Nazmi Bey: “Acz ile zaaf ve gurur ile kibir arasındaki farkları açıklar mısınız?”
Çer-Çöpler Gibi
Acz ile zaaf her ikisi de bedenî ve ruhî zayıflığı ifade etmekle beraber, acz daha çok bedenî güçsüzlüğü ifade eder. Ruhun ahlâkî değerlerden yoksun oluşu, nefsin arzularına uyması, nefsin iradeyi esir alma gücü, nefsin kalp ve akl-ı selim üzerindeki tahakkümü, şeytanın insanı oyunları için kandırması gibi faziletten yoksun duruşlar da zaaf ile ifade edilmiştir.
Resulullah Efendimiz (asm), ahir zamanda ümmetin düştüğü zaafiyeti şöyle anlatıyor: “Size musallat olan yabancıların, sofraya üşüşen böcekler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.” Ashaptan biri: “O gün sayıca az mı olacağız ya Resulallah?” diye sordu. Resulullah (asm): “Hayır az olduğunuzdan değildir. O gün siz çoksunuz. Lâkin bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibisiniz. Hiçbir ağırlığınız olmaz. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaaf duygusunu atacak!”
Ashab: “Zaaf nedir ya Resulallah?” diye sordu.
Efendimiz (asm): “Dünya sevgisi ve ölüm korkusudur!” buyurdu.1
Keza Rasûlullah (asm) buyurdular ki: “Akıllı kişi; nefsini hesaba çekip ona hâkim olan, ölümden sonrasını düşünerek ahiret için çalışandır. Âciz ve zayıf insan ise; nefsin arzu ve zevklerinin esiri olup, Allah’tan kuru kuru dileklerde bulunan ve bunların gerçekleşmesini bekleyendir.”2
Acz Mahbubiyete Nasıl Ulaştırır?
Acz ve zaafın öbür yüzü de vardır ve değerlidir. Acz Allah’ın kudretine, rahmetine, ilmine, iradesine karşı hissedilirse kemaldir. Allah’ın kâinattaki kudret, hilkat, azamet, celâl ve cemâl tecellilerini fark eden insan kendi aczini anlar. Cenab-ı Allah’ın sunduğu sayısız nimetleri, ikram ve ihsanları bilir, bütün bu ikramlar karşısında kendi hiçliğini ve acziyetini kavrar, sayısız şükretmesi, ibadet ve secde etmesi gerektiğini idrak eder.
Acz Allah’a karşı hissedilirse kemâlât, kullara karşı gösterilirse zaaf değeridir. Allah’a karşı acz, aşktan daha sağlam ve daha selâmetli olarak ubudiyet yoluna, ubudiyet de mahbubiyete ulaştırır.3
İnsanın günahlarını itiraf etmesi, nefsini aşağılık ve zalim görmesi, kendini faziletsiz sayması iradesinin zayıf değil, güçlü olduğunun alâmetidir.
Gurur ve Kibirde İnce Ölçüler
Gurur ve kibir iki kardeş değersizliktir. Gururun bazen onur ve izzeti ifade ettiği vakidir. Fakat genellikle kibir manasında kullanılmıştır. Kibrin ise kâfire karşı kullananından başka, hiçbir hayırlı tarafı yoktur. Kibir ancak kibirli düşmana karşı kullanılırsa meşrû olur. Müslüman’a karşı kullanılırsa meşrû olmaz.
Gurur ve kibrin de öteki yüzü vardır: Meselâ kişi mensubu olduğu şahs-ı manevî adına gururlanabilir, milleti adına iftihar duyabilir. Bu fazilettir. Ancak kendi şahsı adına gururlanırsa bu kibir olur, kötü ahlâk ve faziletsizlik olur.4
Dipnotlar:
1- Buhari, 4771
2- Tirmizî, Kıyâmet 25. İbni Mace, Zühd 31
3- Mektubat, s. 77
4- Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, s. 465