"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Altılı masayı destekleyenler, demokrasiye hizmet ediyorlar…

Şükrü BULUT
28 Kasım 2022, Pazartesi
Ah demokrasi…

Anlaşılması kadar anlatılması da kolay değilmiş. Tahrip kolay olduğundan, Neocon-Neoliberal ittifakının desteğiyle Kemalist generallerimiz bir asırlık çalışmayı, bir gecede devirdiler. (12 Eylül 1980) Ve daha sonra güzel Türkiyemiz, global hegemonyacıların desteğiyle kırk sene sürecek bir istibdat sürecine yakalandı. İhtilalcilerin bin sene devam edeceğini iddia ettikleri bir süreç… Günümüzdeki ABD ve AB ülkelerinin milli meclislerine de musallat olmuş ve döşümüze çökmüş müstebit bir güçten bahsediyoruz.

Milletimizin içinden çıkan siyasi partiler, yalnız başlarına bu güç ile başa çıkamayacaklarını anladılar. Günümüz idaresinin, demokrasinin bir çok unsurunda; 1909, 1921, 1950 ve 1979 meclislerinin temel hakk ve hürriyetlerinden çok uzağa savrulduklarının farkına varan siyasi partilerimiz, demokrasi ortak paydasında bir araya geldiler. Yani, bu kırk senelik dehşetli tahribatın neticesinde millete unutturulmuş demokratik değerlerin, hürriyet anlayışlarının, insani faziletlerin ve güzel ahlakın ancak bir birliktelikle elde edileceğine inandıklarından burada ittifak ettiler. İnsani paydalarda, temel haklar ve demokrasinin unsurlarında ittifak ettiklerini bir çok vesile ile deklare ettiler.

Önce demokrasinin genel tanımları… Sonra insanî temel haklar… Sonra, millet olarak zayi ettiğimiz değerler… Ve insan olarak ihtiyacını duyduğumuz “milli birlik-beraberlik”… Milli birlik ve beraberlik ile demokrasinin; birbirilerine sebep ve netice olduklarını bilerek masalar kurup çalışmaya başladılar. Kırk sene boyunca tahrip edilenin birkaç senede inşası mümkün mü? Ki bu bir araya gelenleri global istibdat, 12 Eylül ihtilalinden bu yana ayrıştırmaya çalışıyor. Irklar, dini inançlar, mezhepler, sınıflar ve daha nice farklılıklarla ülkenin sosyal bünyesine zerk ettikleri zehirlere rağmen; dünde bir araya gelemeyen ideoloji mensupları günümüzde DEMOKRASİ için bir masanın etrafında toplanmışlar. Her parti, kimliğindeki belirleyici rengi ve çizgiyi bir tarafa bırakarak “ÖNCE DEMOKRASİ” diyor. Bu çalışmayı küçümseyenlerin, bu masa aleyhinde fitne-tezvirat ile gazetecilik yapanların ve bu çalışmaya girişmiş siyasetçilere iftira atarak kendilerince masayı dağıtmaya gayret edenlerin “DEMOKRASİ DÜŞMANLARI” olduklarını söylememiz inşaallah aşırıya kaçmaz. Medya takipçilerini, altılı masaya siyasi düşüncelerinden dolayı karşı olanları ve demokrasiyi anlayamadığından havuzda yüzenleri tenzih ediyoruz. Bahsettiğimiz demokrasi karşıtları, haris menfaatlerini umumun zararında arayarak demokrasi ile mücadele edenlerdir. Bu mücadelelerinde dini duyguları, milli hisleri veya umuma ait değerleri istismar edenlerin hakka-hukuka girdiklerini de belirtmek durumundayız.

Altılı Masa düşüncesini, demokrasi yolundaki fedakârların gayretlerinin neticesi olsa görüyoruz. Dünya demokrasi tarihini yazacaklar, bu teşebbüsü hanemize artı olarak yazacaklardır. Bu hayırlı teşebbüsü, bir “iktidar değişimi” veya AKP’nin de ANAP gibi tarihin arşivine geçişi ile sınırlı düşünmenin çok eksik ve hatta yanlış olduğunu düşünüyoruz. Türkiye demokrasisinin hem Avrupa ve hem de bir kısım Asya demokrasilerinden; bilhassa tarih, inanç ve pratik uygulamaları yönüyle ayrıldığını bildiğimizden, Altılı Masa’nın yeni yeni ilave ve takâmüller eşliğinde, milletimizin büyük ekseriyetini temsil seviyesine ulaşarak çalışmalarını boyutlandırarak devam ettireceğine inanıyoruz.

Demokrasinin Asr-ı Saadet ile başlayıp, İmam Hüseyin’in (r.a.) şehadetiyle kesintiye uğradığını öğrenecek olan milletimiz, bu hususta ABD ve AB’de global dinsiz müstebitlerce işgale uğrayan Batılı milletlere de yardım edeceğinden hiç şüphemiz yoktur. Bu ilmi bir gerçektir. Bu güne kadar ortaya getirilip tartışılmadığından çok insanlarımıza garip gelebilir. Fakat demokrasinin mahiyetini bilen, tarihçesini okumuş ve günümüzdeki problemlerini tesbit etmiş hukuk ve siyaset bilimcileri, en mükemmel demokrasinin Hulefa-yı Raşidin döneminde tatbik edildiğini eserlerinde itiraf ediyorlar. Kaynak isteyen okuyucularımıza Avrupa’dan meşhur hukukçu Schobbel’i ve İslâm dünyasından ise merhum Ali Fuad Başgil’i gösterebiliriz.

Bu cihetiyle Altılı Masaya, Milletimizin Demokrasi Mektebi nazarıyla da bakabiliriz. İnanç, sınıf, ırk, mezhep ve kültür farkı gözetilmeksizin, milletimizden her bireyin faydalanabileceği bir demokrasi eğitim masası olarak da düşünebiliriz. Demokrasi Masasında çalışanlar bu işi bilirler, yaklaşımı da yanlış anlaşılır. Bu demokrasi seferberliği mili ve milletimiz mevzubahis ise, herkes elinde- avucundaki bilgi ve tecrübeyi oraya aktaracaktır. Altılı Masa bu güzel üslubu yakaladığında; millet olarak ihtiyaç duyduğumuz demokrasinin dayanağı olacak anayasalar da, milli bütünlüğümüzün unsurları da ve birey olarak devlete olan ortaklığımızın usul ve sınırları da kendiliğinden meydana çıkacaktır, inşaallah…

Okunma Sayısı: 1827
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    29.11.2022 08:57:36

    "SEKİZİNCİ MES'ELE: Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccal'ın cebr ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz." Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 585

  • S.topuz

    29.11.2022 08:56:16

    "Hem Deccal'ın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükûmetine ait garib halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebetdar rivayet edilmesi cihetiyle manası gizlenmiş. Meselâ: "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (A.S.) onu öldürebilir, başka çare olamaz." rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-i Kur'aniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir."(Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 581). Demekki, DECCALİZMİ tamamen yok etmek eşyanın tabiatına ters ve iman- küfür mücadelesi de KIYAMETE kadar devam edecektir.

  • Şevki

    28.11.2022 21:22:28

    Yeni Asyamızın muhalefete daha çok ufuk açıcı ve sitratejik olarak destek olması gerekiyor. Tebrik ediyoruz.

  • Hüseyin T

    28.11.2022 15:45:41

    Küresel dünyada varolmanın ,yerel ve global meseleleri çözmenin, refah ve huzur içinde yaşamanın temelinde adaletli hukuk sistemi ve demokrasi vardır... Demokratik bir yönetim olmadan, hürriyet ve farklılıklara saygı olmaz.. Birbirine benzeyen, aynı tip/ tek düşünceli insanların olduğu yerlerde şahsiyetli kişiler, kitleler yoktur, yığınlar vardır.. Demokrasi, ademoğlunun fıtratına ve fabrika ayarlarına en yakın beşeri sistemdir .bu sistem yüzyıllardır çeşitli ülkelerde rüştünü ispat etmiştir .. küresel çapta ademoğlunun ekseriyetle yönünü çevirdigi ülkelerin demokratik ülkeler olması boşuna değildir... İnsana tam olmasa da halife-i ruyi zemin olduğunu hissettiren sistemin adıdır demokrasi...

  • Zübeyir

    28.11.2022 15:35:08

    Normal şartlarda bir araya gelmeyen ve gelmeyecek taraflar bir araya geldiyse, bu iş kader cihetiyle de manidar... Demokrasi çalışmaları taçlanırken, biz hem demokrasinin mahiyetine hem de "meşrutiyet-i meşrua" vurgusuna çalışmalıyız kanaatindeyim.

  • Hikmet

    28.11.2022 12:10:12

    Türkiye’nin demokrasiye şiddetli ihtiyacı var. Altılı masa bunu ders vermeli.

  • Hüseyin

    28.11.2022 11:15:59

    Evet, çok yerinde bir tespit. Demokrasi dersindeki geri kalışımızı bu altılı masa büyük bir gayretle tamamlamalı. Hatta akp liler de milli bütünlük için bu masaya geleceklerdir. Yani vatanını ve dinini ciddi sevenleri kastediyorum.

  • Bülent Bektaş

    28.11.2022 08:38:30

    Her zaman olduğu gibi yine çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize saglık Şükrü bey

  • Hüseyin kıymık

    28.11.2022 08:33:02

    Altılı masadan rahatsız olanlara baktığımızda görüyoruz ki başta CHP içindeki aşırı süfyanistler olduğu gibi, başka başka olduklarını söyler gibi yapıp aynı zihniyetin takipçilerinden başkaları değil… Hoyratça kullandıkları bir iktidarın ellerinden gitmesinden Amerika ve Rusya’da rahatsız ki altılı masadaki ciddiyeti görünce mevcut reisin en büyük destekçilerinden oldular.. Netice iç ve dış Kemalistler birleşerek altılı masayı hedef aldılar, dua edelim hayırlı amellerinde Rabbim yardımcıları olsun… Onlara bu tür yazılarla nokta-i isnat olmaya devam edelim inşaallah… Güzel bir değerlendirme tebrik ederim…

  • Abdullah negünekaldım

    28.11.2022 07:36:26

    Bu yazıyı nurculuk iddiasında bulunan herkes okumalı ve istifade etmeli, çünkü ben bir nur talebesinin özellikle siyasi konularda sıradan avam bir cami cemaati gibi düşünüp karar vermesini kabul edemiyorum .

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı