Risale-i Nur hizmet-i imaniyesinde gizli kahramanlar bulunduğunu hepimiz biliyoruz.
Ancak “Nurun gizli kahramanı” ifadesini Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin bizzat kullandığını görünce bu hususa yeniden dikkat çekmek gerektiğini hissettik. Bu gizli kahramanlar sessiz, sedasız, gösterişsiz ancak hizmet-i imaniye noktasında ve meslek-meşrep hususunda çok muhkem insanlardır. Ön plana çıkmayan, çok konuşmayan, kendini her meselede fikir beyan etmek zorunda görmeyen, mesul olduğu vazifesini yaptıktan sonra yeni bir vazife için hazır bekleyen, hizmette her zaman ileri fakat ücrette en geri duranlardır.
Kendi isimlerinin çok zikredilmesinden hoşlanmayan, kendisinin bahsedilmesinden rahatsız olan, “Ben şöyle yaptım, böyle yaptım” ifadelerini hiç, ama hiç kullanmayan, tevekkül ve teslim içerisinde görevini yerine getiren, halis, muhlis, samimî ve gayretli hizmet erleridir. Onlar bilinen, tanınan ve sürekli hürmet gösterilen bir insan olmaktan ziyade bilinmeyen, tanınmayan ve şahsına hürmeti arzulamayan birisi olarak yaşamayı tercih ederler.
Şahıslarının hizmet-i imaniyenin önüne geçmesine ve geçirilmesine asla izin vermezler. Bu anlayış ve iradelerinden hiçbir taviz vermeden hizmetlerini tamamladıktan sonra beka âlemine göç ederler.
İşte, Kahraman Burhan olarak Risale-i Nur’da tavsif ve tarif edilen bir Nur talebesi de böyle yapmış, böyle yaşamış ve dünya hayatını bu şekilde tamamlamıştır. “Merhum Burhan, Nurun ümmî ve gizli kahramanı idi. Hem onun akrabasını, hem Isparta’yı, hem Medresetü’z-Zehra şakirtlerini tâziye ediyorum. Beş-altı gün evvel haber almıştım. Şimdiye kadar beş altı gün zarfında belki bin defa ona dua etmişim.”1 Allah (cc) onlardan razı olsun. Cenab-ı Hak gizli kahramanların sayısını çoğaltsın.
Dipnot:
1. Emirdağ Lahikası, s. 383.