Bu hafta nasip oldu Cumalarımızı camilerde, daha çok avlularında ve parklarda eda edebildik. Fizikî mesafenin korunduğu, herkesin maskeli ve kendi seccadesi ile geldiği bu açık alanlarda rahat bir şekilde namazlar kılındı.
Bizim de içimizden geçen ve Cumaya gelenlerin de yüzlerindeki ifadeleri okuyabildiğimiz kadarıyla iki duygu hâkimdi:
1- Cumaya kavuşmanın mutluluğu.
2- Şimdiye kadar engellenmiş olmanın kırgınlığı/kızgınlığı.
Birinci duygunun olması zaten gayet anlaşılır, o yüzden ikinci duygunun neden oluştuğu üzerinde duralım.
Öncelikle camilerde namazın kılınma ortamını ele aldığımızda görüyoruz ki tedbirler gayet iyi planlanmış. Herkes abdestini evinde alıp geldi, şadırvanlara temas olmadı. Herkes seccadesi ile geldi, kimsenin yere teması olmadı. Herkes maskesi ile geldi, hava yolu ile olabilecek temas kesildi. Fizikî mesafeye uyuldu, hem doğrudan temas, hem de hava ile temas kesildi. Sadece farz kılındı ve hutbe verildi, ortamda bulunma süresi asgarî düzeye getirildi. Görevliler dezenfektan dağıttı, temizliğe dikkat edildi... ve daha birçok tedbir uygulandı. Gayet iyi düzenlenmiş tedbirlerdi, yapanlardan Allah razı olsun.
İşte, gönüllerde ve yüzlerde olan burukluk ve kızgınlık ise bu ortamı gördükten sonra başlıyor. Şimdiye kadar yine böyle bir ortamda Cuma namazı gayet rahat ve tehlikesiz eda edilebilecekken, hem de mübarek Ramazan’da, neden bu ibadet engellendi? Neden bulaşma riski camiden çok daha fazla olan alış veriş merkezleri, fabrikalar, berberler, semt pazarları... gibi birçok yer ya hiç kapanmadı, ya da camilerden daha önce açıldı?
İşte bu soruların akılları tırmalaması yüzlerdeki kızgınlığın sebebi oldu.
Sorular bazılarının aklında cevapsız kalırken, birçok kişi ise cevaplar verebiliyor.
Doğrudan temasın çok yoğun olduğu berberlerin dahi camilerden önce açılması gösteriyor ki yetkililerimiz için bunlar daha önemli imiş. Kızgınlık bundan idi.
Burukluk ise, halkın da Cuma hassasiyetinin kırılmış olmasındandı. Kendi şehrimde hesaplandığım kadarıyla ortalama beş camiden biri ibadete açılmıştı. Fakat gelin görün ki toplanan cemaat normal zamanda dolan bir cami kadar ancak edebilirdi. Bu da gösteriyor ki toplumumuzun Cuma namazı hassasiyeti de büyük bir kırıma uğramış durumda. Bunu hissetmiş olmak derin bir üzüntüye sebep oldu. İnşallah yanılıyoruzdur.
Din adına siyaset yapmanın zararlarından olan ‘dine uzak olanları dinden soğutmaya sebep olması’nın örneklerini şimdiye kadar çokça görüyor idik. Artık dindarları da dine lâkayt hâle getirme örnekleri de ne yazık ki artmış durumda. Cuma hassasiyetinin kırılmış olması da bunun en çarpıcı örneği.
Allah sonumuzu hayr etsin.