N. Altındal: İstihâre nasıl yapılır?
Kul Allah’tan İster
Allah’tan hayır istemeye “istihâre” demekteyiz. Kul her işinde, her teşebbüsünde, her gayretinde, her adımında Allah’tan hayır ister, Allah’a güvenir, Allah’a dayanır.
Hiç şüphesiz Allah’tan hayır istemek, yani istihâre yapmak şahsî vazifeleri yapmaya ve sebeplere baş vurmaya engel olmadığı gibi, istişare yapmaya, danışmaya, konu hakkında uzun uzadıya düşünmeye ve bir sonuca ulaşmaya çalışmaya da engel değildir. Hatta bunlarsız istihâre, esasen istihâre değildir.
Nasıl tevekkül eden, yani Allah’a güvenen birisi, yatmıyorsa, sebepleri atlamıyorsa ve görevini ihmal etmiyorsa; istihâre eden, yani Allah’tan hayır isteyen birisi de yatmaz, sebepleri atlamaz ve yapması gereken, meselâ düşünme, danışma, bilgi toplama... vs gibi ön görevleri ihmal etmez.
Bilâkis tevekkül de istihâre de Allah’ın verdiği bütün imkânları sonuna kadar kullanırken; kalben bir yandan Allah’a güvenmeyi, diğer yandan da Allah’tan hayır ummayı sürdürmek demektir. Yani esas olan tevekkül ve istihâreyi birleştirmek ve bir “hal ve davranış” olarak her an yaşamaktır. Nitekim Resûlullah Efendimiz (asm) küçük-büyük her iş hakkında istihâre yapmayı teşvik eder ve: “Her ihtiyacınız hakkında hayır dileyiniz. Nalınınızın tasması koptuğunda bile!” buyururdu.
İstihareyi Resulullah Öğretmiştir
Hazret-i Câbir (ra) demiştir ki: Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) Kur’ân’dan bir sûre öğretir gibi küçük-büyük işlerimizin hepsinde bize istihâreyi öğretirdi ve buyururdu ki: “Sizden biriniz bir iş yapmak istediğinde nafile olarak iki rek’at namaz kılsın, sonra şu duayı okusun: “Allahümme innî estehîrüke bi ilmike ve estakdirüke bi kudretike ve es’elüke min fadlike’l-azîm. Fe inneke takdirü ve lâ akdirü ve ta’lemü ve lâ a’emü ve ente allâmü’ğuyûb. Allahümme in künte ta’lemü enne hâze’l-emre hayrün lî fî dînî ve meâşî ve âkıbeti emrî; fakdürhü lî ve yessirhü lî. Sümme bârik lî fîh. Ve in künte ta’lemü enne hâze’l-emre şerrün lî fî dînî ve meâşî ve âkibeti emrî ; fasrifhü annî vasrifnî anhü. Vakdür li’l-hayra haysü kâne. Sümme ardinî bih.”
Manası: Allah’ım! Hakkımda hayırlısını bildiğin için, Sen’den hayırlısını istiyorum. Ve hayırlı olana gücün yetiştiğinden, Sen’in beni güçlü kılmanı diliyorum. Yâ Rab! Hayırlı olan tarafın belirlenmesini ve bildirilmesini Sen’in o büyük fazl ü kereminden bekliyorum. Allah’ım! Sen’in her şeye gücün yeter; halbuki benim yetmez. Sen her şeyi bilirsin. Oysa ben bilmem. Muhakkak Sen, bize görünmeyen her şeyi çok yakından bilensin; Sen Allâmü’l-Guyûb’sun. Allah’ım! Şu azmettiğim işimde dînim, hayatım, dünyam ve ahiretim için hayır varsa, onu bana takdir et, onu bana kolaylaştır, onu bana mübârek kıl! Yâ Rab! Şu azmettiğim işimde dînim, hayatım, dünyam ve âhiretim için şer ve zarar varsa, onu benden uzaklaştır, benim gönlümü de ondan çevir. Ve her nerede hayır varsa, bana onu takdir et! İçimi de ona ısındır!
Yediye Tamamlanmalı
Allah’tan hayır diledikten sonra, Allah’ın hayır takdir edeceği umulur ve beklenir. İstihâreden sonra kalbin ve ruhun bir taraf için yatıştığı ve râzı olduğu, bir tarafa meylettiği, bir tarafı tercih ettiği hissedilirse, o tarafın hayırlı olduğu kabul edilir. Eğer kalpte herhangi bir temâyül, arzû, yöneliş ve tercih uyanmaz ise, Allah’tan hayır dilemeye ve istihâre etmeye devam edilir. Kalbin temâyülü ve arzûsu belirene kadar istihâre bırakılmaz.
İstihârenin yediye kadar tekrar edilmesi sünnettir. Resûlullah Efendimiz (asm) Enes bin Mâlik’e (ra): “Yâ Enes! Bir işe teşebbüs etmek istediğinde o iş hakkında yedi def’a istihâre eyle. Sonra kalbinden geçen ruhî temayül ve arzuya bak. Çünkü hayır, kalbinde doğan o arzuda, tercihte ve yöneliştedir.” buyurmuştur.