümetin diğer icraatlarında olduğu gibi, belediyecilikte de yaptıklarının bir program gereği olduğunu, şikâyetçiler bilemiyorlar. Yani, küresel sivil Marksistlerden ANAP’a yapılan devasa yardımların AKP’ye de yapıldığını, mahalle muhtarlarına uzanan propaganda giderleri zincirinden anlıyorsunuz. Yine, ancak büyük hükümetlerin yapabilecekleri vaatleri, sıradan iktidar partisi belediye başkan adayları ilan ediyorlar. Yani mevcut iktidar partisinin mali olarak sırtını global sermayeye dayadığını anlayamamak, ya aşık ya sarhoş olmayı gerektiriyor. Daha doğrusu, bütün dünyayı hegemonyasına almayı hedeflemiş sivil Marksist cereyanını, Latin Amerika’daki seçimler kadar Türkiye’mizdeki seçimler de ilgilendiriyor. Bir maden şirketinin, bir anda dünyanın yedi beldesinde dünyamızın bedenini bıçakladığını düşündüğünüzde, o şirket sahiplerinin, dünya siyasetindeki ve milli devletlerin siyasetlerindeki vazifelerini düşünmemek, elbette cahillik olur.

Şayet komünizmin/Marksizmin öldüğüne inanıyorsanız, kapımıza dayamış bu işgalci global “yeni Bolşevizm”i tanıyamayız. İşte bu hakikate binaen, 1970’lerden itibaren tam anlamıyla tatbike konulan “global sivil Marksizm”in, ABD’den ve İngiltere’den başlayarak önce Latin Amerika’daki, sonra Avrupa’daki ve Türkiye’mizdeki gizli işgalini takip edemediğimizden, ne düçar olduğumuz hâlin tarifini yapabiliyoruz, ne hırsızları tanıyabiliyoruz, ne savaşların gerçek sebeplerini biliyoruz... Ve müşevveşiyet, dört bir yanımızı çaresizliğe teslim ediyor. Düşmanını tanıyamayan nasıl cihad edebilir ki…

AKP siyasetçilerine azıcık teşekkür borçluyuz. Adamlar, ihtilâl ürünü ve Neoliberallerin ilk aleti olan ANAP’ın devamı olduklarını gizlemiyorlar. Maliye bakanından ta Merkez Bankası’nın başkanına kadar bütün elemanlarını bu neoliberallerden aldığını iftiharla söylüyor. Bir eli Londra’da ve diğeri Körfez’de olduğu halde, yirmi küsur senedir yetmiş sente muhtaç olmuyor. Kemal Derviş zamanında anayasa kitapçığını fırlatanlar, bu zamanda, Papaz’ı kullanarak, fukara milletin servetini global efendilerine transfer ediyorlar. O zamanda bankaların hortumlanması ve bu zamanda açıktan piyasadaki döviz hareketleriyle aynı neticeye ulaşılmadı mı? İki sene önce 8 TL olan Euro’nun otuz dört liraya çıkışını birlikte seyretmiyor muyuz? Peki neden? ANAP’ın, demokratların ülkeye kazandırdıkları eserleri efendilerine satışını takip eden AKP, daha zekice davranıyor. Arazileri, vadileri, dağları, henüz planlama aşamasındaki köprü ve benzeri eserleri global sermayeye aktarıyorsa, günahın hepsi AKP’ye yüklenmemeli, değil mi?

Sözümüz hem muhalefete hem de cezbe ile AKP’ye bağlananlaradır. ANAP’a dua edip AKP’ye bedduaya kalkışmanın, aklî izahı olamaz. Zira mevcut hükümetin, kırk sene önce başlamış bir proje gereği olarak iktidarda olduğunu düşünmeden yapılacak itirazlar ve gösterilecek tepkiler, maalesef bizi kurtaramayacaktır.

Turgut Özal’ın anayasayı çiğnediğindeki mazeretini hatırlarsınız: Bir defa delmekle bir şey olmaz… AKP’liler de: “Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi gibi; bağımsız oldukları iddia edilen adli kurumlar, Neoliberal programa aykırı hareket edemezler. Bu iş kırk küsur senedir böyle geliyor.” diyor. Haklı değiller mi?

Netice itibariyle, AKP’nin global sivil Marksist programı takip ettiğini,

Bir proje partisi olarak şimdiye kadar; vatan, millet ve İslâmiyet aleyhinde çalıştırıldığını,

Başarısının yarısı neoliberal sermayeye ait olsa da, diğer yarısının da cehaletimizden kaynaklandığını,

Ve bu global, sivil ve Marksist cereyanın mahiyetini anlayamadan da hürriyete ve demokrasiye kavuşamayacağımızı bir tarafa not edelim, diyoruz.

Okunma Sayısı: 1358
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet

    4.3.2024 17:36:24

    Baştan sona güzel bir mantık örgüsü ile örülmüş bir makale... Okumadan, düşünmeden ve çevresindeki havaya kapılarak siyaseti kurgulayanların başımıza ördükleri bu beladan kurtulmak duasından başka ne diyelim.

  • A.Yılmaz

    4.3.2024 14:09:19

    İktidar ile muhalefetin kafa yapısı olarak maalesef bir farkı yok. İki tarafta demokratik değil. Böyle olunca halkta menfaatine bakıyor.

  • Yaşar

    4.3.2024 12:48:15

    Demokrasiyi anlayamadan, salt akp karşıtlığı millete ufuk getirmiyor. Milletimizi düştüğü yerden ayağa kaldırmamız lazım. Güzel tesbitler, tebrik ediyorum.

  • Semih

    4.3.2024 12:22:19

    Bu mahalli seçimlerin demokrasiye giden yolu açmasından başka bir beklentim yok. Çünkü enkazın yalnızca bir veya iki parti tarafından kaldırılacağına inanmıyorum.

  • Hüseyin T

    4.3.2024 08:48:30

    Evet , ne yazık ki Neoconlarin planlarını hiç aksatmadan devam ettiren ve aldıkları emirleri harfiyen ifa eden "yerli ve milli" işbirlikleri son hızla görevlerini yerine getirmektedirler.Kiymetli hocamızın da yukarıda ve birçok yazısında gayet veciz bir şekilde ifade ettiği gibi bu menhus taifenin planlarının tahribatı, gerek merkezi hükümet ve gerekse yerel yönetimlerde yolsuzluk ve yoksulluk olarak halkı inim inim inletip perişan etmektedir. Aslında kapkaranlık ve tam bir fetret döneminde yaşamaktayız.ufukta bir nebzecik de olsa tulu eden bir ışık da görülmemektedir.

  • Mustafa coban

    4.3.2024 05:54:02

    Her ṣey halkimizin demokrasi talebine bagli.talep olursa arz olur.halkimiz beton köprü yüsek katli binalar isterse demokrasi gelmez.susuz yaṣarim havasiz yaṣarim özgür lük olmadan yaṣayamam derseniz demokrasi insan haklari gelir.

  • Oğuz Yiğiter

    4.3.2024 05:10:21

    AKP; ANAP'ın Anadolu'yu emperyal güçlere talan ettirme projesinin, "yeni Osmanlı" soslu 2000'li versiyonudur. İçeride de; "aldatmakla iş gören nifak cereyanı"nın sacayağından biri olan mareşal ekolünün; dördüncü devresi, uzun olur ve gayet adileşir" ihbarına mâsadak dördüncü rükün görevini bihakkın yerine getirerek bin yıl sürecek denilen 28 şubat misyonunu da bu ekibe yaptırıyorlar. Ve zulme alkış tutan saderûn ehl-i iman alkışları eşliğinde... Ne hazin bir tablo....

  • S.topuz

    4.3.2024 01:08:46

    Velhasıl; Deccallerin..."Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş. Şualar - 587 Bütün gayret ve çabaları, kurmuş oldukları fasid ve kayırmacı düzenin, her hal ve şartta aksamadan devam etmesi, "bin sene devamı"nı sağlamak gayret ve çabaları! Ama nafile ve boşuna çırpınışlar, "...bir halt edemezler!..." diye anlıyorum!? "Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır."...Şualar 587

  • S.topuz

    4.3.2024 01:08:36

    Velhasıl; Deccallerin..."Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş. Şualar - 587 Bütün gayret ve çabaları, kurmuş oldukları fasid ve kayırmacı düzenin, her hal ve şartta aksamadan devam etmesi, "bin sene devamı"nı sağlamak gayret ve çabaları! Ama nafile ve boşuna çırpınışlar, "...bir halt edemezler!..." diye anlıyorum!? "Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır."...Şualar 587

  • S.topuz

    4.3.2024 01:04:04

    Velhasıl; Deccallerin..."Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş. Şualar - 587 Bütün gayret ve çabaları, kurmuş oldukları fasid ve kayırmacı düzenin, her hal ve şartta aksamadan devam etmesi, "bin sene devamı"nı sağlamak gayret ve çabaları! Ama nafile ve boşuna çırpınışlar, "...bir halt edemezler!..." diye anlıyorum!? "Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır."...

  • irfan göçmen

    4.3.2024 00:44:51

    Anlamanın ,anlatmanın ve idrak edebilenleri bulmanın zor olduğu bu gibi zamanlarda Rabbim bizleri az olan idrak edenlerden eylesin diye dua ediyorum.

  • Demokrat Avrupa

    4.3.2024 00:27:29

    Neoliberal akımın tarihçesini bilmeden mahiyetini anlamak mümkün değil gibi görünüyor. Değişik renklere bürünmesini çok iyi bilen bu münafıkane hareketin verdiği zararlar ve yaptığı tahribatlar insanlığın sonunu getirecek cinsden. Bundan dolayı ne kadar zor olsa da anlaşılması çok büyük önem arz ediyor

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı