Sosyal Medya
Sosyal Medyada gıybet olmaz mı? Sosyal medyada gıybet şahane olur. İsterseniz deneyin!
Yok; denemeyin tabiî ki. Ama bu gıybet denen şey, yüz yüze olduğu gibi, sosyal medya araçları ile de olur. Zaten yüz yüze olduğumuzda sesi ileten hava yerine, sosyal medyada hava ile beraber kablo, kamera, yüksek hızlı internet gibi çeşitli iletken maddeler alıyor. İnsan aynı insan!
Orada da insan var. Gıybet edilen insanın hukuku var. Kınanan insan var. Kınayan var. Bundan haz alan var. Bunu taşıyan insan var. Etkilenen insan var. Etkileyen insan var.
Gıybet ne diye olmayacak ki?
Sosyal medya sadece iletişimi sağlayan bir araçtır. Ama onu kullanan insandır. Sadece farkı, erişim çevresinin ve duyulma kapasitesinin daha geniş olmasıdır. Bu durumda günahı da daha geniş olacaktır şüphesiz.
Günümüzde böyle yayın araçları bir hayli yol kat etmiştir. Aynı haberi, üyesi olan her yere ulaştırıyor. Daha geniş kesimlere iletiyor. Tahripse tahrip gücü, iyilikse pozitif gücü çok daha yüksektir.
Sosyal Medyada husn-ü zan da, su-i zan da elbette daha etkin olacaktır.
Nazarla Niyet
Sosyal Medya iyilikte de kullanılabilir şüphesiz. Ve aynı şekilde iyilik hususunda da bir sevap makinesine dönüşebilir. Farklı platformlarda iyiliğe hizmet ettirilebilir. Çeşitli dersler, tebliğler, faydalı bilgiler, bu araçlarla şahane yayınlanabilir. Aynen bıçak gibi… İnsan elinde bir suç aleti de olabilen bıçak, faydalı bir araca da dönebilir.
İçinde bulunduğumuz asırda dünya bu yayın araçlarıyla bir köy kadar küçülmüştür. Bir yalan haber eskiye nazaran çok daha fazla kişiye ulaşıyor ve ilk yayan kişiye çok daha fazla günah olarak geri dönüyor. Bir doğru haber de aynı şekilde milyonlara ulaşıyor ve mesajı iyilikse aynı oranda sevapla geri dönüşü oluyor.
Evet; ömürler kısalmıştır, ama imkânlar artmıştır. İnsan kısacık ömründe eski zamanın yüzlerce senesinde yaşayan insanın elde ettiği kazancı sevapta da, günahta da elde edebiliyor. Bir Kadir Gecesinin bin aydan daha hayırlı olarak Kur’ân diliyle1 ilân edilmesi de insanın bu hayırdaki imkân bolluğuna örnek teşkil etmez mi?
Aslında insan ameliyle değil, niyetiyle sevap veya günah kazanıyor. Az bir amel, başında getirilen güçlü bir niyetle güçlü bir sevaba dönüşebiliyor. Az bir günah da başta gösterilen bir kötülük niyetiyle insanı yıkabiliyor. Bu husus Risale-i Nur’da şöyle ifadesini buluyor: “Nazarla niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalb eder. Evet, niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalb eder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir. Allah hesabıyla olursa mârifet-i İlâhiyedir.”2
Dünya Nereye Gidiyor?
Binlerce yıl geçmişine rağmen dünyanın bu imkân çeşitliliği, belki de sona doğru geldiğinin habercisi olmasın! Suçlar aynı mekanizmalarla artıyor. İyilik de şimdi aynı mekanizmalarla artıyor da artıyor. Bir hücre bütün dünyayı etkileyebiliyor.
Güç zehirlenmelerinin önüne kim geçecek? Burnumuzun dibinde Filistin’i yok eden İsrail’e kim bir söz söyleyebildi? Teknik imkânlarla o toprakları yerle bir etmesine karşı koca dünyada sivillerden başka ses çıktı mı?
Dünya sanki bu geniş imkânı kullanmakta hırslı davranacak ve bu imkanları ile kendi sonunu hazırlayacak gibi duruyor. Allah bilir.
Dipnotlar:
1- Kadir Suresi: 1-4
2- Mesnevi-i Nuriye, s. 45 (İnt.)