"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhabbet fedaisine sevgi yakışır

Süleyman KÖSMENE
24 Ekim 2022, Pazartesi
İsmail Arafat: “Muhabbet fedaileriyiz diyoruz ama; birbirimizi sevmeyi neden başaramıyoruz?”

Kendimi Sever Gibi

Hindistan’ın barış savaşçılarından Mahatma Gandhi’nin bir duası vardır: “Allah’ım! Kendimi sever gibi başkalarını sevmeyi; başkalarını yargılar gibi kendimi yargılamayı öğret bana!” 

Bedîüzzaman diyor ki: “İnsan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur, mü’min kardeşine adavet eder.”1

Bedîüzzaman adavete de şöyle yön çiziyor: “Adavet etmek istersen, kalbindeki adavete adavet et, onun ref’ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adavet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü’minlere adavet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen, kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adavet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete lâyıktır. Öyle de, adavet hasleti, her şeyden evvel kendisi adavete lâyıktır.”2

İmtihan Konumuz

Kardeşler arasında yaşatmakla yükümlü olduğumuz uhuvvet, “eleştiri silahının” o mahrem alana girmesini istemez. Ama bu, imtihan konumuzdur bizim! Şüphesiz nefsin kendisini yargılayıp, başkasını serbest bırakması kolay bir şey değildir. Zordur ve pahalıdır! Bahası Allah’ın rızasıdır, rahmetidir, tevfikidir, yardımıdır… Sevaptır ve cennettir!

Zordur; çünkü cennetin fiyatıdır! İçimizdeki adavet tohumlarını daha çimlenmeden kurutmamız bundan önemlidir. Ölünceye kadar savaşımız budur bizim. Çünkü husumet en başta kendimize cinayettir.

Suçu Küçültmeliyiz

Bir husumet gördüğümüzde Bediüzzaman hazretlerinin paylaştırma esasına göre husumeti paylaştırabilirsek rahat ederiz. O zaman sadede dostumuzu suçlamaktan kurtulur, suçu dört eşit parçaya bölerek küçültebiliriz. Sevmeyi de başarabiliriz. 

Bedîüzzaman’a göre, fenalığı karşısında mü’mine küsmek, bundan sırf onu sorumlu tutmak ve sadece onu yargılamak zulümdür. Çünkü başka pay sahipleri de vardır.  

Eğer küsülecekse bu dargınlığı, bütün pay sahiplerine eşit dağıtmalıdır! Öncelikle fenalığın dörtte biri kadere aittir. Bu hisseyi bir ayırmalıyız. Kaderin hissesinden dolayı mü’mine adavet etmemeliyiz! Kadere küsülmez. Kaderin hissesini çıkarıp kader ve kazaya rıza ile mukabele etmeliyiz. 

Sonra bu fenalıkta nefis ve şeytanın da bir payı vardır. Fenalık yapan mü’min, nihayet nefis ve şeytanına yenik düşmüştür. Bu durumda ise, mü’mine adavet değil, bilakis acınmalı ve pişmanlık duyacağını beklemelidir. Bu pay da çıkarılırsa, husumet yarıya inmiş olur. 

Sonra fenalıkta bir pay da kendi nefsimizdir. Biz kendimiz de suçsuz değilizdir. Bunu da görmeliyiz. Bu payı da çıkardığımızda, husumetin dörtte üçü erimiş, bitmiş olacaktır. 

Geriye dörtte bir kalmıştır.   

Dörtte Bir Kimindir?

Fenalığın sadece son dörtte birlik payının hasma, yani yanlış yapan mü’mine verilmesi gerektiğini beyan eden Bedîüzzaman, böyle dörtte birlik bir pay için de mü’mine husumet edilmesini haksız bulur; muhakkak afv ile mukabele edilmesini tavsiye eder. 3 

Çünkü afvı, safhı, bağışlamayı ve öfkeleri yutmayı emreden esasen Cenab-ı Hak’tır. Nitekim Allah buyurur ki: “Eğer affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, muhakkak ki, Allah da çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.”4  

Başkalarını sıkça affetmek, önce bize fayda sağlar: Kalbimizdeki husumeti kaldırır.  

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 312

2- Mektubat, s. 256

3-Mektûbât, s. 313

4- Tegâbün Sûresi: 14

Okunma Sayısı: 2249
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    24.10.2022 11:55:54

    "Dost istersen Allah yeter. Evet o dost ise, herşey dosttur. Yârân istersen Kur'an yeter. Evet ondaki enbiya ve melaike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder. Mal istersen kanaat yeter. Evet kanaat eden, iktisad eder; iktisad eden, bereket bulur. Düşman istersen nefis yeter. Evet kendini beğenen, belayı bulur zahmete düşer; kendini beğenmeyen, safayı bulur, rahmete gider. Nasihat istersen ölüm yeter. Evet ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır." Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 282

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı